Gazetedeki Laura Rozen imzalı yazıda, “Türkiye-İsrail ilişkileri bozuldukça, ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin çıkmaza girdiği” yorumunda bulunuldu. Kongre üyelerinin, “özellikle Gazze yardım gemilerine yönelik son saldırının ardından Türk yetkililerin İsrail karşıtı söylemleri ile BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yeni yaptırımlara ‘hayır’ oyu vermesi nedeniyle Türkiye’nin bedel ödemesi gerektiği” yönündeki sözlerinin hatırlatıldığı yazıda, “Türkiye’nin ise filo saldırısıyla ilgili İsrail’den özür beklediğine ve uranyum takası anlaşmasının Amerikan yönetimince kabul edilmemesinden memnuniyetsizliğini dile getirdiğine” dikkat çekildi.
Yazıda, “ABD’nin yarı güvenilir müttefiklerinin bile yetersiz sayıda olduğu bir bölgede (Orta Doğu), Obama yönetiminin kamuoyu önünde Türkiye’yi eleştirmede sessiz kaldığı ve ilerleme çabası içinde olduğu” ifade edildi.
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Edelman da Politico’ya yaptığı açıklamada, “Obama yönetiminin içinde bulunduğu zor duruma” işaret etti ve “Bana kalırsa, şu ana kadar ele alınmayan temel sorun şu; Türkler bu aşamada bizim onlara, onların bize ihtiyaç duyduğundan daha fazla ihtiyacımız olduğunu düşünüyor. Ancak onların da birçok konuda bize ihtiyacı var” dedi.
Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan ile yapılan mülakata da yer veren gazete, “Tan’ın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında 1 Haziranda Washington’da görüşme ayarlanabilmesi için İsrail’in Washington Büyükelçisi Michael Oren ile geçen ay sonunda telefonla görüştüğünü söylediğini” belirterek, görüşmenin ayarlanmasından bir kaç saat sonra ve Davutoğlu Washington’a uçmak üzere Brezilya’daki havaalanında beklerken, İsrail askerlerinin Gazze yardım gemilerine saldırısı haberinin geldiği, bunun üzerine Davutoğlu’nun BM Güvenlik Konseyi’nin acil toplantısına katılmak üzere New York’a gittiği, Netanyahu’nun ise Washington seyahatini iptal ettiği anımsatıldı.
Politico’daki yazıya göre, Büyükelçi Tan, hem filo saldırısı hem de Türkiye’nin İran yaptırımlarına “hayır” oyu kullanması sonrasında Türk-Amerikan ilişkilerinde gedik olmadığını ifade ederken, “Amerikan yönetiminin tüm üyeleriyle mükemmel ilişkilerimiz var. Onlarla hem yüz yüze hem de telefon görüşmeleri yoluyla kapsamlı olarak konuşabiliyoruz” diye konuştu.
-“TAHRAN DEKLARASYONUNU REDDETMEDİK YA DA SUÇLAMADIK”-
Röportajda, “Türkiye’nin, İran’ın nükleer silah sahibi olabileceğine dair ABD’nin kaygılarını paylaştığına” işaret eden Tan, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi oylamasındaki “hayır” oyunun ise Ankara’nın, İran konusundaki aracılık rolünü sürdürmesine imkan vereceği ve bu sayede ABD ve uluslararası toplumun İran’ın müzakere masasına dönüşüne “kapıyı açık bırakmasını” sağlayacağı yorumunda bulundu.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir Amerikalı yetkili ise Politico’ya yaptığı açıklamada, “ABD’nin hem kamuoyu önünde hem de özel olarak, Türkiye’nin ‘hayır’ oyundan duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdiğini, ancak ilişkilerin önemli unsurları üzerinde ileriye gitmek istediklerini” belirtti.
Amerikan yönetiminden üst düzey bir yetkili, “Türkiye’nin İran’ın nükleer silah sahibi olmasının engellenmesinin gerçek yolunun bulunması ve diplomatik çözüme dair çabalarının samimiyetinden kuşku duymuyoruz. Onlar da (Türkler), yaptıklarının bizim hedeflerimizle tutarlı olduğunu belirtiyor. Tahran Deklarasyonunu reddetmedik ya da suçlamadık. Eğer İran 1200 kilogram düşük ölçekte zenginleştirilmiş uranyumunu Türkiye’ye göndermek istiyorsa, bunun olumlu olduğunu söyledik. Bizim tüm dediğimiz, bu deklarasyonun yeterli olmadığı, sorunun üstesinden gelmediği ve yaptırımlara yönelik ihtiyacı ortadan kaldırmadığıydı” diye konuştu.
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Edelman ise, “(Amerikalılar) karışık sinyaller gönderiyor. Bu, yardımcı değil ve Türkler açısından, bu konuyu nasıl ele alabilecekleri hususunda ayarlamalar yapmalarını çok zor hale getiriyor” ifadesini kullandı. Edelman, “Amerikan yönetimi, Türkiye’nin hala BM Güvenlik Konseyi’nde olduğunu ve onlara hala ihtiyacımız olduğunu savunuyor. Türkler de, İranlılarla müzakerelere devam etmeleri için Obama yönetimi tarafından cesaretlendirildiklerine inanıyor” dedi.
Politico gazetesindeki yazıda ayrıca, Amerikalı yetkililerin, terör örgütü PKK’nın saldırılarında son dönemde görülen artışın arkasında ABD ya da İsrail’in olduğu yönündeki komplo teorilerini reddettiği ve bir Amerikalı yetkilinin, “ABD’nin medyada yer alan örtülü suçlamalar ve komplo teorilerini ciddiye almadığı” açıklamasında bulunduğu ifade edildi.
AA
