Kayseri’de bu sene ilki düzenlenen kitap fuarında kendisine yapılan saldırıyla ilgili KRT TV’ye konuşan Eliaçık, “Bana yapılan bu saldırı ve hakaret bütün kitap severlere, bütün düşünce ve fikir özgürlüğünü savunanlara karşı yapılmış saldırı ve hakarettir. Bu asla halkın tepkisi değil Belediye tarafından tutulmuş 30-40 kişilik cahil, ne yazdığımı dahi bilmeyen bir grubun işi. Belediye Başkanının istifa ettirilme korkusuyla hükümete muhalif bir yazarı dışlayarak, saraya yaranmak istediğini düşünüyorum. Böyle yaparak Kayseri için bir utanç kaynağı olarak anılacaklar. Bununla birlikte fuardaki Tekin Yayınları, Doğu Kitap evi başta olmak üzere 10’a yakın yayın evi fuarı terk etme kararı aldı. ” yorumunu yaptı.
Şu anda ben Kayseri’deyim , burada benim biraderim var, annem ve babamın mezarı burada, en son annem 8 ay önce vefat etti. Şimdi onların evindeyiz. Bugün saat 14.00 gibi kitap fuarına geldim. Kitap Fuarına tam girerken 30-40 kişilik bir grup orada çağırıp bağırmaya başladı. Ve Kitap Fuarının kapısını tutarak içeriye sokamayacağız seni dışarı diye bağırıp garip garip şeyler söylemeye başladılar. Belediye tarafından tutulmuş, halktan olmayan bir gruptu bunlar. Tam tersi halk onlara tepki gösterdi. Bırakın geçsin adam niye engel oluyorsunuz. İstemiyorsunuz kitaplarını almayın o zaman diye tepki gösterdiler. Bu grup bizim içeriye girmemize engel oldu ve yarım saat, 40 dakika kadar bir gerilime neden oldular. Ben orada bekledim, sözlü ve fiili tacizlerde bulundurlar. Küfürler ettiler, dinsiz imansız Kayserinin utancı dışarı filan diye bağırdılar ve saçma sapan konuşarak benim bir takım görüşlerimi yanlış anlayarak bağırıp durdular. Ben de hiç ses etmeyerek orada öylece bekledim. Etrafımda benim biraderle bizi seven insanlar vardı ve daha sonra diğer okurlarım gelmeye başladı. Saldırganlar sağdan soldan çekiştirerek yumruk atarak, üzerime falan geldiler ama pek başarılı olamadılar, itişme kakışma, söz konusu oldu. Beni yerlerde süründürmek istediler. Ben onlara karşı direndim. Etrafımdaki insanlar ve polisler beni korudu, saldırganlar istedikleri gibi başarılı olamadılar. Orada bizi izleyenler, kitap imzalatmak isteyenler, takipçilerimiz de vardı bir gruplaşma oluştu ve bize desteğe gelenlere de sözlü tacizde bulundular. İki grup arasında fiili olarak da itişme kakışma olmaya başlayınca, karşılıklı bir çatışmaya dönmeye başladı iş, 40 dakika geçtikten sonra, orada bir basın açıklaması yaparak, 2-3 km ileride bir kafeye geçtik. Beni duyanlar oraya geldiler. Orada da bir açıklama yaptım. Orada akşama kadar oturdum. Bir sürü şeyler söyleyen oldu. Ama ben gerilim olmasın diye benim yüzümden insanlar bir zarar görmesin diye fazla üstüne gitmek istemedim zorlamadım. Oysa benim niyetim Kitap Fuarının kapısının önünde oturup oturma eylemi yapmaktı. Fuar bitene kadar orada oturmaktı. Ama ben oturdukça gruplar yığılmaya başladı. Destekleyen ve karşı çıkan grup karşılıklı atışmalara başlayınca ve çatışma olasılığı da giderek artınca oturma eylemi yapmaktan vazgeçtim. Bir açıklama yapıp oradan ayrıldım. Yarın da fuara gitmeyeceğim.
Bununla birlikte fuardaki Tekin Yayınları, Doğu Kitapevi başta olmak üzere 10’a yakın yayın evi fuarı terk etme kararı aldı. Standlarını topladılar bu akşam ve yarın Kitap Fuarından bu olan saldırıyı protesto etmek için ayrılacaklar.
Bu Kayseri için utanç verici bir durumdur. Ben Kayseriliyim. Burası benim memleketim. Buranın dağında taşında benim emeğim var. Annemin babamın mezarı burada onları yarın ziyaret edeceğim. Bana yapılan bu hareket bütün kitap severlere, bütün düşünce ve fikir özgürlüğünü savunanlara karşı yapılmış bir harekettir. Çünkü kitap fuarına girerek oradaki kitapları imzalamama engel oluyorlar. Ve beni fikirlerimden dolayı dışlıyorlar.
