Allah bir kez de Mekkeli bir yetimin (Hz. Muhammed) saf tertemiz vicdanından seslendi tüm insanlığa; “Kur’an insanlara yol göstermek, böylece doğruyu ve yanlışı apaçık ortaya koymak için Ramazan ayında indirildi.” (Bakara 185.)
Kur’an 23 yıllık bir zaman içerisinde, olaylar, durumlar, çelişkiler, zulümler, düşmanlıklar, haksızlıklar, sömürü ve kölelik üzerine adım adım çözüm getirerek, aydınlatarak, yol göstererek, pratik olarak hayatın içinde indirilerek tamamlanmıştır. İndiği zaman içerisinde tam karşılık oluşturmuş ve zihinlerde karşılık bulmuştur. Yapmak istediği devrimi yapmıştır. Bizlere yol haritası, bilinç, egemen güçler için mücadele dersleriyle, hikmet dolu öğütler vermiştir. Adil ve hakça bir düzen kurmuştur.
Dinimiz, Peygamberimizin hemen ardından kısa süre içinde maalesef, karşı olduğu Mekkeli tefeci bezirganların, karşı devrimci torunlarının elinde saltanat aracına adım adım dönüştürülmüştür. Bu süreç babadan oğula geçen Emevi ve Abbasi sultanlığıyla sürüp gitmiştir. Kısaca Kur’an terkedilmiştir. Kur’an’ın lafzına dokunamamışlardır. Uydurma hadis ve fıkıhlar sultanların iktidarı uğruna tersine çevrilmiştir. Tarih içerisinde bu karşı devrimci gidişe dur diyen Muvahhit Müslümanlarda var olmuşlardır. Haklı isyanları kan kin ve katliamla son bulmuştur. Günümüze kadar aşağı yukarı nüanslarını saymazsak böyle süregelmiştir.
Peygamber de diyecek ki: “Ey Rabbim benim halkım bu Kur’an’ı bir kenara attı.” (Furkan 30.)
Evet, maalesef kitabımızı terk ettik, bir kenara attık. Bu nasıl olabiliyor? Peygamberimizin bizi Allah’a şikayet ettiği, sitem ettiği gelecek haberi ayet bu! Her Müslümanın salavat çektiği, namaz kıldığı, Kur’an kurslarının olduğu, hafızların hıfzettiği bir kitap! En çok basılan, en çok satılan, en çok dağıtılan, mukabelelerde, evlerde camilerde milyonlarca okunan bir kitap, nasıl terk edilebilir? Nasıl terk edilmiştir?
Evet, terk ettik ve bir kenara attık! Hayır, kenara atmadık duvarlara astık! Terk ettik, Arapça okuyup her harfinden 10 sevap kazandığımızı sandık, terk ettik! Türkçe okuduk mealci olduk, sorgulamadık terk ettik! Ayet ayet, sure sure terk ettik! Zihinlerimizde parça parça parçaladık. Bu insanlığı içinde bulunan tüm tuzaklardan kurtaracak, köleliği, eşitsizliği, sömürüyü, savaşı, kini, merhametsizliği, sevgisizliği, vicdansızlığı ve adaletsizliği giderecek yegane kitabı terk ettik. Dili tarihseldi mesajı evrenseldi, temel mesajı anlayamadık, çağımızdaki yerini kavrayamadık, terk ettik. Bu kitaptan sağlam bir düşünce oluşturamadık. Oysa içinde çok kolay olduğu apaçık olduğu yazılıydı. Adem’i cennetten çıkaran ağacın ne olduğunu gizlediler (MÜLKİYET), okumadık, anlamadık terk ettik. Adı “barış” olan dini kelle kesme dinine çevirdik! Terk etmekle kalmadık düşmanlaştık onun temel mesajına! Oysa onun içinde, ezilenlerin kurtuluş reçetesi vardı, diktatörlüğün panzehri vardı. Emek en yüce değerdi, insanın yaşam hakkı özgürlüğü, ihtiyaçları kutsanmıştı. Hepimiz terk edilmenin bir yerindeyiz. Hepimiz terk ettik. Hayattaki karşılığını aramadık, sorunlar cayır cayır yakarken insanlığı, içindeki okyanusu bulamadık, TERK ETTİK!
Bu kitabın temel meselesi LEHÜL MÜLK‘ tür. Bu kapıdan giremeyen Kur’an’ın temel mesajını kavrayamaz. Mülk meselesi sahiplik meselesidir. Savaşlarında, adaletsizliğinde, şirkinde, firavunlaşmanın da sebebidir. Elbette bu kadar yıl üstü örtülmüş durumu, ne bir kaç kelimeyle, ne de makalelerle açıklayabiliriz. Bu gün çağımızın tüm sorunlarının çözümü LEHÜL MÜLK’ tedir. Emek meselesi de, Kürt meselesi de, kadın meselesi de, iktidar meselesi de, Alevi meselesi de, zengin fakir meselesi de “MÜLK MESELESİ” dir. Kur’an’ı terk etmek bize göre bu meseleyi, görmemekle, anlamamakla başlayan bir meseledir. Kitaba girişin kapısı buradadır. Buradan girmeyen, bacadan, pencereden girip, kolunu bacağını kırmıştır.
Bundan sonraki yazımızda inşallah sonraki adımlara değineceğiz.
LEHÜL MÜLK LA İLAHE İLLAALLAH ( Mülk Allah’ındır. Ondan başka Otorite yoktur. )