• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Mayıs 21, 2022
  • Hakkımızda
  • Yayın İlkeleri
  • Künye
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      Pervin Buldan, Kürtçe yasağına 'Dar Hejiroke' şarkısını canlı yayında söyleyerek tepki gösterdi

      Pervin Buldan, Kürtçe yasağına 'Dar Hejiroke' şarkısını canlı yayında söyleyerek tepki gösterdi

      Fatih Altaylı, CHP’nin SADAT’a gitme sebebini yazdı: Anlatılanlar ilginç

      Fatih Altaylı, CHP’nin SADAT’a gitme sebebini yazdı: Anlatılanlar ilginç

      Erken seçim yoksa şimdi ne yapacak?

      Erken seçim yoksa şimdi ne yapacak?

      Özel güvenliğe 31 milyar TL

      Özel güvenliğe 31 milyar TL

    • Yaşam
      Ruhun miskin hastalığı: Can sıkıntısının kısa tarihi

      Ruhun miskin hastalığı: Can sıkıntısının kısa tarihi

      Tek odalı evde yaşıyor: Komşular verirse yiyorum, yoksa aç yatıyorum

      Tek odalı evde yaşıyor: Komşular verirse yiyorum, yoksa aç yatıyorum

      17 can gitti tek tutuklu yok

      17 can gitti tek tutuklu yok

      Gençler AKP kıskacı altında

      Gençler AKP kıskacı altında

    • Türkiye
      Üreticiler perişan

      Üreticiler perişan

      Çöpün ithal edenden başkasına faydası yok

      Çöpün ithal edenden başkasına faydası yok

      Tek odalı evde yaşıyor: Komşular verirse yiyorum, yoksa aç yatıyorum

      Tek odalı evde yaşıyor: Komşular verirse yiyorum, yoksa aç yatıyorum

      Muhalefetin önergelerini haberleştiren gazeteciler ifadeye çağrıldı, Basın İlan Kurumu da savunma istedi

      Muhalefetin önergelerini haberleştiren gazeteciler ifadeye çağrıldı, Basın İlan Kurumu da savunma istedi

    • Dünya
      Hollanda'da ev sahiplerine kira sınırlaması getirilecek

      Hollanda'da ev sahiplerine kira sınırlaması getirilecek

      Gerçek dışının karşısındaki güç: Sevgi

      Gerçek dışının karşısındaki güç: Sevgi

      Maymun çiçeği virüsü: Nedir, nasıl bulaşır, tedavisi var mıdır?

      Maymun çiçeği virüsü: Nedir, nasıl bulaşır, tedavisi var mıdır?

      Zafer kadınların

      Zafer kadınların

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      Gerçek dışının karşısındaki güç: Sevgi

      Gerçek dışının karşısındaki güç: Sevgi

      Saltanat ve Hilâfet Dîninde Muhâlefet Düşmanlığı (2)

      Saltanat ve Hilâfet Dîninde Muhâlefet Düşmanlığı (2)

      Geldikleri gibi gidecekler! Geldikleri gibi gidecekler! Geldikleri gibi gidecekler!

      Geldikleri gibi gidecekler! Geldikleri gibi gidecekler! Geldikleri gibi gidecekler!

      Bir çöküşün kısa öyküsü…

      Bir çöküşün kısa öyküsü…

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Ataol Behramoğlu: İsyanım yaşam düşmanlığına

      Ataol Behramoğlu: İsyanım yaşam düşmanlığına

      Antikapitalist Müslümanlar 1 Mayıs yürüyüşleri (2012-2019)

      Antikapitalist Müslümanlar 1 Mayıs yürüyüşleri (2012-2019)

      İl il 8 Mart eylem ve etkinlikleri

      İl il 8 Mart eylem ve etkinlikleri

      Türk Tabipleri Birliği acil önlem çağrısı yaptı, tarih verdi: Talepleri karşılanmazsa iş bırakacaklar

