“Auschwitz’den sonra artık şiir yazılamaz.” – Theodor Ludwig Wiesengrund Adorno
ABD Holokost Anma Müzesi desteği ile devam eden Erken Uyarı Projesi, 2019 yılına girerken dünyada süren savaşları, savaşın sürdüğü ülkeleri ve geçmişlerini de baz alarak soykırım risk listesini güncellendi.
Listede Türkiye de ‘yüksek seviye soykırım yapabilecek ülkeler’ kategorisinde ilk 10 ülke arasında yer alıyor.
İsteyen detaylar için şuraya bakabilir:
*
Yukarıdaki haber emin olunuz ki çok değerli bir araştırmanın ürünü. Bu yazı vesilesi ile uzun bir aradan sonra Adilmedya okurları ile tekrar buluşmanın heyecanını yaşıyorum..
Tarih ne kadar kötülük ve travma ile dolu biliyorsunuz. Hele hele bu travmaların merkezinde yani ilk çıkış noktasında yaşıyorsanız durup bir düşünmeniz gerekiyor.
Anadolu ve Mezopotamya’nın aydınlanma ve yüzleşme çağı yaşaması lazım.. Belki sonra tüm dünyadan daha adil ve eşitlikçi bir talebi istemeye yüzümüz olabilir, belki o zaman daha derin bir şevkle talep edebiliriz dünya barışını.
Yüzleşmek zorundayız, hem de acilen. Yani ertelenemez önceliğe sahip bir şekilde karşımızda duruyor bütün sorunlar.
Yüzlerce yıldır süregelen mülkiyet ve cinsiyet çatışmaları hala sürüyor. Geçmiş sürekli halının altına süpürülüyor. İnsani açıdan, yani hak ve hukukun olduğu, Avrupa ve diğer ülkeler ile kıyaslandığında o coğrafyanın da muasır medeniyetler seviyesini hak ettiğini istiyorsunuz biliyorum. İnsanların, hayvanların ve tüm tabiatın tecavüze uğramadığı ve katledilmediği bir yaşamı arzu etmiyor musunuz?
Uzaklarda değil, her karışının altından katliam çıkan bir coğrafyada arayın çözümü. Çözüm için sağlam bir hukuk ve sosyal devlet anlayışı olmazsa olmazdır bunu da bilmek gerekiyor.
Çözüm nedir? Çözüm yüzleşmektir. Binlerce yıllık travmalar yaşıyor o coğrafyadaki insanlar ve bu travmalara her gün bir yenisi ekleniyor.. Bunu hak ediyor musunuz, hak ettik mi? Bu soruyu herkesin hepimizin kendisine sorması gerekiyor.
Toprak yoruldu, nehirler yoruldu, denizler yoruldu da bir ‘insan’ yorulmadı acı çekmekten!! Yeter artık, diyor artık dağlar, kuşlar, çiçekler, yeter.. Analar ağlamasın, çocuklarımızın geleceği mahvolmasın..
Azıcık dürüst olalım mı? Çok değil azıcık olsak bile yeter.. ‘Artık zamanı gelmedi mi yüzleşmenin’ diye sormadan edemiyorum. Gidenler ve olanlar için yapılacak en güzel iş kalanların yüzleşmesi değil midir?
*
Z kuşağı hepinizden tiksinecek, “anne, baba, nine ve dede bize ne yaptınız siz?” diyecek; bunu da görmemiz gerekiyor.. Gelecek kuşaklara yaptığınız hataları, katlettiginiz doğayı ve işlediğiniz günahları mı miras bırakacaksınız?
Her savaş yeni bir travma demektir. Ölümü sevmeyelim, acıları yarıştırmayalım ve ‘bedel ödedim’ edebiyatını da artık bir tarafa bırakalım olmaz mı?
Devletler, siyasetçiler ve partiler vs. gelir geçer ama insanlığın ortak hafızası belleği yara aldıkça kanar.. Her ölüm ve sürgün bir yaradır unutmayalım.. Hem de kalbimizin tam ortasında açılmış kocaman bir yara..
Sevsek ne olur? Sevmekten ölür müyüz? Saygı duysak? Ne olur? Çok mu zor olmak duygusu ile sevmek? Çok zor olmasa gerek..
İçimizdeki faşist ile yüzleşmeliyiz önce, şayet canı yanan biriyseniz, intikam ve nefret duygularını içinizde taşıyorsanız şayet, size zulmedenden pek farkınız yok demektir; boşuna ‘ben iyiyim onlar kötü’ sloganları atmayalım olur mu?
Hepimiz önce kendisine, içine yani aynaya baksın.. Bizi, bayraklar, sınırlar ve savaşlar değil, sevgi ve paylaşmak kurtaracak..
*
Dünyaya örnek olmak için hala şansımız var.. Çok sevdiğim ülkemden ne kadar ayrı da olsam bu şansı önce yurdum sonra dünya için istiyorum.. Şans her zaman iyilikten, güzellikten ve barıştan yanadır..
Dünyada barış ve yüzleşme örneklerine saygı duyacak ve destekleyecek insanlar yaşıyor.. Bunu biliyor ve inanıyorum.
Herkes o coğrafyadaki gibi ağır savaş propagandalarına maruz kalmıyor! Yaşadıkları savaşlardan ve travmalardan ders çıkaranları bulup, ‘siz bu işi nasıl yaptınız?’ diye sormamız gerekiyor..
Dünyada kötülük dediğimiz şey yok aslında, onu biz yaratıyoruz!
Var olmak için iyi olmak ve iyi kalmak zorundayız! Var olmak için barış son şansımız; kendimiz ile doğa ile komşularımız ile barışmalıyız, yoksa yeni felaketler ‘coğrafyanın kaderi’ olmaya devam edecek.. Uğursuz döngüleri kırmak elimizde. Yurtta Barış, Dünyada Barış şiarı ile yaşamak zorundayız..
Unutmadan.. Dünyamız aynı zamanda merhametli insanların da dünyası..
Mehmet Lütfü Özdemir
Almanya
Aralık, 2018