• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Haziran 21, 2025
  • Yayın İlkeleri
  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim
  • Güncel
  • Sağlık
  • Sağlık
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      Katliam fermanı geçti

      Katliam fermanı geçti

      Zorba hukuku

      Zorba hukuku

      Misak-ı Milli kimin yurdu?

      Misak-ı Milli kimin yurdu?

      Türkiye, kira enflasyonunda OECD ülkeleri arasında lider

      Türkiye, kira enflasyonunda OECD ülkeleri arasında lider

    • Yaşam
      Halkın sağlığıyla oyun oynuyorlar

      Halkın sağlığıyla oyun oynuyorlar

      Dünya onu ''süper meyve'' olarak tanıyor! Bilinen en yüksek antioksidan kaynağı: Kanserli hücreleri yüzde 86 oranında öldürüyor

      Dünya onu ''süper meyve'' olarak tanıyor! Bilinen en yüksek antioksidan kaynağı: Kanserli hücreleri yüzde 86 oranında öldürüyor

      Halkın sağlığıyla oyun oynuyorlar

      Halkın sağlığıyla oyun oynuyorlar

      Terörsüz Türkiye, CHP’yi zayıflatma planı, ekonomide dengeler: Hepsi yeniden...

      Terörsüz Türkiye, CHP’yi zayıflatma planı, ekonomide dengeler: Hepsi yeniden...

    • Türkiye
      Halkın sağlığıyla oyun oynuyorlar

      Halkın sağlığıyla oyun oynuyorlar

      Türkiye’nin taşı toprağı

      Türkiye’nin taşı toprağı

      Kamu işçileri haykırdı: İş ekmek yoksa barış da yok!

      Kamu işçileri haykırdı: İş ekmek yoksa barış da yok!

      Misak-ı Milli kimin yurdu?

      Misak-ı Milli kimin yurdu?

    • Dünya
      Bu savaşta kimden yana?

      Bu savaşta kimden yana?

      İsrail saldırısı, Kürtler ve Türkiye’deki iktidar üzerine

      İsrail saldırısı, Kürtler ve Türkiye’deki iktidar üzerine

      İran’dan çıkan savaş dersleri

      İran’dan çıkan savaş dersleri

      Beka sorunu?

      Beka sorunu?

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      Katliam fermanı geçti

      Katliam fermanı geçti

      Halkın sağlığıyla oyun oynuyorlar

      Halkın sağlığıyla oyun oynuyorlar

      Türkiye’nin taşı toprağı

      Türkiye’nin taşı toprağı

      Antik yasak her yeri sardı

      Antik yasak her yeri sardı

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Üçüncü Dünya Savaşı

      Üçüncü Dünya Savaşı

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

    • Fotoğraf & Karikatür
      Metafor

      Metafor

      Günün karikatürü

      Günün karikatürü

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

    • Kitap & Dergi
      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitapların yalnızlığı

      Kitapların yalnızlığı

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

Ayşen Şahin

Ayşen Şahin

Yatağımızdaki düşman: Dayatılmış evlilik

Ocak 12, 2020 Alıntı Yazılar 0 comments

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest

Evlilik mevhumundan bir kurum diye bahsedilir çünkü resmi makamlarca tanımlanan bir sözleşmeye imza atılır, bir akit ile kurulur.

Özel mülkiyet kavramının ve miras hukukunun olmadığı, bireylerin her anlamda özgür olduğu başka bir dünyada böyle bir akde ne için ihtiyaç duyulurdu?

Evliliğin temel taşının aşk olması gerekmez mi? İki insanın aşklarını tescil ettirmek istemesinden ibaret olmalı öyle değil mi?

Oysa toplum ve yasalar yön veriyor bu kurumun amacına ve gerekliliğine.

Bazı şehirlerde evli değilseniz aynı odada kalmanıza izin vermiyor oteller, emniyet müdürlüğünün emri diyorlar. Evini kiraya vermek istemiyor ev sahipleri, komşular çekinik davranıyor, işverene “acil durumda aranacak ilk kişi” bildirilirken “sevgilim” denilemiyor nedense. Cezaevinde ziyaret de mümkün değil evli değilseniz. Evlenmeden birlikte yaşlananlar için “hayat arkadaşı” diye bir tanımlama vardı bu ülkede. Birlikte yaşayan ünlüler için haber bültenlerinde duyardım en çok. Ünlülerin evlenmeyişini böyle aklıyormuş meğer toplum. Oradaki arkadaş kelimesini pek severdim ama şimdi bakınca riyakâr geliyor bu yaklaşım, “Evlenmedik çünkü sevgiliden öte arkadaşız artık” der gibi. Hayat paydaşı daha doğru olurmuş belki.

