Geçenlerde bir arkadaşım, cep telefonunun rehberini gösterdi. Numaram, farklı bir isimle kayıtlıydı. “Niye” diye sordum: “Türkiye’ye girişte arama yaparlarsa, senin ismin başıma iş açabilir” dedi. Daha önce de Türkiye’ye giderken benimle çektirdiği fotoğrafları silenleri görmüştüm. Bir süre sonra bunu ben tavsiye etmeye başladım.
Ne yazık ki Türkiye’den çıkmak kadar, Türkiye’ye girmek de zor. Kurumsallaşan ihbar ağı ve büyüyen güvenlik ordusuyla rejim, giderek bir polis devletine dönüşüyor. Sadece Türkiye’de yaşayanlar değil, Avrupa’da yaşayıp yazın Türkiye’ye aile ziyaretine veya tatile gidenler de takibattan kurtulamıyor. Hükümeti eleştiren bir sosyal medya paylaşımı, Avrupa’da katıldıkları bir gösteri ya da “sakıncalı” biriyle çekilmiş bir fotoğraf, deniz yerine hapse girmelerine yolaçabiliyor.
Son olarak, Almanya Sol Parti milletvekili Gökay Akbulut, Antalya Havalimanı’nda pasaport kontrolünde durduruldu. Hakkında “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yakalama kararı vardı. Akbulut, milletvekili olduğunu söylediği halde gözaltına alındı, karakola ve savcılığa götürüldü. Nihayet Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın, elçiliğin ve konsolosluğun yoğun temasları sonucu geceyarısı Akbulut “kurtarıldı”. Dava silindi, yakalama kararı kaldırıldı. Türkiye’de hukukun nasıl işlediği, bir kez daha anlaşıldı.
Herkes bu kadar “şanslı” değil tabii… Önceki yıl Alman Dışişleri Bakanlığı, halen 61 Alman yurttaşının Türkiye’de tutuklu olduğunu, 58’inin ise yurtdışına çıkış yasağı nedeniyle dönemediğini açıklamıştı. Bakanlık, Türkiye için bir seyahat uyarısı da yayınlamış, keyfi tutuklamadan kaçınmak için “siyasi olaylardan, mitinglerden, büyük kalabalıklardan uzak durun. Sosyal medyada hükümeti eleştirmenin, bir başkasının gönderisini paylaşmanın veya beğenmenin, uzun zaman önce yapılmış olsa bile, Türk güvenlik makamlarının cezai işlem yapmasına yol açabileceğini unutmayın” demişti. Demokratik bir ülkenin, kendi yurttaşına, “Türkiye’de başınız derde girmesin istiyorsanız, hükümeti eleştirmeyin” demek zorunda kalması, Erdoğan’ın zaferi, Avrupa’nın yenilgisi, hepimizin utancıdır.
Arkadaşım Türkiye dönüşü telefon rehberinde adımı “düzeltirken”, “Bırak sahte isim kalsın” dedim; “ne olur ne olmaz…”