‘Yeryüzü Sofrası’ gönüllülerinden Emre Ergül ve Zeynep Algı yeryüzü sofralarını ve saldırıyı anlattı: “İftar için kimseden izin almayız”
Orucun ilk günü Galatasaray Lisesinin önünde yeryüzü sofralarını sererek iftarlarını açmaya gelenlere polis izin vermeyerek sofralarını dağıtmış ve İlahiyatçı Yazar İhsan Eliaçık’ta dahil olmak üzere 8 kişi gözaltına alınmıştı.
‘Yeryüzü Sofrası’ gönüllülerinden Emre Ergül ve Zeynep Algı, Artı Tv ekranlarında yayınlanan, Gazeteci Mustafa Sağlamer‘in sunduğu ARTI HAFTA SONU programının konuğu oldu. O gün neler olduğunu ve neden böyle bir saldırıya maruz kaldıklarını ve bundan sonra neler yapacaklarını anlattılar.
2011 yılında başladı
Lüks otel sofralarına, lüks otel iftarlarına karşı bir protesto şeklinde yeryüzü sofralarını yapmaya başladık. Bu Yeryüzü Sofraları’nın temel hareket noktasıydı. Herhangi bir sponsor olmadan, herhangi bir bayrak olmadan, herhangi bir örgüt ya da flama olmadan tamamen isteyen herkesin gönlünden ne geliyorsa kendisinin yaptığı yemeği sofraya getirdiği, birlikte dayanıştığı, paylaştığı ve eşitlendiği yerler bu Yeryüzü Sofraları.
Biz 2011 yılında buna başladık. Her yıl ilk olarak Galatasaray Lisesi önünde geleneksel olarak yapıyoruz daha sonra Türkiye’nin çeşitli illerinde ve İstanbul’un çeşitli ilçelerinde insanlar kendileri bu sofraları düzenliyorlar. Bizleri de davet ediyorlar.
Biz buraya orucumuzu açmaya geldik
Bu Pazartesi yani Ramazan’ın ilk günü Yeryüzü Sofrası için Galatasaray Lisesi’nin önüne gittik her yıl olduğu gibi. Orada tabi ki gittiğimizde bir grup polis ile karşılaştık. Kendileri valiliğin burada herhangi bir gösteriye, basın açıklamasına, protestoya izin verilmediğini, valinin izni olmadığını söyledi. Dolayısıyla bizim orada orucumuzu açamayacağımızı belirttiler. Biz de burada yaptığımız şeyin ne bir basın açıklaması ne bir protesto ne bir eylem olduğunu söyledik. Yani bu kategorilerin hiçbirine bizim burada yapacağımız şeyin girmediğini söyledik. Biz orucumuzu açmaya geldik, yolun kenarına sofralarımızı serdik, iftariyeliklerimizi getirdik ve orucumuzu açacağız. Tabi polisler bunu söyleyince bize başka bir yer önerdiler başka bir yerde oruç açmamızı söylediler. İstiklal Caddesi’nin arka tarafında olan başka bir yeri önerdiler ancak biz bunu kabul etmedik.
Valinin emri Allah’ın emrinden büyük mü?
Burada iftar açmamıza izin vermeyen polise, valinin emri Allah’ın emrinden büyük müdür? dedik. Çünkü bir yerde toplanıp, bir yolun kenarında toplanıp oruç açmanın, bir valinin iznine tabi olması kadar saçma bir şey olamaz. Yani bizim bir yer toplanıp oruç açmamız kimi neden rahatsız etmektedir? Hem İslami değerleri savunduğunu, İslami değerlere hassasiyet gösterdiğini ve kendisini Müslüman, muhafazakar olarak tanımladığını söyleyen bir iktidarın olduğu bir ülkede oruç açmaya gelenlere, iftar sofrasına saldırılmasının nasıl bir izahı olabilir. Böyle birşey mümkün değil.