      Türk Tabipleri Birliği acil önlem çağrısı yaptı, tarih verdi: Talepleri karşılanmazsa iş bırakacaklar

    • Fotoğraf & Karikatür
      Uykusuz'dan 'Barınamayanlar' kapağı: Metroya yakın bankı kapmışsın

      Uykusuz'dan 'Barınamayanlar' kapağı: Metroya yakın bankı kapmışsın

      Uygarlaşamayacak Olan Bir Acemi ''Bubi (David Hoyan)''

      Uygarlaşamayacak Olan Bir Acemi ''Bubi (David Hoyan)''

      Nail Payza Ölümünün 25. Yılında baskı resimleri ile Galeri Selvin Nişantaşı’nda

      Nail Payza Ölümünün 25. Yılında baskı resimleri ile Galeri Selvin Nişantaşı’nda

      ABD’nin BM Daimi Temsilcisinden Filistin ve İsrail’e görüşmeleri başlatma çağrısı

      ABD’nin BM Daimi Temsilcisinden Filistin ve İsrail’e görüşmeleri başlatma çağrısı

    • Kitap & Dergi
      Saklı ve görünen lezzetler

      Saklı ve görünen lezzetler

      Bana siyasi iklimi söyle sana dolandırıcılık icat edeyim

      Bana siyasi iklimi söyle sana dolandırıcılık icat edeyim

      Koralı Okuyucusuyla Buluştu

      Koralı Okuyucusuyla Buluştu

      İlkokul öğretmeninden Tayyip'e son ders...

      İlkokul öğretmeninden Tayyip'e son ders...

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

Murat Sevinç

Murat Sevinç

Yazar çizerine, ‘çok biliyorsan siyasete gir’ denilen başka ülke var mıdır?

Ağustos 31, 2021 Alıntı Yazılar 0 yorum

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest

Yazan çizen ve eleştirenlerin, yalnızca yazıp çizip eleştirdiğini; söz konusu eylemlerin parti ya da parlamento çatısına gereksinim duymadığını, siyaset üzerine kafa yoranların pek çoğunun -eğer akıllarını kaybetmedilerse- dünyayı yerinden oynatmak gibi bir iddialarının olmadığını kabullenmek çok güç olmamalı.

Bir ülkede her şey zamanla, gönüllü ya da gönülsüz, biraz birbirine benzemeye başlıyor sanırım. Diyelim, bürokrasi darmadağın edilmişken, üniversite daha derli toplu davranamıyor. Basına yönelik baskı varken, sanat özgürlüğü de darbe yiyor, baskı sever sanatçılar beliriyor. Bir TV dizisinde içki bardağının buzlanmasıyla, örneğin ülke futbolunun idare biçimi ya da salgın yönetimi arasında bir bağ var; o içki bardağını gizleyen zihniyet vaka sayılarını da doğru dürüst açıklamıyor. Türkiye’nin kadın hareketi, Boğaziçi protestosu, başta kadın voleybolcular olmak üzere bazı spor branşlarındaki başarılar, hekimlerimizin kalitesi ve emeği, bağımsız medya, sakilliğe direnen tiyatroları, güçlü edebiyatçıları vs. gibi, ahalinin ortalama tercih ve eğilimlerinin üzerinde seyreden çok hoş ve özel bazı yönleri olsa da, birbirine benzerlik yine de belirgin.

‘İktidar-muhalefet’ ve ‘iktidar yanlısı-muhalif seçmen’ ilişkilerinde de benzer bir manzara gözlemlemek mümkün. Tadı tuzu kaçmış, çürümüş ne varsa, önce çevresine ve ardından kendisine en uzak görünene sirayet ediyor zaman içinde. Örneğin iktidarın eleştiriyi hazmedemiyor oluşundan muzdarip olanlar, kendilerini eleştirenlerin ‘eleştiriyor’ oluşundan dertlenmeye başlayıveriyor. Oysa yönetenlerin, “beni eleştiren ihanet halindedir” deyişiyle, muhalefetin “beni eleştiren iktidara hizmet ediyor” zihniyeti arasındaki çizgi, yalnızca bu satırların yazarına bulanık görünmüyordur muhtemelen.

