Rüya bitiyor galiba…
AKP hükümeti ile ‘askeri vesayet’çi statüko arasındaki iktidar geriliminden demokrasi türeyeceğine dair ‘sivil toplumcu’ rüyadan bahsediyoruz.
Yıllardır, kurguladıkları bu rüyanın gerçekliğine yemin billah ediyor, bizleri de inandırmaya çalışıyorlardı.
AKP demokrattı, demokrat olmaya mahkümdü!
Zira AKP’yi demokratlık için ileriye iten, onu demokrat olmaya koşullayan “Anadolu sermayesi”nin demokrasi dışında bir seçeneği yoktu!
Mecburdular demokrasiye, demokratlığa!..
AKP ve temsilcisi olduğu sermayenin iktidar olma, iktidara eklemlenme sürecinde ihtiyaç duydukları ‘demokratlık’ imajı mühendisliğinin en etkin dayanaklarından olan sivil toplumcu- sol(umsu) liberal, şimdi şu son dönemin tartışmalarının sarsıntısı ve şaşkınlığı içerisinde:
“En korktuğum şey başımıza geliyor galiba…AKP, hızlı bir şekilde milliyetçiliğe ve tutuculuğa kayıyor.”
Biz değil, Ahmet Altan söylüyor bunu!
Ve bunu “iktidar yorgunluğu”na bağlıyor.
Demokrat AKP, 8 yılda yorulup diğerlerine benzemeye başlamış yani!
Hani dönüşü olmayan bir değişimin aktörüydü AKP…
Hani Anadolu sermayesi memleketin kaderinde yeni ve pek demokrat bir güneş olarak ışıldamaya başlamıştı…
Hani o demokrasiye mecburi mahkumiyet?..
Hani 12 Eylül referandumundaki ‘evet’ ile demokrasinin söke söke kazanılmıştı ceberrut statükodan?
Bakın şimdi ne deniyor:
“AK Parti, 12 Eylül referandumuyla halkın değişim isteği ve enerjisini emdi.”
Günaydın ve de bravo Sayın Prof. Mehmet Altan!
Çok isabetli bir tespit ama eksik değil mi; bu “enerji emme” işinde, AKP’nin sola dönük ‘halkla ilişkiler’inde liberal-sivil toplumculuğunuzun değerli katkılarını anmayarak haksızlık etmiyor musunuz kendinize!
“Yetmez ama evet” demek, muhalefet ya da sizin deyiminizle “değişim” enerjisinin peşinen tesliminin ‘estetize’ edilmiş parolası değil miydi zaten?
Şimdi o ‘estetik’ yaklaşımınızın; Türk İslam sentezci bir genetikten taşan “ucube heykel”, “Türk aile yapısına, milli-manevi değerlerimize aykırı, ecdadımızı rencide edici tv dizisi” şeklindeki AKP fetvacılığıyla hiçbir ilişkisinin olmadığını düşünüyorsunuz değil mi?
“Komşularla sıfır sorun” politikasının mimarı olarak liberal yüreklerde taht kurmuş Dışişleri Bakanı’nın, bizzat Sarıkamış’ta, “bir doksan bin şehit daha vermeye hazırız” şeklinde hamasi nutuklar atma noktasına gelmesinde, işte o AKP’ye entegre demokrasi rüyacılarının katkılarını unutmak mümkün mü yani?
Umrunuzda mı değil mi, bilmiyoruz ama, aldatıldınız beyler!
Hem öyle “iktidar yorgunluğu” falan değil, bizzat iktidar olmanın, iktidara eklemlenmenin çok doğal, çok zorunlu sonuçlarıyla yüzleştiriyor AKP, sizleri.
İsteyen dersini alır, istemeyen rüyasına devam eder.
Hele bu seçim sürecinde, sizin liberal düşlerinizi tatmin için, “seçim sonrası yeni anayasa” rivayeti dışında, zırnık kadar bir duyarlılık beklemeyin.
Oyalanmak isteyen, bu “seçimden sonra inşallah” yalanıyla oyalanabilir…
Ötesini beklemeyin.
AKP’nin aşk portföyünden, sizi oyalamak için tedavüle sokulacak hisse senedi kalmadı artık.
Şimdi şifreleri ‘milliyetçilik-muhafazakarlık’ piyasasına ayarlı AKP’nin.
Ve AKP’nin tarihi dokularına çok daha uygun bir piyasa bu…
Onun için ‘ecdat’ aşkı… Onun için ‘ucube heykel’ fırçası… Onun için ‘içki içtirmezük’ karın ağrısı… Onun için Hızbul kontracı katillerin göz göre göre arazi olmalarına göz yummalar… Onun için, “doksan bin şehit daha vermeye hazırız” çığırtkanlığı… Onun için Kürt siyasetçiye anadilinde savunma hakkını bile yasaklayan “tek tek”çi milliyetçilik…
Şimdi soralım; milliyetçi-muhafazakarlık özellikle görünür kılınarak, MHP’yle milliyetçilik yarışına girilerek adeta MHP’lileşen AKP ne kazanır?
Oy kazanabilir tabii ki.
Peki, böylesi bir gericilik üzerinden, Türk milliyetçiliği kaşınarak alınacak oylarla yeniden kazanılabilecek seçimden sonra yeniden olunacak iktidardan ne çıkar?
Ne çıkacağını görmek için bekleyelim diyecek kadar
saf kimse kalmış mıdır, bilmiyoruz ama, ne çıkmayacağını şimdiden söylemek hiç de zor olmasa gerek:
Demokratik bir anayasa çıkmaz…
Kürt sorununa çözüm çıkmaz…
Bitirirken, bir Kızılderili atasözünü hatırlatalım:
Uyuyan birini uyandırabilirsiniz ama uyuma numarası yapan birini uyandıramazsınız!
Evet, “demokrat AKP” rüyasına yatmış bazı uykucular uyanıyor gibi…
Ama “ekmek parası” misali AKP’ye kapılanmış bir kısım uyanık liberali uyandırmak ise mümkün değil elbette…
Onlar uyuma numarası yapıyorlar ne de olsa!
Evrensel