TÜİK verilerine göre Van, Türkiye’nin en yoksul şehri. DEM Parti İl Eşbaşkanı Veysi Dilekçi, Eğitim Sen Şube Eşbaşkanı Murat Atabay ve SES Şube Eşbaşkanı Figen Çolakoğlu, yoksulluğu, artan göçü, eğitim ve sağlığa ulaşmakta yaşanan sorunları anlattı.
Zelal Sahidenur SARİ
VAN- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan 2023 Gelir Dağılımı İstatistikleri’ne göre; gelir düzeyinin en düşük olduğu kentler Van, Muş, Bitlis ve Hakkari olarak sıralandı. Bu dört kentte en düşük yıllık ortalama eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert geliri 41 bin 385 lira olarak tespit edildi.
YOKSULLUK GÖÇE ZORLUYOR
1 milyon 127 binlik nüfusuyla Doğu Anadolu’nun büyük kenti olan Van, önceki yıllarda kırsal mahalleler ve çevre illerden ciddi oranda göç alırken, yoksulluk kaynaklı göç vermeye başladı. TÜİK verilerine göre Van’ın nüfusu 2022 yılında 1 milyon 128 bin 749 iken, 2023 yılında 1137 kişi azalarak 1 milyon 127 bin 612’ye düştü. Uzmanlara göre Van’ın aldığı göç verdiğinden daha düşük olduğu için ortaya böyle bir sonuç çıktı. Artan göçte yoksullukla birlikte işsizlik, eğitim, ulaşım, sağlık ve yerel yönetimler alanında yaşanan sorunlar etkili oldu.
DİLEKÇİ: ANA GEÇİM KAYNAĞI TARIM VE HAYVANCILIK YOK OLUYOR
Van’ın yoksullaşmasının arkasında yatan nedenleri Artı Gerçek’e değerlendiren DEM Parti Van İl Eşbaşkanı Veysi Dilekçi, “Yoksullaşmanın birçok yönü var. Bunu tek bir yönüyle ele alamayız. Uzun yıllardır kimlik anlamında yok sayılan bir halk gerçekliği var. Tamamen politik bir yaklaşım söz konusu. Muhalif olan, hükümete karşı farklı siyasi alternatifleri tercih eden halka yönelik bu politikalar uygulanıyor. Hükümetin kendi ideolojik ekseninde yaptığı yatırımlardan kaynaklı da bir yoksullaşma ortaya çıkıyor. Van her geçen gün daha da yoksullaşıyor. Türkiye gibi kentimizin de ana geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Bu alanda da farklı bir politika izlendiği için özelde kentimizde bu konuda çok ciddi mağduriyetler yaşıyor. Van’ın en yoksul kent olmasının sebebi de bu. Çünkü kentin ana geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık yok olmakla karşı karşıya. Bu alanda herhangi bir destekleme söz konusu değil” dedi.
‘VAN ÜZERİNDE ÖZEL BİR YOKSULLAŞTIRMA POLİTİKASI UYGULANIYOR’
Van üzerinde özellikle bir yoksullaştırma politikası uygulandığını ifade eden Dilekçi, “Kentte oluşan politik sorunlar ve geçim sıkıntısı ortaya bir göç sorunu çıkarıyor. İnsanlar burada kazanamadıklarını için ya da kazanma olanağı bulamadıkları için burayı terk etmek zorunda kalıyorlar. Van kendi öz kaynaklarıyla çok güçlü bir kent. Fakat birçok bölge güvenlik gerekçesiyle kapatılıyor. Burada çalışamayan gençler işsizlik yüzünden batıya gidiyor. Hatta artık yurtdışına gidiyorlar. Son dönemin en yakın örneği Başkale ilçemiz mesela 20 binin üzerinde göç verdi. Diğer sınır ilçelerimizde de aynı durum söz konusu. Bu da hükümetin bilinçli politikalarından kaynaklanıyor. Van bir sınır kenti olmasına rağmen her gün fakirleşiyor. Kapıköy Sınır Kapısı açık olmasına rağmen kapasiteyi karşılamıyor. Sınır ticaretine de müsaade etmiyor. Aynı şekilde İranlı turistleri burada tutacak politikalar sağlamak yerine başka kentlere sevk ediyor. Van açısından ciddi ulaşım sorunları yaşanıyor. Hâl böyle olunca da bunun özel bir politika uygulandığını söyleyebiliriz. Gençler burada kalmak istemiyor. Tüm bunlarla birlikte güvenlik ve hukuk anlamında ciddi sorunlar yaşıyorlar” diye konuştu.
