İranlı yönetmen Rıza Siami’nin ön ayak olmasıyla Türkiye’de de İran’da çekilen filmlerin gösterimleri yapıldı. SETEM İpek Yolu Film Festivali, 7.Uluslararası Malatya Film Festivali ve Uşak Kısa Film Festivali’nde İran’daki Türk Sineması görücüye çıkmıştı
RIZA OYLUM
İstanbul Film Festivali, bu yıl 37’nci kez 6-17 Nisan tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Festival kapsamında 12 günde, 18 bölümde 43 ülkeden 218 yönetmenin toplam 210 filmi gösterilecek.
Ev filmi, İstanbul Film Festivali’nde
Festivalin uluslararası yarışma bölümünde 11 ülkeden 11 film yer alıyor. İran’dan yarışmaya katılan Asghar Yousefinejad’ın yönettiği Ev filmi Türkçe çekildi. İran’da hatırı sayılır bir Azeri Türkü nüfusu söz konusu. Farsça olarak film çeken Cafer Penahi ve Rıza Mirkerimi gibi çok sayıda Azeri Türkü sinemacı var. Son yıllarda özellikle Türkçe çekilen kısa film sayısında önemli bir artış söz konusu. Ancak uzun metraj film bir elin parmağını geçmiyor. Bu çerçevede Ev filmi oldukça özel bir yapım. Fecir Film Festivali’nin uluslararası bölümünde En İyi Film seçilen film, babasının kendi cesedini kadavra yapılmasını istediğini belirten vasiyetine karşın, bu isteği yerine getirmek istemeyen kızının yaşadıklarına odaklanan oldukça estetik bir çalışma. İstanbul Film Festivali kataloğuna filmin dili için “Azerice” yazılmış. Bu yaygın hatadan da kurtulmak lazım artık. Azerbaycan bir coğrafya tanımlaması. Azeri diye bir millet olmadığı gibi Azerice diye de bir dil de yok. Mısır’da konuşulan dil için Mısırca demekle eş değer bir durum bu. Üstelik uluslararası festivallerde ve festivallerin ve filmlerin datasını tutan Festivalscope sitesinde de Ev filminin dili için “Türkçe” ifadesi yer alıyor.
Küreselleşmenin olanca hızıyla farklılıkları yok ettiği bu çağda, gelenekle moderni birleştirebilen İran’daki bölge sanatçılarının önemi her geçen gün biraz daha artıyor. İran’da yaşayan Türk sanatçılar bu coğrafyanın kültür kodlarıyla kendilerine özgü yerel özellikleri birleştirerek yaşamlarını sürdürüyorlar. Özellikle Tebriz, Erdebil ve Urumiye çevresinde yaşayan Türk sinemacılar, İran Sineması’nın estetik kodlarıyla Türk kültürünü ustaca harmanlayan filmler ortaya çıkarmaya başladılar.