Biz aslında sizi ateistlerden korumaya geldik
Dolayısıyla maalesef bir kara Pazartesi yaşadık. Büyük bir olay oldu. Hatta oradaki polisler çok ilginç bir şekilde, ‘’biz aslında sizi ateistlerden korumaya geldik, biz de oruçluyuz’’ dediler. Ateistlerden bugüne kadar böyle bir davranış asla görmedik. Hem bizi korumaya geldiklerini söylediler hem de kendileri iftar sofrasına saldırdılar. Bu da ayrı bir çelişki.
Aslında baktığınızda Kerbela’dan bu tarafa özellikle dört halifeden üçünü suikast ile öldüren, on iki imamdan yedisini zehirleyip, üçünü katledenler, Kabe’yi mancınıkla ateşe verip dokuz yüz sahabe kadına tecavüz edenler ve işkencelerine namaz vakti arası verenler ateistler değildi.
Mahiyeti bakımından ve güvenli olduğu için özellikle çocuklarımızı da götürmek istiyoruz
Bu sofralara yoldan geçen turistlerin bile ilgi gösterdiğini görüyoruz. Yoldan geçen herhangi birisi oraya oturup elinde var olan, olmayan ne varsa getirip paylaşabiliyor. Böyle samimi bir ortam var orada. Ben çok şaşkınım. Ben ev yemekçisi üç çocuk annesiyim. Evimde yemeği, iftarlığımı hazırladım orucun ilk günü heyecanla kızımla birlikte, elimde poşetler, İstiklal caddesine doğru yola koyuldum. Gittiğimde her yer toz dumandı. Bütün arkadaşlarım götürülmüş, her yer talan edilmiş, İhsan hoca yerde sürüklenmiş, arkadaşlarım gözaltına alınmış çok şaşırdım. Yanımda sekiz yaşındaki küçük kızımla birlikte gittim. Bugüne kadar hep böyle oldu. Küçük kızımla birlikte gidiyorum ve tabi ki böyle bir şey beklemiyordum.
Çünkü ortada bir eylem yok, bir basın açıklaması yok. Kaldı ki o da olabilir ama Yeryüzü Sofraları’nın mahiyeti çok daha farklı. O yüzden çocuklarımızı da götürmek istiyoruz.
Kime zararı var? Neden sizi rahatsız ediyor?
Özellikle 8 Mart Dünya Kadınlar gününde yapılanlar, Cumartesi Annelerine yapılanlar ve şimdi de Yeryüzü Sofrası’na yapılanlar. Taksim’de böyle bir şey oluşmaya başladı izin verilmek istenmiyor. Fakat burada bir taşkınlık, kimseye zarar verme yok. Herkes söylemek istediğini dile getirmek istiyor ya da yıllardır olan şeyi yapmak istiyorlar. Kime zararı var? Neden sizi rahatsız ediyor? Sorusunu sormak istiyoruz sadece.
Kendilerini açığa çıkardığımız için korkuyorlar
Bence korktular diyorum. Şundan korktular, kendilerini açığa çıkarıyoruz. Hani o lüks, şatafatın ve israfın Ramazan’ın ruhuna uygun olmadığını söyledikçe çıldırıyorlar herhalde. Ben böyle düşünüyorum.
Ramazan ayı boyunca Yeryüzü Sofraları’nın devam edeceğini söyleyen Emre Ergül son olarak şunları söyledi:
Orucumuzu nerede açacağımız ile ilgili hiç kimseden uyarı almayız
Ramazan ayı boyunca programlar devam edecek. Yarın da Kadıköy’de olacak Süreyya Operası’nın önünde Bahariye Caddesi’nde. Orası ile ilgili bir uyarı almadık ama biz orucunuzu nerede açacağımız ile ilgili hiç kimseden uyarı almayız ve bundan sonrada almayacağız. Bugüne kadar da böyle bir şey görülmemiş zaten.
Ramazan ayı boyunca Yeryüzü Sofraları devam edecek
Dolayısıyla Biz tüm Ramazan boyunca tıpkı Pazartesi günü olduğu gibi tıpkı on küsur yıla yakın bir süredir olduğu gibi yarın da Kadıköy Süreyya Operasının önünde oruçlarımızı açacağız. Bayrama kadar bu böyle olacak, böyle devam edecek.
kaynak : Artı tv