Türkiye’nin hâlihazırdaki koşullarında iktidar ve muhalefetin demokrasiyle ‘iltisakını’ karşılaştıracak değilim. Biri demokrasinin temel ilkelerini yok sayarken, diğeri, o yok sayılan ilkelere yaslanarak söz söylemeye ve artık fiilen var olmayan bir hukuka uygun davranmaya gayret ediyor, bunun kolay olmadığı çok açık. Buna mukabil, uzun süredir, bazı istisnai anlar (adalet yürüyüşü, seçim sırasında vekil transferiyle kurulan acil ittifaklar vs. gibi) bir yana muhalefetin, temel kuralları iktidarca belirlenen bir oyunu sergilemekteki ısrarı da açık. Biri, bu gözlemi yapıp çözümlemesini onun üzerine kurabilir; diğeri de söz konusu gözleme katılmaz ve farklı bir argüman ileri sürer. Bunlardan biri genellikle diğerinden daha değerli ya da doğru olmayabilir aslında; çünkü her ikisi de ‘gerçeğin’ ya da ‘görünenin’ bir yanına ağırlık veriyordur. Ancak hareket noktası ne olursa olsun, bana kalırsa en yadırgatıcı olan tutum, birbirine zıt ya da birbirini tamamlayan iddiaları ileri sürenlerin, diğerinin eleştirisini tümüyle ‘yarar-zarar’ sözcükleriyle ele alma eğilimi. Örneğin, 2010 anayasa değişiklikleri esnasında adı sanı bilinen ve demokratlığından kuşku duymadığım bir akademisyenin, değişikliğe yönelik eleştirilere “bunlar yararsız doğrular” deyişini hatırlıyorum. Doğru ya da yanlış, bir düşüncenin/iddianın salt yarar-zarar pragmatizmiyle ele alınmasının hayli sorunlu olduğu kanısındayım.

‘Okumuşun’ yazması ya da konuşmasının yalnızca ‘olası sonuçlar’ ile yetinmeyen bir yanı var, olmalı. Bir yazar ile bir danışmanı, eyleminin odağına ‘düşünce üretmeyi’ koymaya çalışan ile ‘tanıtım görevlisini’ birbirinden ayıran bir şeyler var, takdir edilebileceği gibi. Son derece karmaşık toplumsal ilişkiler ağının güncel sonuçlarından yalnızca biri olan ‘siyasi gelişmeler,’ iktidar-muhalefet ilişkileri, muhalefetin muhalefet yapma biçimi, tercihleri, o tercihlerin olası sonuçları; üzerine kafa yorulup farklı yüzleriyle ele alınabilecek, buna mukabil kesin yargılara kolaylıkla varılamayacak konular gibi geliyor bana.

Örneğin, muhalefet bir yolu tercih ettiğinde, tercih etmediği diğer yollar o andan itibaren ancak varsayım konusudur, çünkü artık ‘sınanma’ ihtimali yoktur. 1940’lara gidelim; DP eğer 1947’de CHP’yi sine-i millete dönmek ile tehdit etmeseydi ve İnönü 12 Temmuz Beyannamesini yayınlamasaydı ne olurdu, tarih nasıl yazılırdı, bugün ne konuşuyor olurduk, bilemeyiz. Dolayısıyla, bugün muhalefetin yaptıklarına bakıp yapmadıklarının hayali sonuçlarına dair tahminlerde bulunmak mümkün değil. Ancak yaptıklarının sonuçlarını eleştirmek elbette mümkün ve gerekli.

Memlekette, özellikle iktidar temsilcilerinin ve zaman zaman tahammülsüz muhalif seçmenin, eleştiriye verdikleri en ilginç tepkinin, “madem öyle siyasete gir” daveti olduğu kanısındayım. Tek başına değil tabii, bu ifadenin bir de ikizi var: “Önerini söyle!”

