Adli Bilimciler Derneği, son dönemde sokak köpeklerinin ölümle sonuçlanan saldırıları ile gündeme gelen sokak hayvanları konusunda, “Hayvan hakları ve toplum güvenliği arasındaki hassas denge çok dikkatle izlenmeli” uyarısı yaptı.
Adli Bilimciler Derneği, son dönemde sokak köpeklerinin ölümle sonuçlanan saldırıları ile gündeme gelen sokak hayvanları konusunda, “Hayvan hakları ve toplum güvenliği arasındaki hassas denge çok dikkatle izlenmeli” uyarısı yaptı.
Adli Bilimciler Derneği Adli Veteriner Hekimlik Komisyonu, sokak hayvanları konusunda ne yapılması gerektiğine ilişkin “Hayvan Hakları ve Toplum Güvenliği” başlıklı bir açıklama yaptı.
Komisyon Başkanı Veteriner Hekim Prof. Dr. Gültekin Yıldız, Adli Bilimciler Derneği Başkanı Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. İ. Hamit Hancı ile Komisyon Üyeleri Veteriner Hekimler Prof. Dr. Emine Ümran Bozkurt ve Doç. Dr. Gülsüm Eren imzasıyla yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
Adli bilimcilerden sokak hayvanları uyarısı!
“Ülkemizde başıboş köpek saldırıları büyük bir problem olmaya devam etmektedir. 2018 yılında 200 üzeri olaydan bahsedilmiştir.
Kayseri’de 14 yaşındaki M.Ö’nün köpek sürüsü saldırısı sonucu yaşamını yitirmesi, son bir olaydı. Bundan önce Ankara Yenimahalle’de 25 kadar köpeğin üniversiteliye saldırısı, Kırşehir’de anne ve kızına köpeğin saldırısı, İzmir’de yaşlı adama saldırı, Silivri’de sokakta yürüyen gence saldırı, Gaziantep’te bir çocuğa saldırı, Tekirdağ’da parkta oynayan 12 yaşındaki İdil’e köpeğin saldırısı sonucu yüzüne 52 dikiş atılması, aç dört köpeğin Bursa’da küçük çocuğa dehşeti, köpek saldırısına uğrayan çocuğa doku nakli yapılması olayları geçen yıldan kalan gündemler oldu. Ankara Batıkent’te her gün 2 köpek saldırısı olayı oluyor. Çiğdem mahallesinde çabalar problemi ortadan kaldıramıyor. Çocuklar ve hanımlar köpek saldırısından ve köpek korkusundan yalnız yürüyemiyor, mahalleden bu nedenle taşınanlar oluyor.
Orman alanında, belediyenin yürüyüş parkında köpekler mesken tutmuşlar ve gece tek veya çift şeklinde dolaşanlara saldırdığı medyada yer alıyor.
Birçok kişi kuduz aşısı olmak zorunda kalıyor, köpek havlamasından korkar hale geliyor.
Tabii bu konuda Belediyeler insanlara gelecek zararlar konusunda yasal sorumluluğu olan kuruluşlar.
Hayvanlara eziyet ve işkence
Buna karşın kedi ve köpeklere yapılan eziyet ve vahşice davranışlar da artıyor.
Sapanca’da bacakları kesilmiş olarak bulunan yavru köpek, Ordu da, Şanlıurfa’da bacakları kesilmiş yavru kedi, Manisa’da patisi kesik bulunan kedi, Bursa’da orman içinde ayakları kesilmiş bir kedi, Muğla Köyceğiz’de arabasının arkasına bağladığı köpeğe yaptığı eziyet, Eskişehir’de kediye işkence olayları… Bu olaylarda hayvan sahiplenmelerinde psikolojik kontrollerin ve izinlerin önemini ortaya çıkarıyor.
Gelişmiş ülkelerde başıboş köpekler değil, sahiplendirilmiş ve/veya sahipli hayvanlar (köpekler ve kediler) olur.
“Barınak alanları genişletilmeli”
Milletin bahçelerde parklarda güvenle yürümesi, bisikletlilerin bisikletini rahatça kullanabilmesi gerekmekte. Sokak hayvanlarının (köpek ve kedilerin) zarar görmesini kimse istemediğine göre her iki tarafı da üzen probleme çözüm bulmak zorundayız. Hayvanları çok seven çocuklarımızın kötü tecrübe yaşamalarına engel olmalıyız, sevgilerini azaltmamalıyız.
Sokak hayvanlarının zarar görmeden barınıp beslenebileceği mekânlar, sahipsiz hayvanların sokakta dolaşmadıkları bir yaşam alanı olması için yapılması gerekenler var.
Çevre ve Şehircilik ile Tarım ve Orman Bakanlığı desteği ile belediye barınak alanları genişletilmeli, kişisel maddi ve manevi destekler artırılmalı, sıfır atık projesi destekli olarak sokak hayvanlarının beslenmeleri için mama üretimi yapılmalı, belediye sahipsiz olan erkek ve dişi hayvanları kısırlaştırmayı genişletmelidir.
Hayvanları Koruma Kanunu güncellenmeli!