ATABAY: YOKSULLUK ÇOCUK İŞÇİ SAYISINI VE ERKEN YAŞTA EVLİLİKLERİ ARTIRIYOR
Yoksulluğun eğitim üzerindeki etkilerine ilişkin Artı Gerçek’e değerlendirmelerde bulunan Eğitim Sen Van Şubesi Eşbaşkanı Murat Atabay, “Yoksulluk birçok boyutu olduğu gibi eğitimi de ciddi anlamda etkiliyor. Van’da son yıllara oranla ilk kez bu yıl nüfusunun azaldığını biliyoruz. Çocuklar yoksulluk yüzünden eğitime erişemiyor ve aileler okulun temel ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için çocuklar eğitimden kopuyor. Bu da çocuk işçi sayısının artmasına neden oluyor. Çocuklar aileye bir ekonomik destek sağlasın diye bir işte çalıştırılıyorlar. Bu durum kız çocuklarında ise erken yaşta evlilikleri artırıyor. Ekonomik sıkıntılar ve yoksulluğun en büyük yansıması genelde bu ikisi oluyor” dedi.
‘BÖYLESİ EKONOMİK KOŞULARDA ÇOCUKLARDAN BAŞARI BEKLENEMEZ’
“İktidar eğitime her türlü bütçeyi sağladığını söylüyor ama iş tasarruf tedbirleri olduğu zaman ilk kıstığı alan yine eğitim oluyor” diyen Atabay, şöyle devam etti:
“Her yıl geriye giden bir durum söz konusu. Normalde devletin öğrencilerin bütün eğitim ücretlerini eşit bir şekilde karşılaması lazım. Sınav odaklı bir eğitim sistemi uygulanıyor. Eğitim sistemi de yetersiz olduğu için aileler dışarıdan kaynak almaya ya da destek almaya yönlendiriliyorlar. Böylesi ekonomik koşullarda çocukların başarılı olması beklenemez. Eskiden ‘Ankara’daki bir çocukla Van’daki bir çocuk eşit değil’ derken artık ‘Van merkezdeki bir çocukla Saray ilçesindeki bir çocuk bile eşit değil’ diyoruz. Yoksulluk dezavantajlı gruplardaki, dezavantaj uçurumunu daha fazla artırıyor. Bu nedenle sağlıklı bir eğitime erişim neredeyse imkânsız hale geliyor.”
ÇOLAKOĞLU: PARASI OLANA SAĞLIK VAR, OLMAYANA YOK
Sağlık sisteminde ciddi sorunların yaşandığını, bu sorunların yoksulluk nedeniyle daha da derinleştiğini belirten Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Van Şubesi Eşbaşkanı Figen Çolakoğlu da “Van, 1 milyonun üzerinde bir nüfusu sahip. Buraya göçler yoksul bölgelerden olurken şimdi kent bütünüyle bir yoksullukla karşı karşıya. Bununla beraber piyasalaşan, kapitalizmin cenderesinde bırakılan bir sağlık sistemi söz konusu. Bu minvalde açıkçası parası olana sağlık var, olmayana yok gibi bir durum söz konusu. Gerçekten de hastaneler hınca hınç dolu. Mevcut sağlık hizmeti sunan merkezlerin yetersizliği, kadro yetersizliği, malzeme yetersizliği ve bunlarla birlikte derinleşen ekonomik kriz yüzünden açlık sınırının altında yaşayan büyük bir nüfustan söz edebiliriz. Görselde çok mükemmel binalar ve cihazlar gösterilse de arka plan tam olarak böyle değil. Cihazlar bozuk ve yetersiz. Bu noktada hastaların sağlığa erişimi bir noktada engelleniyor. Hastaneye gelen küçük rahatsızlıkları olan bireyler bile artık daha hasta bu sistem içinde maalesef. Sağlık nitelikli ve parasız olmalı. Erişim noktasında eşit olmalı ve tabii ki anadilinde olmalı” diye konuştu.