Acayiplik, siyasetin yalnızca profesyonellere özgü ve TBMM ile siyasi partilerde gerçekleştirilebilecek bir faaliyet olduğu inancından kaynaklanıyor anladığım kadarıyla. Oysa “her şey ideolojik ve siyasidir” doğru tespiti bir yana, kuşkusuz siyaset yaşamın her alanında hissedilen, sağlıklı nefes alışımızı dahi belirleyen, ezcümle onunla hiç ilgilenmeyen insanla dahi çok ilgili bir olgu ve Türkiye’de konuya ilişkin ezberler son derece sorunlu.

“Çok biliyorsan siyasete gir” genellikle iktidar cenahından işitilir. Okumuşun değil, muhalif okumuşun eleştirisine yönelik öfkenin sonucudur. Bizim toprakta muhalefet partileri, hiç olmazsa muhalefetteyken demokrat görünmeye (çoğunun programının seçmen kandırmaya dönük olduğu iktidar olduktan bir süre sonra anlaşılır) çaba harcadıkları için eleştiriye çok daha tahammüllü olsalar da, biraz kazıdığınızda o muhalif siyasetçinin altından da ‘müstakbel muktedir’ belirebilir. İstisnalardan değil, ortalama profilden söz ediyorum. Son zamanlarda muhalefet partilerinin kimi temsilcilerinin ve sempatizanlarının, düzgün bir dille yapılsa dahi eleştiriye karşı sinirli tutumlarını, yazının ilk satırındaki ‘ülkede her şey zaman içinde birbirine benzemeye başlıyor’ iddiasıyla açıklamak mümkün olabilir belki.

Burada bir şeyi eklemek gerekiyor: Türkiye’de siyasetçiler, partileri ve siyasetlerine yönelik eleştiriye, sempatizanlarından daha tahammüllü ve ne yazık ki durum, HDP dahil, hemen her partinin seçmeni için geçerli. Bunun birden çok nedeni olduğu kanısındayım, başka ve daha kapsamlı bir yazının konusu olsun. Özetle, ‘demokrasi’ yalnızca iktidara değil muhalefete de çok gerekli. Demokrasinin adı güzel, kendisi hayli zahmetli.

Yazan ve yorumlayan insanlar, onlara hangi sıfatlar uygun görülürse görülsün, herhangi bir partiye, siyasi harekete angaje olmadan, onun başarı ve başarısızlığını umursamadan, ortalamanın baktığı yerden bakmayı reddederek, en ayrıksı, hatta en saçma görünen düşünceleri dile getirebilir ve herhangi bir konuda öneri/çözüm sunmak zorunda ve konumunda da değildir. Eleştiren, somut çözüm makamı olmak, yol göstermek durumunda olmadığı gibi; ‘çözüm önerisi’ denilen, hiçbir zaman koşullardan, gerçek yaşamın zorunluluklarından bağımsız dile gelmez; ayrıca herkesin önereceği çözümün karşılığı aynı olmayabilir. Örneğin, Kürt sorununa dair “hepimiz kardeşiz, kız alıp veririz, etle tırnak gibiyiz” diyen ve bunun ‘görüş’ olduğunu ileri süren biriyle, sorunun çözümünü anadilde eğitim hakkının tanınmasında gören birinin ileri sürdüğü ‘görüşün’ toplumsal ve hukuksal karşılığı ile görüş sahibinin ödeyeceği bedel aynı olmaz. Nitekim muhtelif konulara ilişkin düşünceleri yeteri kadar ‘muteber’ kabul edilmediği için şu anda cezaevinde yatan insanlar var.

