Feray Aytekin Aydoğan
Zorunlu eğitimin kaldırılması uzun süredir siyasi iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın gündeminde yer alıyor. Enderun Özgün Eğitimciler Derneği, Maarif Platformu, Medeniyet Enstitüsü isimli yapıların, Sivil Toplum Kuruluşu (STK) adıyla çeşitli tarikat yapıları ve sermaye gruplarının yaptığı basın toplantısı ve bakanın açıklamaları ile yeniden gündem oldu.
∗∗∗
Bu yapılar içerisinde özellikle Maarif Platformu eğitimde atılan her adımda karşımıza çıkıyor. Haziran 2023’te kurulan, çeşitli tarikat yapıları, sermaye grupları ve isimlerden oluşan bu yapının kuruluşundaki çağrı metninde müfredatın değiştirilmesi, öğretmen yetiştirme ve istihdamına yönelik politikaların değiştirilmesi, akademilerin kurulması, zorunlu ve karma eğitimin kaldırılması başlıkları yer alıyordu. Çağrı metninde Yeni Türkiye Yüzyılı’nın, yeni rejimin inşası için bu adımların kaçınılmaz olduğu da belirtiliyordu.
Raporlar hazırlıyor, Çalıştaylar, basın toplantıları yapıyorlar. Çağrı metninde yer alan müfredat değişimi, Öğretmenlik Meslek Kanunu, Milli Eğitim Akademisi 2024’te hayata geçirildi. Şimdi sıra zorunlu ve karma eğitimin kaldırılmasında.
Zorunlu eğitimin kaldırılması açıklamalarında üç hedef üzerinde duruyorlar. Birincisi eğitim harcamalarının devlete yük olduğu, ikincisi sermayenin erken yaşta ucuz iş gücüne ihtiyacı olduğu, üçüncüsü ise zorunlu eğitimin evlilik yaşını ve yuva kurmayı engellediği. Zorunlu eğitim çağındaki öğrenciler 18 yaş altı çocuklar. Açıkça, fütursuzca eğitimin kamusal hak olmaktan çıkarılması, çocuk yaşta işçiliğin ve çocuk yaşta evliliklerin yaygınlaştırılması çağrısı yapıyorlar.
∗∗∗
Hazırladıkları raporlardan biri de “Karma Eğitim Tartışmalarına Pedagojik ve Bilimsel Bakış” Çalıştay raporu. Raporun içeriği ise ne pedagojik ne de bilimsel. Ne söylüyorlarsa bir kez daha tam zıttını yaşama geçirmeye hazırlanıyorlar. Hazırladıkları tüm raporlarda olduğu gibi karma eğitim raporunda da kamusal, laik, bilimsel, zorunlu eğitimin ve karma eğitimin yerli ve milli olmadığını söylüyorlar.
Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) karşıtlığı bu raporda da karşımıza çıkıyor. Tevhid-i Tedrisat yayın ve müfredat tekelidir, taklitçiliktir, baskıcıdır, darbelerin ürünüdür, aşağılık kompleksinin temelleridir, yerli-milli değildir gibi ifadeler süreklilik şeklinde tekrarlanıyor.
Karma eğitimin; kadınların, kız çocuklarının fıtratına aykırı ve kamusal, zorunlu, laik, bilimsel eğitim gibi baskıcı bir uygulama ve toplumsal cinsiyet kavramının büyük tehlike olduğunu, ebeveynlerin talebine bırakılması gerektiğini söylüyorlar.
∗∗∗
Rapor “erkek öğrenciler pratik ve somut deneyimlere dayalı öğrenmeyi, kız öğrenciler duygusal, sosyal etkileşimi tercih eder; karma eğitim cinsel taciz ve saldırıları artırır; erkek öğrenciler daha aktif ve hareketli eğitimi, kız öğrenciler klasik oturma düzenini tercih eder, erkek çocuklar uzamsal becerilerde yüksek performans sergiler, kız çocukları parmak oyunları veya el işleri gibi becerileri geliştirme eğilimindedir” gibi akıl, bilim dışı, toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtı safsatalardan oluşuyor.
Laikliğin kaybedildiği her ülkede ilk kaybeden kadınlar, kız çocukları oldu. Parasız, laik, karma, zorunlu eğitim; sınıf mücadelesi, aydınlanma mücadelesi, kadın mücadelesi sayesinde kazanıldı.
Siyasi iktidarın attığı her adımda, “Aile Yılı” çağrısıyla haklarımız, yaşamlarımız tehdit altında. Kadınlara yönelik her saldırı her zaman önce kadınları sonrasında tüm toplumu kuşattı. Bizim için temel soru ise bu saldırılara karşı en geniş muhalefet ittifakını örecek miyiz? Yıllardır kadın mücadelesi, feminist mücadele yürütenler olarak geniş bir muhalefet ittifakının kurucu bir öznesi olacak mıyız?