Yunanistan’da bir süredir gündemde olan ve kamuoyunda ‘ırkçılık karşıtı’ yasa olarak bilinen yasa taslağı dün meclisten geçti. Oturuma katılan 99 Milletvekilinden 54’ü lehte, 42’si aleyhte oy kullanırken, oylamada 3 milletvekili de çekimser kaldı. Yunanistan Komünist Partisi ise yasa aleyhine oy kullanacağını açıklamıştı.
Altın Şafak isimli Nazi yanlısı örgütün yükselişinden sonra hızla artan ırkçı saldırılar nedeniyle gündeme gelen yasaya Yunanistan Komünist Partisinin temel eleştirisi, Avrupa Birliği’ni temel çerçeve kabul ettiği ve AB çapında yapılmaya çalışılan bir “el çabukluğu” yönündeydi. KKE’nin pek çok milletvekili yaptıkları konuşmalarda yasanın AB ülkelerinde bu tür yasaların komünistlere karşı kötüye kullanıldığını ve bu nedenle yasanın bu şeklide kabul edilmemesi gerektiğini söyledi.
Yasanın Meclis’te en çok tartışılan maddesi ise ikinci maddesi oldu. İkinci madde, uluslararası mahkemeler ve Yunanistan Parlamentosu’nca tanınan soykırım suçlarını, savaş suçlarını, insanlığa karşı işlenmiş suçları, Yahudi Soykırımı’nı ve Nazizmin suçlarını sözle ya da medya, internet veya herhangi bir araç yoluyla onaylayanlar, bunları önemsizleştirenler ya da “kötü niyetle” inkâr edenlerin; ırk, renk, din, soy, milli ya da etnik köken, fiziksel engel ayrımı yaparak şiddet ya da nefret uyandıranlar ya da bu doğrultuda tehditte bulunanlar, bu gruplara dönük olarak tehditkar ya da aşağılayıcı davranışlar sergileyenlerin para ve hapis cezasına çarptırılmasını öngörüyor.
2 Eylül tarihinde Yunanistan’ın önde gelen 152 tarihçisi ikinci maddenin içeriğinin suistimale açık olduğunun altını çizen, bu tarz yasal düzenlemelerin demokratikleşmeye değil genelde tersi yönde eğilimlere hizmet ettiğine değinen ve bu yasanın suistimali ile ifade özgürlüğünün sınırlanma olasılığından duydukları endişenin altını çizen kapsamlı bir bildiri hazırlayarak kamuoyuyla paylaşmışlardı.
Aynı konuya dair 2 Eylül günü Meclis’te bir konuşma yapan KKE Meclis Grubu Başkanı Aleka Papariga, Meclis’teki tartışmalarda AB ülkelerindeki yasaların objektif örnekler olarak gösterilmesini eleştirmişti. Yasaların yalnızca hukuki ve bilimsel kriterlerle değil, siyasi kriterlerle de çıkarıldığının altını çizen Papariga, mesele hukuksallık olduğunda son derece gerici yasaların ve ona bağlı hukuki çerçevelerin de oluşturulabileceğini belirtmişti. Papariga soykırım sorunu üzerine odaklanan konuşmasında, “Yapılan soykırımları inkar etmiyoruz ancak soykırımların neden olduğu sorusuna farklı yanıt veriyoruz. Ermenilere, Pontuslara ve Rumlara dönük soykırımlar* üzerine konuşurken tüm Türklerden bahsediliyor ve Türklerin DNA’sında soykırım yapma eğilimi olduğu gibi yanlış bir varsayımla bu sorun tartışılıyor oysa bu konuda bu kararın kim tarafından, ve neden verildiği konusunda netleşme gerekli. Örneğin, Türk liderliği hem böyle emirler veriyor hem de Osmanlı İmparatorluğu içinde yabancı tüccarlara, armatörlere, sanayicilere imtiyazlar tanınıyordu. Neden?” şekline konuşmuştu. Konuşmasında emperyalizmin insanlığa karşı işlediği suçların yasa kapsamı dışında bırakılmasını da eleştiren Aleka Papariga, “Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan bombalar neydi? İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar değil miydi?” Vietnam Savaşı, ABD’nin Asya’daki varlığı neydi? Bunlar insanlığın yararı için verilmiş savaşlar mıydı?” diye sormuş; emperyalizm lehine ve AB çerçevesinde hazırlanmış bu yasa lehine oy kullanmayacaklarını açıklamıştı.
(*) Yunanistan’da Ermeni Soykırımı’nın yanısıra 1919-1922 yılları arasında Pontus, Anadolu ve Trakya Rumlarına dönük uygulamaları soykırım olarak tanımlayan bir yasa uzun yıllardır yürürlükte.