Bugüne dek, oyunu seyirci ya da eleştirmen tarafından beğenilmeyen hiçbir tiyatrocunun “Sıkıysa oku o konservatuarı da çık bakalım sahneye,” yanıtını verdiğine tanık olmadım. Ya da yemeklerine düşük not verilen lokanta sahibinin “Hadi geç mutfağa, giy o önlüğü, yiyorsa doğra bakalım onca havucu,” diyen bir lokanta sahibine. Yalnızca siyaset esnafı ve çoklukla o esnafın gereğinden fazla heyecanlı müşterisinde gözlemleniyor bu serzeniş ve alınganlık hali. Kendileri herkese mütemadiyen ‘en doğru yolu’ gösteren, buna mukabil hemen hiçbir akla itibar etmeyen, yalnızca övgü duymak isteyip eleştiriye öfkelenen, bir hoş insanoğlu. Yinelemekte yarar olabilir, istisnalar kaideyi bozmuyor!

Bunları yazarken, eleştiren ile eleştirilen arasındaki ilişkinin farklı biçimleri olduğu gerçeğini gözardı etmiyorum kuşkusuz. Dedim ya, diğer bir yazının konusu olacak. Birbirine benzeme iddiasına dönersem eğer, zaman zaman kendine gereğinden çok önem atfetmek de, kalem oynatanların bir kısmının zamanla meylettiği tatsız bir durum olmalı. Yazan çizen insan, eninde sonunda ‘bir kanaat’ sunuyordur, hepsi bu. Uzmanlık gerektiren durumlar değil kastım. Bir suç ve ceza söz konusu olduğunda ceza hukukçusunun diyeceğine dikkat edilir, depremler konusunda uzmanlaşmış olanın o konudaki görüşü önceliklidir, salgında hepimiz hekimlerin iki dudağına bakarız; olması gereken de bu. Güncel siyaset üzerine yazan ve yorumlayanların yaptığı ise ‘yorumdan’ ibaret eninde sonunda. Yazarı okuyan üç kişiyse, o üç kişiyle belli başlı kavramlar çerçevesinde sohbet ettiğini varsaymalı, yazan ve yorumlayan. İnsan, muhatabıyla eşitlikçi bir ilişki kurmak yerine, kendi sözüne, konumuna, titrine fazlaca güç/etki vehmederse, gülmecenin konusuna dönüşür. Eleştiren insana “o zaman siyasete gir” tepkisini gösterenler gibi. Üstelik bu ifadeyi sarf eden partililerin/sempatizanlarının, siyaseti bir parti çatısı altında yapan herkesin bunu tümüyle kamusal yarar gözeterek, ömründen fedakarlıkla yaptığı yanılgısıyla malul olduğunu da eklemek iyi olur. Özellikle ‘müesses çizgiyi benimsemiş’ siyasetçiler çile çeken değil, o şekilde siyaset yapmak ve yaşamak isteyen insanlar. Bugüne dek herhangi bir milletvekilinin, başına silah dayandığı için mecburen vekil olduğunu işitmedim.

Yazan çizen ve eleştirenlerin, yalnızca yazıp çizip eleştirdiğini; söz konusu eylemlerin parti ya da parlamento çatısına gereksinim duymadığını, siyaset üzerine kafa yoranların pek çoğunun -eğer akıllarını kaybetmedilerse- dünyayı yerinden oynatmak gibi bir iddialarının olmadığını kabullenmek çok güç olmamalı. “Sıkıysa gir o zaman siyasete, boyunun ölçüsünü görelim” ifadesi, olsa olsa biraz daha sığlaşmaya hizmet eder. Yeri gelmişken, başka bir dilde “insanların aklını pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış” gibi bir atasözü var mıdır acep? Eleştiri konusuna, eleştirinin yalnızca gerekli değil aynı zamanda zorunlu olduğu, iddiasıyla devam edeceğim…

Yazı önerisi: Tanıl Bora’nın yazısını, okumanız dileğiyle buraya bırakıyorum.

İklim krizi notu: Açık Radyo’da, Açık Yeşil programının 26 Ağustos tarihli kaydı.

  • Kaynak DUVAR

Yorum Bırak Cancel reply

İlgili Haberler

Alıntı Yazılar

Çerkesler ne istiyor?

