Erzincan’da 1938 yılında katledilen yurttaşların yakınları, sevdiklerinden geri kalanları toprağa vermek istiyor. Gözler AİHM’in vereceği kararda
NURCAN GÖKDEMİR
Zini Gediği Katliamı’nın kurbanları, 79 yıldan bu yana katledildikleri çukurda. Yapılacak DNA testleri sonucunda sevdiklerinden geriye kalanları teslim almak isteyen aileler, iç hukuk yollarından sonuç alınamayınca başvurdukları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını bekliyor.
1938 yılının 6 Ağustos günü, Erzincan’ın Surbahan ve çevresindeki köylerinden devrilen bir kamyonu kurtarma bahanesiyle toplanan ve götürüldükleri Munzur Dağları’ndaki bir çukurda kurşuna dizilen 100’e yakın yurttaş anıldı. Erzincan’ın Kılıçkaya Köyü’nde (Surbahan) toplananlar bir kez daha “Sevdiklerine mezar, devletten özür” taleplerini yineledi.
Köylülerin aç, susuz üç gün boyunca bekletildikleri alanda toplananlar, ağıtlarla bir kez daha sevdiklerinin yasını tuttu. Katliamın tanıklarından geride kalanların çok azalması nedeniyle torunlarının aktarılanları anlattığı anma, Alevi geleneğinde uluları anmak için okunan “gülbeng”lerle sona erdi.
Yara hâlâ kanıyor
Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Erdal Kılıçkaya yaptığı konuşmada, kurşuna dizilen ve sayıları kesin olmamakla birlikte 100’e yakın masum yurttaşın ne olduğunu bilmedikleri bir suçun cezasını yaşamlarıyla ödediklerini anlattı. Ölenlerden birinin eşinin, çocuklarına “Ben ölürsem, mezarıma taş koymayın, ismimi yazmayın. Benim kocam Zini Gediği ´nde yatıyor, isimsiz, taşsız. İsim neyime, taş neyime?” vasiyetinde bulunduğunu anlatan Kılıçkaya, 79 yıl önce açılan bu yaranın katledilenlerin mezarsız kalması ve devletin yaşananlardan dolayı özür dilememesi nedeniyle kanamayı sürdürdüğünü ifade etti.
Katledilenler anısına Surbahan Köyü’ne konulmak istenen demirden “Ateş Çemberi” anıtına da Erzincan Valiliği izin vermedi.