KRT televizyonunu izleyenler bilir, o cahil güruhtan birisi diyor ki; bu adam dinsiz bu adam dinden çıktı, bu adam bütün camiler ibadethanedir diyor, öbürü de yok ya ibadethane değildir diyor, yanlış söylüyorlar yani ne dediğimi de bilmiyorlar. Bunlar sabahtan itibaren orada toplanmışlar, otobüsle getirilmişler, fotoğrafımı birbirlerine göndermişler böyle bir adam gelecek, odama şu şu sözleri söyleyeceksiniz diye orada bağırmak için parayla tutulmuş bir güruh. Belediye çalışanı oldukları anlaşılıyor. Bağırırken de ceplerinden telsizleri falan görünüyor. Halktan insanlar değil kesinlikle. Onların sözlü ve fiili tacizlerine saldırılarına uğradım, Allah’tan orada bizi sevenler de vardı ve tanıdığım Emniyet görevlileri, polisler falan da vardı. Arbede içerisinde bana fazla ulaşamadılar. Beni yakalayamadıkları için saldırılarında başarıya ulaşamadılar. Bu olayla, bu kafanın güç eline geçince nasıl Firavunlaştıklarını bu örnek üzerinden bütün herkes görmüş oldu.
Sizce gerekli önlemler alınmış mıydı?: Polisler ve çevik kuvvet fuarın önüne yığılmış vaziyetteydi sürekli bir arbede oldu, bu sebeple de bu güruh beni bir köşede sıkıştırıp yakalayamadılar. Uzaktan yumruk atarak iterek çekiştirerek, bana engel olmaya çalıştılar. Polislerden de tanıdıklar vardı, ben eve gelinceye kadar, gerek kafe de otururken, gerek buraya gelinceye kadar takip edenler oldu fakat genelde de o gruba engel olamaları gerekiyordu. Güvenliği sağlamak için o protesto edip bağırıp çağıran güruhu derdest ederek benim ve vatandaşların fuara girmesini sağlayarak yolu açmaları gerekiyordu. Fakat onlar seyrettiler. Niye engel olmuyorsunuz dediğimizde de protesto haklarını kullanıyorlar biz karışamayız filan dediler. İyi de adam bana saldırıyor, beni sevene saldırıyor, beni destekleyene saldırıyor, okura saldırıyor terör estiriyor, bunlara engel olmanız lazım dedim. Güvenlik tam da budur. Pek bir şey yapmadılar biraz beraber hareket ediyor gibiydiler. Çünkü resmi polislerden birisi, arkadaşlar kenara çekilin dediği zaman hepsi birden tamam abi deyip kenara çekiliyor. Bıraktığı zaman da bağırıp çağırıyorlar. Beraber çalışıyor gibi bir havaları vardı. Buna rağmen orada iyi niyetli polisler vardı, onların hakkını yemeyeyim, etrafımı sararak 7-8 yumruk darbesinin bana ulaşmasına engel oldular. Onlara buradan teşekkür etmiş olayım.
Ben bir Kayserili yazarım, Kayseri’nin yetiştirdiği, Kayseri’den çıkmış, bir düşünce adamı bir fikir işçisiyim. Ve Kitap Fuarı bizim kendimizi ifade ettiğimiz , kitaplarımızı insanlara aktardığımız bir yerdir. Ama onlar bu şekilde bize engel olmaya çalıştılar. Onlar bizim arkadaşlarımız. Güç ellerine geçince nasıl Firavunlaşıyorlar, yazıklar olsun diyorum. Ve bütün insanlar bunu görsün.
Peki nedir bu öfkenin sebebi: Yani şimdi benim muhalefetimden çekiniyorlar, daha bir sürü muhalif yazar var onlara niye bir şey demiyorlar. Şunun için bir şey demiyorlar ben içeriden konuşuyorum, dini terimlerle konuşuyorum, onları can damarından yakalıyorum buna çok öfkeleniyorlar ve bunun olamasını istemiyorlar. Bizim muhalefetimiz büyük bir tehlike olarak görüyorlar. Diğer muhalifleri hal ederiz, dinsiz dersiz imansız dersin gidersin, ama bana nasıl dinsiz imansız diyeceksin, ben Kuran-ı Kerim’in tefsiri yazmış bir insanım ve senin bütün kullandığın kaynaklardan seni eleştiriyorum. Bu çok zorlarına gidiyor olmalı. Bir de sanki böyle son zamanlarda Belediye Başkanı bu istifa furyasından yırtmak için beni kullandı gibime geliyor. Bizi böyle kullanarak, bak ben hükümete muhalif olan bir yazarı Kitap Fuarına sokmadım diyerek Erdoğan’ın gözüne girmeye çalışıyor gibime geldi.
Adilmedya