Çok sevgili halkım!
Ben senin hizmetkârınım. Hayatım senin için. Senin umudun, huzurun, saadetin için bitmeyen kavgam. Duam sana ve sana hasretim. Doğacak devrim güneşinin müştakıyım. Özgür meydanlarda vuruşmak istemem çalınan umutlarına ve emilen alın terine tekrar kavuşman için. Ama sen çok umursamazsın. Çok alışıksın düzenlere ve yeni düzenler için çok isteksizsin. Dilde istek var elde istek yok, ayakta istek yok. Ama dille olmuyor ki! Oysa adımlarının ve yumruklarının direnci istediğini sana sunacak.
Uyuma ey halkım!
Unutma ey halkım!
Uyumak ve unutmak pusudur. Zulüm uyumanın ve unutmanın çocuğudur. Aynı şekilde uyumanın ve unutmanın çocuğudur sömürü. Güneşin doğuşunu ertelemektir uyumak ve unutmak. Yeryüzü ortak toprağınız ve ortak örtünüz gökyüzü. Hiçbir kişinin inhisarında değildir ve verilemez, alınamaz inhisarına. İçindeki her şey size Tanrı’nın emaneti. Emanete ihanet etme. Söze sadık ol. Çobanlığını iyi yap. Kurtlara kaptırma emaneti. Çok uyanık ol. Dikkatli, sabırlı, dürüst, adil, bilgili, temiz ve iyi ol. Seni köleleştiren, seni haysiyetsizleşmenin mahkûmu kılan zaaflarından ve bağımlılıklarından kurtul. Bağımlılık insanı yıkar bil. Ve yine bil, zaaflar insanı zincire vurdurur.
Bil ey halkım!
Cahilsen öğretemez, ahlaksızsan örnek olamaz, kirliysen temiz kılamazsın. Bilgi, ahlak ve temizlik insanı yüceltir ve çoğaltır. Hainlerin yurdu acılarla örülmüş cehennemdir. Sadıkların yurdu sevinçlerle dolu cennettir. Düzelin ki düzeltesiniz. Arının ki arındırasınız. Öğrenin ki öğretesiniz. Düzelmeyen bozar, arınmayan kirli kılar, bilmeyen köleleştirir. Tanrı’nın işine karışacak kadar küstahlaşmayın. Haddinizi ve hududunuzu iyi bilin. Tanrı’nın uyarılarını dikkatlice dinleyin ve koşulsuz tabi olun. İşinizi yapın ve bekleyin. Haddi aşmak, hududdan taşmak ve gürültüye koşmak beladır.
Yine bil ey halkım!
Esir alan suçludur. Soyan suçludur. Döven suçludur. Söven suçludur. Ve suçludur hain. Ortak hazineyi mülkiyet kılan cehennemliktir ve onun cehenneme açılan kapılarını hemen açmalısın. Pisliği gömmekte acele etmemek, dünyayı pisleştirmek demektir aynı zamanda. Pisliği ve pislikleri yok edin ki dünyamız daim temiz kalsın. Temizliği hak edenler azcık nefes alsın. Ve insanlık, paylaşımla huzur bulsun.
Ey bu toprağın öz çocukları!
Göreviniz zor. Şartlar çetin. Düşman sinsi ve kavi. Yol uzun. Bütün bunlara mukabil ömrün ise kısa. Zamanın önemini idrak et ve iyi kullan zamanı. Hesapsız iş yapmak ahmaklıktır. Ama her halükarda görev ertelenmez ve bekler. Sorumluluğunuzu bilin ve gereğini yapmaktan imtina etmeyin. Sorumluluğun gereğini yapmayı geciktirenler zulmün katmerleşmesinden sorumludurlar ve affedilmezler. Güneşin bölüşülme ve nimetin paylaşılma anında nasipsiz kalacak olanlarda onlardır. Biliniz ki; herkese çalıştığı vardır.
Çok sevgili halkım!
Topraklarınız asırlardır talan edilmekte. Ortak malınız yağmalanmakta ve mülk edinilmekte. Hazineleriniz çalınmakta. Değerleriniz çiğnenmekte. Ve sizler sessizce beklemektesiniz. Zillet içinde bir kurtarıcı gözetlemektesiniz. Gözleriniz ufukların boşluğunda asılı. Ama beyhudedir bütün bunlar. Senin mesihin yine sensin. Seni içinde ki küflenmiş cesaretin kurtaracaktır.
Yüreğini aç ve dinle ey halkım!
Sen kalkmazsan kimse kaldırmaz. Beli kırmayan her darbe güçlendirir. Ve belin sağlam. Onu kıramadılar. Evlatların zincirlendi ve katledildi. Sen sustun. Ortak malın mülk kılındı. Sen sustun. Kardeşlik köprülerin hava uçuruldu. Sen sustun. Şimdi konuşma sırası sende. Kalk ve konuş. Tarihe tanıklığın var. İçindekileri dök. İnsanlık suçlularını yargıla. Böyle bırakırsanız, yeni, fasılasız ve dehşetli acılara gövdenizi hazır ediniz. Ağır ve acı dağlanmalara gebe yorgun gövdeniz. Kalkmaz ve konuşmazsan buna layıksın. Bu derinliklerden yayılarak gelen sesleniş insanlığın bütün tabakalarınadır. Bu kavga ortaktır. Bu kavga hak kavgasıdır. Bu kavga insanca yaşam kavgasıdır. Adalet ve hürriyet kavgasıdır bu kavga. Bu yüce emir, Tanrı’nın gölgesi ve emanetçisi olan kendinizden kendinizedir. Artık bu kadim kavga bitirilmeli. Acılar bitmeli. Bitmeli zulümler. Kırılmalı zincirler. Duvarlar yıkılmalı. Bir şenlik başlamalıdır, sonsuzluğa değin sürecek. Yüzleri güldürecek, yürekleri serinletecek.