Hem diaspora hem anavatanda sınırlı kalan anma etkinlikleriyle Çerkesler, Çarlık Rusyası’nın...
Alıntı Yazılar

Genç seçmende CHP+HDP’nin oyu yüzde 46

Sevgili dostlar,      Her siyasi parti lideri, “Gelecek...
Alıntı Yazılar

Kürtçenin kelepçesi çözülecek

Sevgili dostlar,      Bu ülkede Türklerden sonra en...

Zaman Akışı

May 21 11:18
Türkiye

Üreticiler perişan

May 21 11:09
Ekonomi

5,7 trilyon lira borç 23 milyon icralı

May 21 10:58
Dünya

Hollanda’da ev sahiplerine kira sınırlaması getirilecek

May 21 09:00
Türkiye

Çöpün ithal edenden başkasına faydası yok

May 21 08:55
Sağlık

Dünya gündemine oturan ‘maymun çiçeği’ hastalığı hakkında neler biliniyor?

May 21 08:37
Emek

ADANA TARIM PLATFORMU KURULDU

May 21 07:37
Fikir & Yazı

Gerçek dışının karşısındaki güç: Sevgi

May 20 20:19
Fikir & Yazı

Saltanat ve Hilâfet Dîninde Muhâlefet Düşmanlığı (2)

May 20 15:10
Yaşam

Ruhun miskin hastalığı: Can sıkıntısının kısa tarihi

May 20 14:08
Bilim & Teknoloji

İnsan Kanı: Kanımız Ne Renktir? Kan Aslında Mavi Renkte mi?

May 20 14:05
Sosyoloji

İyi Niyet İlkesi: İnsanların Argümanlarını İyi Niyetle Yorumlamak Neden Önemlidir?

May 20 13:51
Felsefe

Belirsizlik, Kaos ve Yazgı

May 20 13:39
Ekonomi

Kirasını yasal artışa göre yatırdı: Eşyalarıyla birlikte sokakta kaldı

May 20 12:55
Dünya

Maymun çiçeği virüsü: Nedir, nasıl bulaşır, tedavisi var mıdır?

May 20 12:50
Yaşam

Tek odalı evde yaşıyor: Komşular verirse yiyorum, yoksa aç yatıyorum

May 20 12:15
Politika

Pervin Buldan, Kürtçe yasağına ‘Dar Hejiroke’ şarkısını canlı yayında söyleyerek tepki gösterdi

May 20 11:43
Politika

Fatih Altaylı, CHP’nin SADAT’a gitme sebebini yazdı: Anlatılanlar ilginç

May 20 11:41
Ekonomi

Açlık kapıyı çalıyor

May 20 11:39
Politika

Erken seçim yoksa şimdi ne yapacak?

May 20 11:37
Dünya

Zafer kadınların

May 20 10:14
Ekonomi

Art arda gelen zamlar, Kemal Sunal filmindeki repliği hatırlattı: “Çaya, şekere zam, zama zam”

May 19 18:07
Türkiye

Muhalefetin önergelerini haberleştiren gazeteciler ifadeye çağrıldı, Basın İlan Kurumu da savunma istedi

May 19 11:54
Yaşam

17 can gitti tek tutuklu yok

May 19 11:46
Türkiye

Cumhur İttifakı, salgın nedeniyle çıkarılan mahkumların cezaevi iznini uzatma hazırlığında

May 19 11:41
Türkiye

TÜİK’in verilerinde derin SGK çelişkisi

May 19 11:39
Ekonomi

Hasat başlıyor fiyat ortada yok

May 19 11:37
Politika

Özel güvenliğe 31 milyar TL

May 19 11:31
Türkiye

Milyarlar kaçırıldı

May 19 11:25
Yaşam

Gençler AKP kıskacı altında

May 19 11:24
Türkiye

Aynı ruhla yeniden yola çıkmak…

  • Fikir & Yazı
  • Eylem & Etkinlik
  • Fotoğraf & Karikatür
  • Kitap & Dergi
  • Belgesel & Film
  • Müzik & Video
  • Yukarı Dön