
Güldem Atabay
İsrail-İran savaşı 6. gününde. Netanyahu’nun hedefinde hem İran’ın nükleer tesisleri hem de İran rejimi var. İran ise İsrail’e verebileceği maksimum zararı verirken rejimini korumak peşinde. Bu altı günde İsrail’in nokta atış yapacak istihbaratının İran içinde de güçlü olduğunu, Demir Kubbe’nin İran füzelerini durdurmaya yetmediğini ve İsrail füzelerinin dağlara gömülü İran nükleer tesislerini yok edecek güce sahip olmadığını öğrendik.
İran ABD hedeflerini vurmadığı, ABD de İsrail’in “savunmasına” destek atmadığı sürece savaşın genişlemeyeceği varsayılıyor. İsrail’in yerin yedi kat dibindeki İran nükleer tesislerini yok etmek için ABD yapımız füzelere ihtiyacı olduğu sır değil. Irak’ta İran destekli güçlü grup Kataib Hizbullah, ABD’nin çatışmaya müdahalesini derinleştirmesi halinde bölgedeki ABD askeri üslerine ve diplomatik tesislerine saldırı tehdidi yaptı. İran destekli gruplar Suriye ve Lübnan’da büyük güç kaybettiler ancak savaşın diğer bölge ülkelere kayması bir kıvılcım meselesi. Arka plandaki diplomasi çabaları ise zayıf.
∗∗∗
İsrail’in Gazze, Suriye ve Yemen tutumuna bakarak savaşın günler içinde sönümleneceğini iddia etmek zor. Uzaması halindeyse nereye varacağını kestirmek imkânsız. İran açısından akut bir güvenlik krizi başladı ve uzun süreye yayılmış asimetrik misillemeler mümkün.
İran’ın yeniden ABD ile masaya oturması gibi en iyimser senaryodan Hürmüz Boğazı’nın kapanmasına kadar bir dizi senaryo üretmek mümkün. İsrail-İran savaşı küresel ekonomiye önemi etkiler yapacak ve Türkiye’de hem ekonomiyi hem Terörsüz Türkiye projesi ve CHP-AKP ilişkileri olmak üzere iç siyaseti derinden etkileme potansiyeline sahip.
İran’ın günlük 3,3 milyon varil petrol üretiminin 1,7 milyon varili ihracata gidiyor. Üretim ve taşıma altyapıları vuruldukça bu 1,7 milyon varil ihracatın piyasaya Brent petrolü 75–85$/varil seviyelerine taşır. Türkiye ekonomisi için nispeten “acısız” senaryo gerçekleşir.
∗∗∗
Varlığı hedef alınan İran molla rejimi iyice köşeye sıkışırsa şimdiye dek yapmadığını yapar ve günlük 14 milyon varil petrol ve küresel LNG ticaretinin %20’sinin geçtiği Hürmüz Boğazı’nı bir silah olarak kullanmak amacıyla geçişlere kapatır mı? Beklenen senaryo değil ancak mümkün. O zaman petrol fiyatında 120-150 doları ve küresel bir ekonomik şoku konuşuyor oluruz.
Türkiye, enerjide %90’a yakın dışa bağımlı bir ülke. Yıllık petrol ithalatı yaklaşık 40-45 milyon ton; ve petrol varil fiyatı 10 dolar artığında yıllık ithalat faturası 4–5 milyar dolar yükselir. Bu etkinin büyüklüğü; kur, talep seviyesi ve enerji sübvansiyon politikalarına bağlı olarak değişebilir. 120 dolar petrol fiyatı, Türkiye’nin cari açığına yük 20-25 milyar dolara varır. Savaşın turizmde yaratacağı kayıplarla cari açık sene sonunda beklenen 20 milyar dolardan hızla fırlayarak 50-55 milyar dolara, GSMH’nin %4-4,5 civarına ulaşır. Böylesi bir senaryoda enflasyon yeniden yükselerek %60’a yönelir. TCMB’nin rezervlerini koruması, enflasyonda geçişkenliği sınırlaması için faiz indirimi yerine faiz artırması gerekir. Ekonomi %2-2,5 zayıf büyüme senaryosundan %2-3 daralma senaryosuna döner. Şirket iflasları artar, kredi sorunu büyür, hanehalkı adına sabır taşı çatlar.
İsrail-İran savaşı ekonomiye etkileri yanında PKK’ya silah bıraktırmak, Anayasa’yı değiştirmek ve CHP’yi güçsüzleştirmek planlarını etkileyecek, değiştirecek önemli bir jeopolitik kırılma.
∗∗∗
Bahçeli’nin “Terörsüz Türkiye” adımı, Esad’ın devrilmesiyle İsrail liderliğinde Ortadoğu’da sınırların “çok yakında” değişeceği endişesiyle ortaya çıktı. ABD destekli İsrail’in Suriye içinde ilerlemesi, İran güdümündeki Hamas ve Hizbullah’ı etkisiz hale getirerek güçlenmesi ve Suriyeli Kürtlerin özerk bölge isteğini desteklemesi bu endişelerin temelini oluşturdu.
Fesih kararına kadar varıldı anca ilerleme Erdoğan vetolarına takıldı. 10. yargı paketi Kürt siyaseti için bekleneni vermedi. PKK ile barışa toplumsal destek arayışındaki Bahçeli’nin Meclis komisyonu talebi CHP’nin kriminalize edilmesi çabalarına takıldı. Öte yanda Suriye’de şeriat devletine doğru gidiş YPG/PYD’nin silah bırakma endişesini besliyor. İran-İsrail savaşı ise Kürtlerin bölgede silahlı güce sahip olmasının önemini bir kez daha artırdı.
CHP 30 Haziran duruşması güvenilmez Türkiye senaryosuna bir çentik daha atabilir. İsrail-İran savaşında tansiyon düşmezse, Terörsüz Türkiye planları da Erdoğan’ın rakibini hukuku araçsallaştırarak eleme planları değişmek zorunda kalabilir.
Beraberinde Türkiye ekonomisinin yönü de değişecektir.