Hükmullahist Kapitalistlerin arasında boğulan Aziz(e) yoldaşlara ithaf olunur…
Göğe savurdum iftar sofralarını
Teravihlere gitmeyen Rabbimden
Ayaklarımı diledim cami önlerinde
Ayakkabılarımı elime bir aldım ki
Ayaklarımı çalmışlar Azize
Üşüyen ayaklarımı
Beni sana getireceklerine söz veren ayaklarımı…
“Kalabalıklar arasında Tanrı’nın seninle ne işi olur?
Tanrı yalnızlarladır” diyen büyücülere sordum
Bunca Tanrı’nın arasında benim kendimle nasıl bir işim olur?
Her yer ya Tanrı dolu ya da köle
Bıktım Azize…
Tanrılar tarafından tecavüze uğrayan yalnızlığa çekilse ne olur ha?
Ne kalabalıklar ne de yalnızlık
Ne Tanrıcılık ne de Tanrısızlık mesele bu değil Azize
Mesele Tanrısını yukarılarda zannedenlerin trajedisidir…
Bir basamak yukarı çıkanların hemen Tanrılık taslaması aslında!
-2-
“Peki, Tanrı nerede diyeceksin”
“Tanrı her yerde” demeyeceğim sana
Her yeri ben ne yapayım söylesene?
Bana tek bir yer lazım
O da hepimizin döküldüğü yerdir Azize
Tanrı eşinin saçlarına uzanan ellerindeki merhamette Azize
Tanrı çocuğuna aldıramadığın matematik kursunun ücretinde…
Tanrı Daru’l-Aceze’lerde…
Köprü altlarında…
Göğsünde süt kalmayan aç bir annededir
Tanrı kutsal kitaplarda da değildir
Kutsal kitaplar bir ALLAH kapısı hiç değildir Azize
Kutsal kitaplar bir işaret parmağıdır
Ah işaret parmağına bakıp duran din(i)darlar…
İşaret parmağını piyasaya süren
İşaret parmağını yalayan embesil hocalar…
İşte bunlarla ALLAH’ı değil Azize
Bulsan bulsan Abdestli bir sömürüyü bulursun
Bulsan bulsan ince bıyıklı patronlar bulursun
Bana kâfirleri sorma Azize
Bunlar kâfirlerden daha kâfir inan bana…
“Kalbimi nerede ısıtacağım” diyorsun Azize?
Söyleyeyim:
Marketler zincirinin muhafazakâr indirim paketlerinde hiç değil, önce bunu bir öğren
Olsa olsa kredi kartı kölelerinin zincirlerinde ısıtacaksın
Bunca memur, bunca işçi, bunca işsiz ve bunca Azize’sizlik…
Bunların hepsinin omzuna binmiş ihaleler Azize, reklamlar ve marketing zikirler
Kahrolsun hamburger ayinleri
Kahrolsun McDonalds ritüeller
ALLAH ayaklarını ezilenlere götüren yüreğindeki sızının ta kendisindedir.
Gerisi portatif dinler Azize, gerisi portatif cemaatler…
Katla ve koy cüzdanına…
Bozdur bozdur harca sonra Azize…
Bilirsin ki ALLAH nimetlerini kulunun cüzdanında görmek ister(!)
Götür götürebildiğin kadar Azize
İşte buna Âmin!
İşte buna el-Fatiha!
Kurtul bu Tanrı(cı)lardan Azize
-3-
Bir kartal yavrusuydum Azize
Babam beni okula verdiğinde yerde sürünmesini öğrettiler ilkin…
Onlar kanatlarımı budadıkça
Ben ruhumu bileyledim
Onlar keskin gözlerime mil çektiler
Ben kalbimi taktım kirpiklerime
Onlar kartalları maymuna çevirmeyi çağdaşlık diye sundular
Ben gittim, inadına peygamberlere özendim Azize
Bağışlanmaz suçumuz başkaldırılar kuşanmaktı
Ve başkalarının zincirlerini parçalamak uğruna ölmeyi tercih etmek…
ALLAH’ın adının bir doktorda olmasıyla bir katilde olması arasında da bir fark kalmadı
Katillerin doktor olduğu bir çağda
Ne Krallar gördüm ne patronlar ne imamlar
Hiçbirisine “Efendim” demedim Azize, hiç birisiyle kardeş olmadım
“Efendin kim” diye ille de sorarsan
Bir halkın efendisi o halka en çok hizmet edenmiş, anladım
Bir halkın nesine hizmet ama?
Elbette çöllerine Azize… Krallarına değil, ama mazlumlarına…
Beni podyumlarda, ekranlarda, reklamlarda ve cüzdanlarda arama
Yaşadığın kentlerin ar(k)a sokaklarında ara…
-4-
“Bizi kim kurtaracak” diyorsun
“Peygamberler” demeyeceğim sana
Peygamberler insanları kurtarmaz Azize
Kurtuluşa davet ederler!
Kurtulup kurtulmayacağına sen karar vereceksin
Şimdi söyle bana
Kurtulmak istiyor musun?
Öyleyse dön Azize…
Kendimizden başka herkesin cirit attığı
Ve hep başkalarıyla oyaladığımız içlerimiz var ya hani
Yani “içine” Azize, vicdanının menbaına…
Bütün peygamberlerin seslendiği peygamberdir orası…
Senin içindeki peygamber sağırsa dışındaki peygamberin çığlığı ne etsin sana Azize?
Değil bir İsa, değil bir Muhammed
Bütün bir risaleti önüne serseler, ne yazar Azize?
Bunca insan hangi suçundan ötürü yabancılaşarak yaşıyor?
Bunca fatura hangi suçundan dolayı yığıldı ay sonları insanların önüne?
Bir halkın dili hangi suçundan dolayı inkâr edildi?
Bunu soruyor mu senin Rabbin Azize?
Yoksa sen hâlâ sigortasız işçi çalıştıran hocaların kitaplarını mı tavsiye ediyorsun insanlara?
Kim mi onlar?
Sponsorlarına bak anlarsın Azize, Flört ettikleri siyasilere bak anlarsın…
-5-
Bana yaşamayı bir kayadan fışkıran filiz öğretti Azize
Bilir misin bir kayayı deşe deşe başını uzatmak ne demek?
Ben bilirim Azize…
Ben adından nasıl vazgeçtiğimi de bilirim yaşamak uğruna
İnsan her sabah dilini bir kayanın üstüne uzatıp taşla ezer mi?
Gerisini sen anla Azize…
Bırak kendini balkonlardan
Aşağılara değil Azize, içine…
İçine döndüğünde ağla Azize
Ekmeğin ve emeğin adı ile ağla…
“Sen nerede olacaksın?” dersen eğer
Ekmeğe ve emeğe yemin olsun ki gideceğim tek yer: Annem Azize!
Sabah ışıklarının vurduğu çatı diplerinde
Sac alevinin başında
“Tu şiwani” söyleyen annemin eteğine koyacağım yüzümü…
“Anne” diyeceğim hıçkırarak
Ben ekmeğe, ocağa ve anneye ihanet etmedim…
Öyleyse ekmekler bana neden artık acı anne?
Boğazım neden yanıyor böyle?
Bana uzattığın suları içemiyorum artık
Neden?
Neden?
Neden?