Toplumda hiç evlenmemişlere “Kimse bununla bir ömür geçirmek istememiş, demek ki bir marazı var” gözüyle bakılıyor. Sanki bir ömrü biriyle hep dip dibe geçirmek çok kolay alınan bir kararmış gibi, insan bir ömür boyunca hiç değişmiyormuş, gelişmiyormuş gibi, insanın hayattan, biriyle yaşlanmaktan daha büyük beklentisi, hayalleri olamazmış gibi.

Bir cumhurbaşkanı neden insanların 30 yaşından önce evlenmelerini ve çocuk sahibi olmalarını tavsiye eder, “devlet baba sözcüsü” olarak ve kutsal kitaptan alıntılara baş vurarak? Bir devletin evlilik ile ne gibi bir derdi, çıkarı, siyaseti olabilir?

Aynı kişi, iş arayan bir kadına “Kocan ne yapıyor?” dediği için, “Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum, kadın erkek eşitliği fıtrata ters” dediği için, “Kadından anneliği çıkarırsanız geriye kutsal bir şey kalmaz” dediği için, “Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun eksiktir, yarımdır” dediği için, aynı iktidarın bir devlet bakanı “Zamanında kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek” dediği için, bu iktidar zamanında kadını tecavüzcüsü ile evlendirip tecavüzcüyü cezadan kurtarmayı konuştuğu için; bana bu evlilikle ilgili her dayatma kadının özgürlük mücadelesiyle de direkt ilgili gibi geliyor.

Çünkü evlilikte kadını konumladıkları yer, koltuğun üzerinde bir minder. Habire yavrula, beyini doyur, kekini pişir, salla başını al harçlığını. Görünmeyen bir iş gücü olarak erkekliğe hizmet et.

Kendine saygısı, gelecekten beklentisi, hayalleri, amaçları olan bir kadının, bu iktidarın çizdiği aile resmine kendini koyamamasını anlıyorum.

Bu düzen ailenin reisini erkek atıyor. Genç bir erkeğin de buyurulduğu gibi en az 3 çocukla bir eşin bütün maddi yükünü sırtlanmaktan çekinmesini de dayatanın anlaması gerekir.

Evlilik oranları düştüyse, devlet şunları araştırmalı: boşanmanın bunca zor olmasının bunda bir katkısı var mı? Medeni kanunda yeni bir yasal düzenleme gerekir mi? Aile içi şiddet oranları mı arttı? Evlilik kadının işgücüne katılımını etkiliyor mu? Ekonomik veriler çekirdek ailenin geçimi konusunda ne diyor? Sevgisiz bir topluma mı dönüşüyoruz? Geleceksizlik sorunumuz mu var?

Sürekli savaş çığırtkanlığı yapılan, insanların yoksulluktan intihara sürüklendiği, evladını kör kurşunlarla, tren kazalarıyla, faili meçhullerle kaybeden anaların acıları yetmezmiş gibi bir de yargılandığı bu dönemde, “Çok çocuk yapın, ürememiz lazım” demek bana “Evlatlarından bir ikisi zayi olabilir, her ihtimale karşı çok çocuk yapın” demek gibi geliyor. “İnsanız insan!” diye bağırmak istiyorum.

Aynı konuşma içerisinde kadın hakkı savunurmuş gibi görünen, oysa çok daha tehlikeli bir şeyin altını çizen bir yer vardı:

“Bir namussuz, alçak, meşru olmayan yaşamla maalesef, bir kıza; onunla beraber yaşıyor, neyse, ona asit veya kezzap atıyor. Tabii bir göz gidiyor. Mahkemenin verdiği ceza 13 yıl. Ben soruşturuyorum, bana verilen cevap şu; Kanunun en yüksek oranı bu. Bizim getirdiğimizi söylüyorlar. Ben de diyorum ki; arkadaşlar siz niye kanun diyerek bize cevap yolunu buluyorsunuz? Kanundan bahsetmiyorum, ben haktan hukuktan, adaletten bahsediyorum. Siz burada hakkı, hukuku, adaleti arayacaksınız. Böyle bir olay kendi kızının başına gelmiş olsa, orada bu olayı nasıl değerlendirirsin? Kanunlara mı bakacaksın? Yoksa hak olur mu adalet olur mu ona bakacaksın. Yargı dünyasına da sesleniyorum; Kanun sayfaları arasındaki maddelere değil, vicdanınızın sesine lütfen kulak verin. Adaletin tecellisini hakta, hukukta arayın. Benim yolum kanun yolu değil hukuk yoludur. Hukuk eşittir kanun değildir. “

Tehlikenin farkında mısınız? Daha önce boşanmak istediği eşi tarafından öldürülen hiçbir kadına dair açıklama yapılmamışken, araya sokuşturulmuş “Onunla beraber yaşıyor, neyse” kısmını da geçtim, yargının geldiği yer ile ilgili bir nevi malumun ilanı.