Dinliyorsun değil mi sevgili halkım!?
Yurtlarınızı düşmanın kanıyla sulayın. Kardeşinizinkiyle değil. Sizde acı, açlık, sefalet ve cehennem. Karşıda zevk, sefa, zenginlik, şenlik, cennet. Bu onursuz tenakuza son verin. Bu alçakça oyunu bitirin. Duruma el koyun. Bu bilinçli ve denetimli kaosu sonlandırın artık. Bitevi kaybedişler ve kadim acılar, zaferlerle, sevinçlerle ve mutlak kazanımlarla yer değiştirsin. Bu ebedi ihanetin bedelini en ağır şekilde ödeyen sana değilse kime düşer intikam.
Öcünü unutma canım halkım!
Haklarını al. El konulan hazinelerini geri al. Topraklarına ve değerlerine sahip çık. Ortak kaynaklarını mülkleştiren haydutlara haddini bildir. Sahip olduklarınız yüreğinize korku yaymasın. Evlatlarınız, atlarınız, sevgilileriniz, oğullarınız, başaklarınız esareti gözünüzde tatlılaştırmasın. Çalınan umutlarınızı, yıkılan hayallerinizi cesaretiniz geri getirecektir. Zalim karşınında onurluca durun ve kaybedilen yıllarınızın hesabını sorun.
Bakınız ve düşününüz çok aziz halkım!
Nüfusunuz çoğalmakta ama topraklarınız azalmakta. Kaynaklarınız kurumakta, hazineleriniz eksilmekte. Kimliğiniz çalınmakta, değerleriniz çiğnenmekte. Bu yüzden de birbirinizi yemektesiniz. Soyunuz tükeniyor. Düşmanlarınız kanlanıyor. Artık içinizdeki nefreti düşmana teksif edin. Kavganızı düşmanla yapın. Enerjinizi birbirinizle mücadele ederek heba etmeyin. Aranıza duvarlar örmeyin. Kardeşliği hançerlemeyin. Köprüleri dinamitlemeyin. Sevin ki sevgi kinin panzehiridir. Gülümseyin ki gülümsemek yürekleri sakinleştirir. Merhamete gelin ki merhamet kalpleri yumuşatır. Cesareti ve sabrı kuşanın ki, cesaret ve sabır zaferin ahantarıdır.
Çok sevgili halkım!
Tuttuğunuz yol kuru bir kavga yolu değildir. Kadim bir mücadelenin sahiplik yoludur. ecdadınızın yüce emanetidir. İhanetle sonlandırılan bir medeniyetin dirilişinin sübabıdır. Onurlu bir yoldur. Cesaretle yürünmesi gereken bir yoldur. Korkakların yürüyeceği bir yol değildir. Bu yolda Tanrı sonsuz yardımcınızdır unutmayın!
Canım halkım!
Bu yüreğimin en meçhul derinliklerinden gelen yüce ve onurlu çağrımı, din’le, bilim’le, felsefe’yle ve tarih’le anlayıp öyle yargıla ki yanılmayasın. Sevgim ve duam seninle çok sevgili halkım!
DEVRİM ŞEHİTLERİ
Bir güneş doğar
Dağları ardından
Tepeleri yalayarak
Hüzünler coşkuya bırakır yerini
Gönülleri terkeyler kasvet
Umudun dirilişidir bu
Düşmanın yere serilişi
Tahtların devrilişidir
Kadim bir kavgadır bu
Yürüyün hep ileri
Ve bir daha dönmemek için
Yakın bütün gemileri
Bakın sonsuz ufuklara
KAVGANIN ŞAFAĞINDA
Bütün direncinle yükleneceksin kavgaya
Korkmadan yaracaksın barikatları
Vurulup kalleşçe arkadan
Apansız düşse de yoldaşın meydana
Alıp devrimin sancağını yürüyeceksin
Dikmek için yüce burçlara
Yüreğinde arkadaşının dinmeyen hıncıyla
Her vuruluşun yeniden dirilişin olacak
Korku salacaksın haydutların cılız yüreklerine
Ve kazanacaksın
Ve bir güneş doğacak o zaman
Umudun hesabı görülecek
Defterler dürülecek
Güller derilecek
Kardeşlik çiçeklenecek
Hasret acısı dinecek
Ve
Adil ve özgür dünya özlemi gerçekleşecek
Kavganın şafağında
Not: Çetin Yıldırım arkadaş, bir önceki yazıda ne demek istediğini tam anlayamadım. Muhabbet kalpten. Diğer dostlara teşekkürler.