Ben Samsun’lu, sekiz çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuyum. Rahmetli Babam için çok ”Dindar”dı diyemem, fakat Annem bir Anadolu kadınının olması gerektiği tüm dindarlıklara sahipti. Annem çocukken okula ”Kız çocuğu okumaz!” goy goyu yüzünden gönderilmediği için 54 yaşında iken ilkokula yazıldı ve okuma yazmayı öğrendi. Sahib-i tertip bir kadındır Annem; hiç namazını aksatmaz, her akşam yatmadan Kur’an okur, hatta ilaç kullanmasına rağmen ramazan ayında oruç tutar. Bizim köydeki Annemin akranları genellikle böyledir, ritüelleri aksatmazlar. Benim yöremde ki halkın, özellikle de ailemin hiç bir zaman Atatürk’e karşı bir antipatisi olmadı. Bazı koyu muhafazakar Anadolu insanlarında Atatürk’e karşı var bu antipati, sevmemezlik hatta nefret. Nitekim olabilir herkes birilerini sevmek zorunda değildir. Fakat gözlemlediğim kadarıyla Atatürk’ü sevmeyenlerin çoğu aslı belirsiz şehir efsaneleri yüzünden sevmemekte… Yani zamanın da bir molla, şeyh, hoca vb. uydurmuş, herkesi de peşine takmış ve etkisini sürdürüyor. Fakat bizim oralarda bu tarz bir sevmemezlik pek söz konusu değildir.
Ben Nutuk’u 3 yıl kadar evvel okumuştum, Atatürk ilke ve inkılaplarını ilkokuldaki aşırı sıkıcı derslerden zaten öğrenmiştim. Nutuk’la birlikte Atatürk’ü tanıyıp daha çok sevmiştim, çünkü tam bir lider portresi oluşturuyordu kafamda. Fakat gençliğimin verdiği enerji ve arkadaş çevremle birlikte farklı insanlarla içli-dışlı oldum ve Atatürk’e olan o aşırı sevgim nötre döndü. Çünkü bir yandan birileri kötülüyor ve ellerinde sebepleri var (Muhafazakar dincilerin elinden düşmeyen meclis konuşmasını bilirsiniz) diğerleri ise; yere, göğe sığdıramıyorlardı. Akabinde ben Kur’an’ı 2 sene önce tanıdım ve hala tanımaya çalışıyorum. Tabi bu süreçte okuma sevgimin de desteği ile İslam tarihi ile ilgili oldukça yeterli kaynaklar buldum ve hepsini okudum/okuyorum. Sosyal medya’da her gün mutlaka bir Atatürk fotoğrafı, sözü görüyorum ve her gördüğümde kendime şu soruları soruyordum: ”Atatürk iyi bir lider mi? Yoksa zalim bir diktatörün teki mi?”. Bu soruları kendime sorarken sağda, solda gördüğüm yermelere ve yüceltmelere elimden geldiğince kulak asmadan, olayı içselleştirerek objektif bakmaya çalıştım. Çünkü rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ün Atatürk anlatısı ile bir tarikat şeyhinin Atatürk anlatısı farklı oluyor takdir edersiniz ki. Bu süreçte bir kanıya varmıştım ”Hataları olsa da, Atatürk’e çok şey borçluyuz.”. Sizi bilmem ama ben Mehmet Akif’in ”Ders alınsa tarih tekerrür eder miydi?” sözünü; her okuduğum tarih eserinde test ediyorum ve o tarihi karakterlerin bugün kimlere benzediğini çevreme bakarak anlamaya çalışıyorum. Şu ana kadar okuduğum İslam tarihi eserlerinden ve Kur’an’dan edindiğim bilgiyle; Atatürk’e olan sevgim tekrar dirildi.
Atatürk’ün inançlı-inançsız olması gerçekten umurumda değil, ”Ben Müslümanım” diyenlerden çektiğimizi bir biz, bir Allah biliyor. Atatürk olmasaydı olurduk, olmasaydı olmazdık, olurdu olmazdı tartışmalarına girmeyeceğim. Evet olurduk, fakat ne halde olurduk? Meçhul. Hilafet sistemini kaldırmak; Firavunları, Nemrutları bertaraf etmek demektir. Sırf bu sebepten bile Atatürk’e yatıp-kalkıp dua etmeliyiz bence. Memleketimizde ki ”Biz Osmanlı torunuyuz” diyen arkadaşlar Osmanlı zamanında yaşasa kapı kulpu kadar bir değer göremeyeceklerdi ve bugün sahip oldukları hürriyetlerinin hiç birine sahip olamayacaklardı. Çünkü Hilafet sistemi aslını kaybedip ”Veliaht” sistemine dönüşmüş; yozlamış ve zorba bir sistemdir. Raşid halifeler velayet ile değil, ehliyet ve liyakat ilkelerine göre aday gösterilmiş ve ”Şura” ile seçilmişlerdir. Atatürk’ün seçtiği ve kurduğu sistem; akıla, vicdana ve Kur’an’a uygundur. Osmanlı’nın çöküşü, ülkenin savaşa girmesi ve Mustafa Kemal Paşa’nın cepheden cepheye koşması, küçümsenecek bir şey değildir. Adeta askeri zekasıyla, bir maşa gibi çekip almıştır ülkeyi ateşin içinden.
”Ee ama dinsizdi, Kur’an’ı küçümsüyordu, Peygambere küfür ediyordu!” diyorsanız: Cemil Meriç’in bir sözü vardır, der ki ”Her tarif, bir tahriftir”. Atatürk üzerinde çok fazla spekülasyon yaratılmış bir insandır, Peygambere sövdü diyen de var, Peygamberi övdü diyen de. Meclis konuşması hakkında bir şey demek istemiyorum, çünkü durum açıkça ortada. Ama ben bu durumdan rahatsızlık duymuyorum, çünkü ben Atatürk’e Müslümanlık kılıfı giydirmek zorunda hissetmiyorum kendimi. Ben Allah’a inanıyorum ve Allah’a inanan bir insan olarak şunu söylüyorum: Allah’a inanıp, inanmamak tamamen öznel bir meseledir. Eğer birisi Allah’a inanmıyorum diyorsa, hesabını yine vereceği yer Allah’dır, siz değil. Beni ilgilendiren şey; şahsın benimle olan ilişkisidir. Osmanlı tarihine baktığımda ve o sistemi gördüğümde ben Atatürk’e şükran duyuyorum…
Benim Atatürk’le olan düşüncelerim ve analizlerimin kısa bir bölümünü okudunuz, Büyük komutanı saygı, sevgi ve özlemle anıyorum. Sevgi ve Muhabbet ile…
BENİM NAÇİZ VÜCUDUM ELBET BİR GÜN TOPRAK OLACAKTIR, ANCAK TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR! Mustafa Kemal ATATÜRK