Buyurulan konularda kanunu eğip bükünüz emri. Oysa kanunlar hakları korumak için varlar, yeri geldiğinde kanun değişir, güncellenir. Bizim talebimizdir hak, hukuk, adalet. Bunca sene tam da kanunlar işlerine geldiği gibi evriltildiği için, gizli tanıklarla delilsiz iddianamelerle insanlar yargılandığı için, barış istemek bile suç sayılabildiği için, KHK›lilere vebalı muamelesi yapıldığı için hak, hukuk, adalet talep ediyorduk.

Biz bunu doğru kanunlar, doğru uygulansın diye istiyoruz. Buradaki talep aslında bir kadına şiddet davası üzerinden kanun tanımaz kararların aklanmasına yönelik.

O davada savcı çok daha yüksek bir ceza isteyebilirdi. Konu kanundaki maddelerin yetersizliği değildi.

Kaldı ki aynı zamanda yargının bağımsız olmadığının da bir ilanıdır «Bana cevap yolu buluyorsunuz” cümlesi.

Bu anlayışın hâkim olduğu bir ortamda, kim aşkını bu yasalarla çevrelemek ister ki? Neden sevgimize ve birbirimize olan bağlılığımıza böyle bir devletin eli değsin, imzası gereksin ki?

Evlilikten öyle bir bahsediyorlar ki sanki asli vazifesi cinsel ilişkiyi devlet denetimine alması, aşkla pek ilgisi yok gibi. Tek eşliliğin beyanla olacağını savunuyorlar. Sistemin işleyişindeki en küçük kurumu cinsel ilişkiyi devlet denetimine alarak kuruyorlar. Bunda da riyakârlar. Zira din alimleri her fetvada buyururlar erkeğin fıtratı gereği çok eşliliğe yatkınlığını. Cennet vaatlerinde bile erkeğe 100 huri düşerken kadına yine kocası düşer ki nice kadın için cehennemin diğer adıdır. Evlilik önündeki engel olarak kadınların cinsel özgürlüğe sahip olmasının yıkımından bahsediliyor. Neymiş efendim kadınlar evlenmeden ilişkiye girdikleri için erkek de ilişkiye girecek kadın bulabildiğinden evlenmeye gerek görmüyormuş. Bu tezin de neresinden tutsan elinde kalıyor, kavunu bile alırken dibini kokluyorsun da bu sistem diyor ki düğün gecesi bekaretini verdiğin insanla bir ömür yaşa, evlilik cinselliğin yasal yoludur ama çok da mühim değildir, artık o gece ne çıkarsa bahtına, bir ömür onunla. Zoraki ve aşksız evlilik gerçekten bir devlet kurumu gibi, gri duvarlar, rahatsız bekleme sandalyeleri, akmayan zaman, birbiriyle aynı günler.

Mısırlı Neval Es Saadavi, İki Yüzlü Ahlakın Kutsal Yasası yazısında “Sorun, erkeğin kendisinden ziyade aile hukukunun temel aldığı evlilik kurumu. Ataerkil dini sistem ve aile hukuku her iyi adamı kötü bir kocaya dönüştürebilir” diyor.

15 sene evli kaldım ve bir günde imzalanan akdin bozulmasının ne kadar zor ve uzun bir süreç olduğunu bizzat yaşadım. Yasalar da toplum da evlilikteki rol kadar boşanmada da kadın ve erkeğe eşit davranmıyor. Evlilik fikrinden uzaklaşılıyorsa bu konuşmada değinildiği gibi güdümlü olduğu bilinen medyada yer verilen diziler sebebiyle değil, yaşanılan tecrübelere binaendir. Bu nesil, içinde büyürken tecrübe ettiği aile fikrinden hoşnut kalmamış demektir.

Friedrich Engels ise Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni’nde “Eğer sadece aşk üzerine kurulu evlilik ahlaki ise sadece aşkın devam ettiği evlilik ahlaki demektir” der. Engels’in 1884’te evliliğin ahlaki temel taşı dediği aşk, siyasal İslam’ın bahsetmediği tek şey, hiç bilmedikleri bir şey gibi.

Hep derim işte yine yeri geldi, bilmediği yerden vurmak zayıflatır karşı tarafı. Buradan vuracağız: aşksızlıklarından. Tehdit ve tenkitlere boyun eğmeden, akitlere, dayatmalara bağlı kalmadan, baskıları umursamadan, hiçbir şey olmasa bile insan olduğumuzu hissedebilmek için, bu yaşama tutunacak bir sebep olsun diye, aşk var elimizde.