Kanun yapıcılarımız biran önce güncel kanun desteği sağlamalıdır. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu güncellenmelidir.
Sahiplenme kriterleri için yasal düzenleme, üremelerinin kontrol edilmesi, satışının kolay olmaması, sahipleneceklerin psikolojik raporları, çipsiz sahiplenme olmaması gibi etkili önlemlerin alınması gerekmektedir.
Son zamanlarda hava koşullarından dolayı sakin sokak hayvanlarının da durumları ciddi anlamda zorlaşmaktadır ve bunu çoğu kişi farkındadır. Hayvan sevgisi olanlar marketlerin kapısında, kantin kenarlarında, taksi duraklarında, bazı sitelerin müsait alanlarında karton, kilim, battaniye serip, kenara su ve yiyecekler koymakta. Ancak dışarıya yiyecek konulsa bile ya çöp arabaları almakta ya da yağmur rüzgar sebebiyle zarar görmekte, ya da hayvanlar ancak o bölgeyi bilirlerse gelip yararlanabilmekte, bu da bazen maalesef sürü haline gelmelerine de sebep olmakta.
“Her küpeli hayvan, sahipli hayvan değildir”
Sadece kısırlaştırma ve küpelemenin sokak hayvanlarımıza sahip çıkmak olmadığı bilincinin de yerleşmesi gerekmektedir. Bu konuda halk bilinçlenmeli ve küpeli olarak gördüğü hayvan için sahipli hayvan gibi davranmamalıdır.
Mevcut kısırlaştırma sayıları ile hayvanların üreme oranları konusunda belediyelerimiz Veteriner fakültelerinden destek almalıdır.
Her belediye kendi alanlarındaki sahipsiz hayvan sayısını bilmelidir. Sayı bilinmiyorsa, kısırlaştırma üreme arasındaki denge korunmamışsa çipli dahi olsalar hayvanların takibi çok zor olacaktır.
Barınak bakımevleri kapasiteleri açısından da bu durum bir dezavantajdır. Bu konu üzerinde yetkili kurumların çalışması gerekir.
Hayvan haklarını korurken yalnızca kuralları işletmenin ötesinde anlık çözüm de üretebilen birimler oluşturulmalıdır.
Okullara, marketlere, alışveriş merkezlerine algıyı artırıcı basılı yayınlar asılmalı, dağıtılmalı ve halkımız çözüm için uzman destek almak konusunda nereye ulaşabilecekleri konusunda da bilinçlendirilmelidir.
Serbest veteriner hekimlerimizden de gönüllü olarak yardımcı olacaklara ulaşım yolları insanlara söylenmelidir.
Her ev ya da her birey kendi başına çözüm bulmaya çalıştıkça konunun uzmanca çözümü gerçekleşmeyecek, geçici ve o anlık çözümlerle zaman geçirilecektir.
Sonuç olarak: Hayvan Hakları ve Toplum Güvenliği arasındaki hassas denge çok dikkatle izlenmelidir.”
Sahipsiz hayvanlar olmaması için neler yapılmalı?
Açıklamada, sahipsiz hayvan olmaması için dernek tarafından daha önce kamuoyuna açıklanan adımların önemli olduğu kaydedildi. Haziran 2018’deki açıklamada yapılması gerekenler şöyle sıralanmıştı:
1. Hayvanları Koruma Kanunu’nun adının “Hayvan Hakları Kanunu” olarak değiştirilmesi;
2. Adı geçen kanunun içeriğine uygun olarak sahipli ve sahipsiz tüm hayvanların takiplerini mümkün kılan ve kimlik, sağlık ve sahip bilgilerini içeren mikroçip takılmasının zorunlu hale getirilmesi;
3. Mikroçip takılması ve izlenme ile ilgili altyapının ilgili bakanlık aracılığıyla oluşturulması ve yetkili Veteriner İşleri Müdürlükleri tarafından yürütülmesi,
4. Hayvan sahipleri başta olmak üzere insanların sahipli ve sahipsiz hayvanlara karşı davranışlarının, hayvanların bakım ve beslenmelerinin nasıl olması gerektiği konularında temel düzeyde eğitimler verilmesi (belediye, okul, üniversitelerde, veteriner muayenehanelerinde olabilir.)
5. Sahipli hayvanlara temel itaat eğitimlerinin verilmesi;
6. Çoğaltılması sağlık vb. nedenlerle uygun olmayan hayvanların üremelerinin kontrol altına alınması için gerekli tedbirlerin alınması ve halkın bu konuda bilinçlendirilmesi;
7. Sahipsiz hayvanların sahiplendirilmesi;
8. Hayvan Refahı konusunda bir mevzuat oluşturulması;
9. Ülke çapında hayvan haklarının korunması için yetkili bir referans birimi (merkezi, komitesi, federasyonu oluşturulması)
10. Mevcut Hayvanları Koruma Kanunu’nda belirtilmiş, bu kanun hükümlerine aykırı davrananlara verilecek cezalar ile ilgili yeniden bir düzenleme yapılarak verilecek cezaların ağırlaştırılması…