Muhammed Nur Denek’in kaleme aldığı kitap, İslam’ın öngördüğü toplum düzeninin çoğu kez göz ardı edilen özüne, “adalet”e (daha doğrusu, “sosyal adalet”e) vurgu yapıyor. Kitaba, Cem Somel bir önsözle katkıda bulunmuş.
Bilindiği gibi, İslami düşünce ve İslami hareket, yıllar boyunca, genel olarak sağcılık ve muhafazakarlık ekseninde yorumlandı. Bu bağlamda, İslami hareket çoğu kez komünist/sosyalist düşünce ve hareketlere karşı araçsallaştırılmaya çalışıldı. Oysa günümüzde, yeni bir sermaye birikim ve el değiştirme sürecinin yaşanmasıyla birlikte, İslami düşünce ve hareket içerisinde de kapitalizmi sorgulayan akımlar (“Müslüman sol”) filizlenmeye başladı. Kapitalizmin din farkı gözetmeksizin yol açtığı yoksulluk ve yıkım artarak sürdükçe, önümüzdeki dönemde “kapitalizme karşı olan ama dini de dışlamayan, dinle barışık bir sol”un gelişmesi fazlasıyla mümkün gözüküyor. İşte bu kitap, tam da bu tür bir arayışın ve sorgulamanın ürünü.
Bu çerçevede, kitapta yer alan dikkat çekici bazı bölüm başlıkları şöyle:
– İslam Ekonomisinin Kuralları
– İslam’ın Paylaşımcılığı
– Paranın Yol Açtığı Toplumsal Sorunlar
– İslam Sermaye Biriktirmeyi Yasaklar
– Sınıfsal Mücadele
– Sosyal Mücadele
Görüldüğü gibi, artık günümüzde, İslami bir değerlendirme ve düşünce kitabında, “İslam Sermaye Biriktirmeyi Yasaklar” ya da “Sınıfsal Mücadele” gibi başlıklarla karşılaşmak şaşırtıcı değil. Bu değişim, çoğunluğu Müslüman olan ve “nesnel” sınıfsal konumu “emekçilik” olarak tanımlanabilecek bir insan topluluğunun yaşadığı bu topraklar için ayrıca önem taşıyor. Böylece, önümüzdeki dönemde, İslami düşünce ve hareket içerisinde önemli ayrışmaların yaşanacağı görülebiliyor. Gerçekten de, örneğin, İslami camiada yıldızı parlamaya başlayan İhsan Eliaçık’ın, ulusal bir televizyon kanalındaki canlı yayında, “Kur’an sizce kapitalizme mi yoksa sosyalizme mi yakındır?” sorusuna tereddüt etmeksizin “sosyalizme daha yakındır” diye cevap verebilmesi ve “hele abdestli kapitalizm ile hiç uzlaşamaz!” diyebilmesi (Habertürk, 11 Kasım 2009), bunun açık bir işareti olsa gerek.
Nitekim kitabın yazarı da buna benzer bir yaklaşımı savunuyor:
“Adaletsizlikler, haksızlıklar ve zulümler ancak mazlum, mahrum ve güçsüz bırakılmış yığınların bir araya gelmeleri ve zalimlere karşı haklarını savunmalarıyla ortadan kaldırılabilir. Bizler; birçok imkânlardan mahrum bırakıldık, bizlere imkân sahibi ve zenginlere sunulan fırsat sunulmadı, birçoğumuz işsiz bırakıldık, iş bulsak da karın tokluğuna çalıştırıldık, patronlarımızın daha da zenginleşmesini sağlayan iş makinelerinden farkımız kalmadı. Çocuklarımızı yeterli besleme, onlara gereken eğitim ve sağlık fırsatlarını sunma imkânlarımız elimizden alındı (…) bu imkânsızlıklar çocuklarımızı da zamanlarının mahrumları haline getirecektir. Sömürünün her çeşidine isyan etmek, tüm bu haksızlıklara son vermek için bizler el ele vermeli, bu haksızlıklara ve zulümlere dur demeliyiz.”
Yazar, kitaptaki görüşlerini pek çok ayet ve hadisle de destekliyor. Böylece, şimdiye kadar genelde “sağcı” olarak nitelendirilen İslami düşünce ve hareketin aslında hiç de öyle olmadığı ya da olmayabileceği, bambaşka bir şekilde yorumlanabileceği ya da oluşturulabileceği görülüyor.
Özetle, “İslam’ın Özü: Adalet”, bu topraklarda sosyal adalete hâlâ özlem duyan ve bunun için çaba gösteren herkesin okuması ve üzerinde düşünmesi gereken, ilgi çekici bir çalışma:
İslam’ın Özü: Adalet, Muhammed Nur Denek, Kerbela Yay., 2009, 91 sf.