Fetih 1453 filmi ciddi bir gişe başarısı elde etti, daha ilk hafta 2.475.453 izleyici sayısıyla tüm zamanların ilk hafta izleyici rekorunu kırdı. Meşhur sinema portalı IMDB’de dört ayrı kategoride aldığı 8.7 puanla tüm zamanların en iyi 50 filmi arasına girdi. Alınan puanın objektif değerlendirmeden ziyade “yüklenin aslanlarım” motivasyonuyla elde edildiği aşikâr.
Time Dergisi’nde çıkan Fetih 1453 analizi de yüreklendirici olmuş. Analizde filmin Yunanlıları pandomimci rüşvetçi tek boyutlu kötü adamlar olarak göstermesinin pek çok kişiyi sinirlendirdiği söylenerek filmin “tersinden 300 Spartalı” olduğu ifade ediliyor. Doğru, 1453, Bizans Sarayı’nı ele alıken karakterlere iyi davranmamış, yüksek gramajlı Erol Taş kahkahalarına varana kadar hemen pek çok detay Cüneyt Arkın filmlerindeki “kahpe Bizans” temasını tekrar ediyor.
Komik olmayı göze alan biri, yönetmenin Quentin Tarantino gibi davranıp Battal Gazi serisine “gönderme” yaptığını, türün ustalarını bu yolla selamladığını filan bile iddia edebilir, o derece. Lakin popüler tarihsel yapımlarda yer alan “öteki”ne bakıştaki bu genel geçer hoyratlığın 300 Spartalı’yı sollayıp geride bıraktığını iddia etmek zor. Zira 300 Spartalı’da Leonidas’ın muarızı olan Pers kralı Xerxes, neredeyse bir “yaratık” olarak tasvir edilmişti. Militarizm eleştirisi yapmak için ortaya çıkmamış yönetmen-yapımcılardan Jean Renoir hassasiyeti ya da Terence Mallick duyarlılığı beklemek hata.
* * *
Ben yeni izleme fırsatı bulabildim Fetih 1453’ü; büyük umutlarla gitmediğim için aldığım beklediğimden fazlası oldu. Türk sinemasının “Cesur Yürek”, “Gladyatör” ve “Cennetin Krallığı”nı aratmayacak savaş sahnelerinden yüzünün akıyla çıkabilecek duruma geldiğini görmek sevindiriciydi. Ulubatlı Hasan ile Şövalye Jüstinyen arasındaki kılıçlı dövüş sahnesi, filme Hollywood’vari başarı skalasında ayrıcalıklı bir yer tahsis etmeye adaydı. Ancak filmin dramatik yapısı klasik Yeşilçam filmlerinin bile gerisindeydi ki bu, onlarca milyon dolara mal olmuş bir film için kabul edilebilir bir kusur değil.
Fetih 1453 ne yazık ki izleyicide herhangi bir duygu uyandırmaktan uzak. Sorunun hamaset yapmaktan kaçınmak gibi bir incelikten kaynaklanmadığı da belli. Zira filme kakalanan aşk hikâyesinin anlatımı dahi çok başarısızdı; repliklerin yetersizliği, oyuncuların kötülüğü nedeniyle içerdiği hüzne rağmen içimizi titretmeyi başaramadı. Fatih Sultan Mehmed’in fetih hazırlıkları dönemindeki gerilimi ve stresi, kuşatmanın güçlükleriyle baş etmek zorunda olduğu anlarda çektiği tespihi koparıp tanelerinin üzerinde tepinmesi etkileyici bir fikirdi, “Dindar ama inancıyla bile sınanan, zor günler yaşayan azimli kumandan” fikri hoştu ama daha etkili bir duygusal repertuvarla desteklenmesi gerekiyordu. İnsanın içini hoplatan tek sahne, bir cephe dolusu askerin, Sultan Mehmed’in imamlığında tek bir cemaat olarak kıldığı namazdı. O olayın da gerçekleşip gerçekleşmediği bilinmiyor.
“Senarist filme kurgusal eklemeler yapabilir” ilkesi yerleştiğinden beri tarihsel hata diye bir şey kalmadı zaten. Fakat bu rahatlık, filmi asgari düzeyde gerçekçi olma sorumluluğundan kurtarmıyor. Ulubatlı Hasan (İbrahim Çelikkol) ile aşk yaşayan ve ondan hamile kalan bir “Era” karakteri gerçekte var mıydı yok muydu diye sormayalım da; bir kadının sırf saçını keserek erkeğe benzediğini düşünüp top yapmaya çalışan kerli ferli adamlar arasında rahatça salınabiliyor olmasını tarihsel gerçekçilik algımızın neresine yerleştirelim?
Fatih Sultan Mehmed’i canlandıran Devrim Evin’in, Fatih Sultan Mehmed’e değil, biraz da makyaj yardımıyla, burnundan gözlerine kadar Recep Tayyip Erdoğan’ın gençliğinin tıpkısının aynısına benzemesini sorun etmeyelim tamam da, fetihten az sonra Ayasofya’ya uğrayıp Bizans halkıyla kaynaşan Sultan’ın kucağına aldığı çocukla verdiği resmin iyiden iyiye seçim afişi pozunu andırmasını gülümsemeden geçiştirebilecek miyiz?
Duygusu çekilmiş, yerlilik dozu düşürülmüş, Amerikanvari bir fetih filmi izledik. Ama bunu tarihsel aksiyon filmlerindeki iddiamızın başlangıcı sayabiliriz. Ne diyordu Fatih Sultan Mehmed, pardon Tayyip Erdoğan, “Durmak yok, yola devam”.
HT