Resuller açık beyanlarla ve burhanlarla gelirler. Daha başında İnanan inanır, inkar edenler ise kör inada saplanır; çünkü inkarcı gerçeğin peşinde değildir. Önderleri yerlerini korumanın, karakteri zayıf ayak takımı ise efendilerine yılışmanın peşindedir.
Soğuk savaş bir süre devam eder ve nihayet kâfirlerin ısrarlı mucize talepleri karşısında duvara dayanır. Mucize inanmanın ön şartı olarak sunulur; ama aslında Resul’ü köşeye sıkıştırmanın en kolay/klasik yoludur. Oysa mucize iki yanı keskin bir kılıçtır. Resul mucize sonrası olacakların farkındadır. Mucize taleplerine karşı, “Mucize Allah katındadır.” der; ama çıkış yolu bulamaz. Nihayet istedikleri mucize gerçekleşir; ama hiç bir şey değişmez.
Mucizeler nedeniyle iman eden bir topluluğa rastlanmamıştır. Mucizeler her zaman sihirle izah edilmiş ve reddedilmiştir.
Ne ki ileri gelenler artık zora düşmüştür. Halkın kontrolden çıkma ihtimali yüzünden endişe içindedirler. Tek çıkış yolu resulü ortadan kaldırmaktır. Resul’ün de artık söylenecek bir sözü kalmamıştır: “Rabbim benimle kavmim arasını ayır!” diye dua eder. Kafirler bir tuzak kurar, Allah da bir tuzak kurar. Gazap aniden gelir. Diz üstü çöküp kalırlar. Sanki orada hiç yaşamamışlardır. Resul onların şahs-ı maneviyelerine karşı durur ve şu acı serzeniş dudaklarından dökülür:
“Ey halkım ben size nasihat etmiştim ama siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz.”
Partizanları çok kez uyardım. Şüphesiz başka uyaranlar da oldu:
“İç politikanız yanlış.Partinizin adaleti yok. Dış politikanız ABD/İsrail’e ayarlı. Ahlaki bir kaygı taşımıyorsunuz. Ümmet ve din diye bir derdiniz yok. Halep’e pirince giderken evdeki buğdaydan olursunuz. Yaptığınız iş cihad değil. Sizin cihadınız hep ABD menfaatleri doğrultusunda oluyor, hiç ABD/İsrail’e karşı savaşınız oldu mu?”
Pek azı hariç kulak veren olmadı. Dünya menfaatleri uğruna Allah’ın ayetlerini ucuza sattılar. Efendilere yanaşmanın hesabını yaptılar.
Şimdi inatla sürdürdükleri Suriye politikasında bir mucize yaşandı. Halep katillerin pençesinden kurtuldu. Başka mucizeler de yaşanacak. Efendilerinin yalanları, yanlış hesapları bir bir ortaya çıkacak. Yılışacaklar tevil üstüne tevil yapacaklar. Akıllara zarar izahlara girişecekler ama asla ıslah olmayacaklar. İblis gibi kibirlenecekler. Kör inatları tutacak.
Saddam bir bayram sabahı darağacında boynu kırılana kadar kendisine muhtaç olunacağı ve kurtulacağı hesabı içindeydi. Şimdi gittiği yerde Firavunlarla ve derin hocalarla birlikte haşrediliyordur. Kör inadından yine de vazgeçmeyecek. (“Dünyada kör olan ahiret yurdunda da kördür”)
Yılışık ayak takımı önderlerinin ardında felakete doğru hızla sürükleniyor, daha beterleri de olacak.
Ben şahs-ı maneviyelerine dönecek ve şöyle diyeceğim:
“Ey dostlarım! Ben sizi uyarmıştım; ama siz uyaranları sevmiyorsunuz.”