Yıl boyunca her üründe olduğu gibi zeytinde de üreticiler endişeli. Maliyetlerle birlikte yanlış tarım politikaları ve kuraklık nedeniyle de verim kaybı yaşayan zeytinciler, “Tüccara karşı yalnız kalmak istemiyoruz” dedi.
Melisa AY
Zeytinde hasat zamanı yaklaşıyor. Marmara Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Marmarabirlik), rekolte beyanlarını bugünden itibaren toplayacak. Rekolte beyanları, 16 Ekim’e kadar 1 ay boyunca toplanmaya devam edecek. Marmarabirlik, beyanda bulunmayan üreticiden zeytin satın almayacak. Alım fiyatı da rekolte beyanları ile belirlenecek.
İklim krizi ile kuraklık, bu yıl pek çok ürün gibi zeytini de olumsuz etkiledi. Zeytin üreticilerinin maliyetleri de yurdun dört bir yanından tüm ürünlerde olduğu gibi katlandı. Mazot, gübre, budama ve ilaçlama maliyetleri, üreticinin daha hasat başlamadan satışlardan endişe duymasına yol açtı. BirGün’e konuşan üreticiler de bu yıl üretimde pek çok sorunla karşı karşıya kaldıklarını belirtiyor.
BİRLİK ÇİFTÇİNİN ARKASINDA DURMALI
Bursa’nın Mudanya ilçesinde sofralık zeytin üretimi yapan Mustafa Çakır, Marmarabirlik uygun alım yapmazsa tüccarın eline terk edileceklerini anlattı. Çakır, “Tüccar bize 2 sene öncesinin fiyatını veriyor. Çiftçi düşük fiyat yüzünden zeytinini tutmak zorunda kalıyor” dedi. Bu yıl rekolte beklentilerini de anlatan Çakır, “İyi bir rekolte bekliyoruz ancak sofralık zeytinde yine de verim kaybı var. Bu yağlık zeytinimizi de etkileyen bir verim kaybı” dedi. Marmarabirlik’in alım yaptığı tarihlerde kota riskine dikkat çeken Çakır, “Birlik belli zaman aralığında alacağını alıyor. Sonra onlar çekilince biz tüccarla baş başa kalıyoruz. Bu sene kotayı düşürerek alım yapılırsa biz çok duruma düşeceğiz” dedi. Tüccarların zeytini düşük fiyattan aldığını anlatan Çakır, “Markette kilosu 500 liraya satılan yüksek kaliteli zeytini biz tüccara 100 liraya satamıyoruz. 300 liraya markette satılan zeytine tüccar 50 lira bile vermiyor. Çiftçi berbat halde. Zeytinimizin toplanamayacak, satılamayıp dökülecek hâle gelmesinden korkuyoruz” diye konuştu.
ÇOCUĞUMUZ GİBİYDİ, VAZGEÇİRMESİNLER
Çakır, üretimde zorlukların önümüzdeki yıl artacağına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Maliyetler zaten katlandı. Çiftçide heves kalmadı, üretimden soğutuldu. Marmarabirlik de arkamızda olmazsa hâlimiz perişan olacak.”
Yağlık zeytin üretiminde de durum benzer. Manisa Selendi’de yağlık zeytin üretimi yapan Mehmet Işık, bu yıl ürünlerinde verim sorunu yaşandığını anlattı. Işık da Çakır gibi gelecek seneye dikkat çekerek “Bu sene zeytinde kuraklıktan dolayı buruşma oldu. Ürünümüz tane olarak küçük kaldı, gelişemedi. Ama esas sorun bu yıl değil, önümüzdeki yıl ortaya çıkacak. Çünkü zeytinde bu seneki kuraklık, önümüzdeki yılı daha kötü etkileyecek” dedi. İklim krizinin şiddeti her geçen yıl artmasına rapmen bölgede sulama krizinin bir türlü çözülemediğinin altını çizen Işık, “İktidar isteseydi bunu bu zamana kadar hallederdi. Bizim sorunumuza müdahale etmediler” diye konuştu. Işık, “Bu sene biz düşük rekolte bekliyoruz. Verimin de düşük olacağını düşünüyoruz. Bu yağımızın kalitesini de etkileyecek. Zeytin küçük kaldığı için yağ da az çıkacak. Maliyeti nasıl karşılarız bilemiyoruz” dedi. Işık, “Zeytinimiz bizim çocuğumuz gibi. Ona emek harcıyoruz. İnsan çocuğundan nasıl vazgeçer? Bizi de zeytinden vazgeçme noktasına getirmesinler” diye konuştu.
Balıkesir Ayvalık’ta zeytin üreticiliği yapan Hasan Cengiz de kuraklık sorununun zeytini vurduğunu anlattı. Cengiz, “İklim felaketi 10 yıldır hissedilen bir durum. Bu sene özellikle yarı yarıya düştü. Zeytinimiz gelişemedi. Sulama imkanı olmayan üreticinin durumu felaket” dedi. Zeytinde “var yılı”nı hatırlatan Cengiz, “Bizde 1 yıl var, 1 yıl yok yılı. Bu sene ‘var yılı’ olmasına rağmen zeytin yetersiz gelecek ve kalitesi de düşecek” diye konuştu.
Cengiz, zeytin üretimi yapılan bölgelerde iktidarın sermaye ile birlikte neden olduğu doğa talanını da hatırlattı, “Bölgemiz zaten taşocaklarının, madenlerin, rüzgar enerjisi santrallarının kurbanı haline getirildi. Özellikle zeytin üretimi yapılan kıyılarda turizmin de etkisi büyük oldu. İktidar zeytine dört koldan saldırdı. Özellikle maden şirketleri yeraltı su kaynaklarını yok etti” diye konuştu. Küçük üreticinin tarımdan uzaklaştırıldığının altını çizen Cengiz, “300-400 ağaca kadar bahçesi olan tarımdan vazgeçirildi. Bin ağacın altında bahçesi olanlar da tarımdan kaçırılmak üzere. Üretici de kazanamayınca arsasını turizmciye, yazlıkçıya satmayı düşünmeye başladı” dedi.
Cengiz şöyle konuştu: “Bu gidişle maliyeti karşılamamız çok zor görünüyor. Biz de buradaki domates üreticileri gibi olabiliriz. Zeytin bahçede kalabilir, bu sene zeytini hiç toplamayabiliriz bile. İktidar üreticiyi tarımdan vazgeçiriyor. Üretici bahçeleri icara verip gelirinden vazgeçip maliyetten kaçınmayı hesap etmeye başladı.”