Aşk için sadece bir kişi daha gerekir, gerisi tevatürdür. Bunca dert içerisinde bedava bir lükstür. Hiçbir aşkın kanunla çerçevelenmeye ihtiyacı yoktur. Hele bu ataerkil kanunlarla. Aşk iki kişiliktir, cinsiyetlerden bağımsız. Bunu kabul etmeyen kanun, aşkı zaten tanımıyordur.

Özgür pazarlar, müspet yasalar, büyük aşklar dilerim.

  • Kaynak Evrensel

Yorumunuzu bırakın


İlgili Haberler

Alıntı Yazılar

Yeni Suriye’yi kurmanın bedeli

Yeni Suriye’yi kurmanın bedeli yükleniyor; emperyalist müdahalenin el kitabına göre IŞİD’den...
Alıntı Yazılar

7 cephe savaşı: Bibi’nin şeytani düşleri

Arap rejimlerin çoğu Amerikalı efendilerini memnun etmek için direnişi itibarsızlaştırmaya ve...
Alıntı Yazılar

İmralı aynasında Suriye

Türkiye’de DEM Parti’yi yasal siyasetin adresi olarak gösterirken Suriye’de sivil kanattaki...

ZAMAN AKIŞI

Haz 21 09:46
Arkasayfa

Katliam fermanı geçti

Haz 21 09:44
Arkasayfa

Halkın sağlığıyla oyun oynuyorlar

Haz 21 09:26
Kültür & Sanat

Müzik gününde eşitlik istiyorlar

Haz 21 09:24
Kültür & Sanat

21 Haziran Dünya Müzik Günü: Enstrümanını sesini kap gel

Haz 20 14:37
Arkasayfa

Türkiye’nin taşı toprağı

Haz 20 14:24
Arkasayfa

Antik yasak her yeri sardı

Haz 20 14:22
Ekonomi

Yüksek faize devam…

Haz 20 14:20
Arkasayfa

Zorba hukuku

Haz 20 14:18
Gündem

Bu savaşta kimden yana?

Haz 20 14:16
Emek

Kamu işçileri haykırdı: İş ekmek yoksa barış da yok!

Haz 20 14:11
Kadın

Lice’de kadın ve çocuk ölümlerine karşı yürüyüş: Yüzlerce kadın intihar süsü verilerek katlediliyor

Haz 20 14:10
Arkasayfa

Misak-ı Milli kimin yurdu?

Haz 20 14:09
Gündem

İsrail saldırısı, Kürtler ve Türkiye’deki iktidar üzerine

Haz 20 14:06
Gündem

İBB’den kenelere karşı yaz mesaisi: İstanbul’da durum ne?

Haz 20 14:05
Emek

İşçi düşmanını ‘demokrasi şehidi’ yapan etnikçilik

Haz 19 22:44
Arkasayfa

Kur’an’a Göre Haram Aylar – Geleneksel Görüşe Eleştirel Bir Yaklaşım

Haz 19 13:29
Eğitim

Çocuğunuzla birlikte eğlenceyi yakalayın: Karne günü kutlamasını unutulmaz kılacak 7 eğlenceli etkinlik

Haz 19 12:47
Gündem

İran’dan çıkan savaş dersleri

Haz 19 10:29
Sağlık

Dünya onu ”süper meyve” olarak tanıyor! Bilinen en yüksek antioksidan kaynağı: Kanserli hücreleri yüzde 86 oranında öldürüyor

Haz 19 09:14
Emek

Türkiye, kira enflasyonunda OECD ülkeleri arasında lider

Haz 19 09:11
Emek

Türk-İş Maliye Bakanlığı önüne yürüdü | Bakanlık önüne tabut, Bakan Şimşek’e istifa çağrısı

Haz 19 09:05
Gündem

Halkın sağlığıyla oyun oynuyorlar

Haz 19 08:59
Arkasayfa

Cumhuriyet’in unutulan sağlık öncüleri

Haz 19 08:54
Gündem

Beka sorunu?

Haz 18 14:09
Bilim & Teknoloji

Bir molekülün kas yaşlanmasını yavaşlattığı bulundu

Haz 18 13:19
Ekoloji

Malatya’yı zirai don vurdu: Iğdır’da verimli kayısı sezonu

Haz 18 12:37
Arkasayfa

Milyonlarca kişiyi ilgilendiren gelişme: e-Nabız değişti

Haz 18 12:20
Gündem

Amerikan-İsrail saldırganlığına lanet!..

Haz 18 10:37
Ekonomi

Yeni ÖTV düzenlemesi ne getiriyor: İşte fiyatı artacak araçlar

Haz 18 10:32
Arkasayfa

Sırada Türkiye mi var?