İktidar kapanma deyince, ya kadınların örtünmesini anlıyor, ya da mesela Anayasa Mahkemesi’nin veya HDP’nin kapanmasını… Ama mesela alışveriş merkezlerinin kapanması ya da “salgını önlemek için tam kapanma” deyince duymazdan geliyorlar. Ve artık nedenini herkes biliyor:
Ülkeyi soydular, Hazine’yi boşalttılar. Şimdi destek olmadan eve kapatacakları insanların öfkesinden korkuyorlar. Ama yarım yamalak kapanma ile milyonların hayatını riske atmaktan korkmuyorlar.
Türkiye’nin günlük vaka sayısında dünya liderliğine oynamasına, ülkenin salgın haritasının hızla kızıla boyanmasına aldırmıyorlar.
Beceriksizliklerinin günahını halkın sırtına yıkıp “Sorumlu hepimiziz” demeye utanmıyorlar. Sanki otobüste maskesiz göbek atarak lebalep kongrelere giden, kongrelerde omuzda halay çeken bizdik; sanki bilim insanlarının uyarılarını boşveren, sanki bütün o yanlış kararları veren bizdik.
Ortada bir başarı hikâyesi olsa o, Sultan’ın olacaktı; başarısızlık olunca 84 milyon sorumlu oluverdi.
Uzmanlar, sorumluluk duygusunun insanda çocuk yaşta geliştiğini, o bilinç yerleşmezse hayatı boyunca, yaptığı hatalardan başkalarını sorumlu tutma huyu gelişeceğini söylüyor. Sağlık Bakanı’nın, kendi beceriksizliğini halkın üzerine yıkan tavrında, bu travmanın izleri var. Yetişme tarzı işte… Japonya’da bunca ölüme yol açan yetkili harakiri yapıyor; Avrupa’da istifa ediyor, bizde suçu halka yıkıyor.
Ama galiba Fahrettin Koca, o demeciyle zaten öfkesi burnundaki halkın sabrını taşırdı ve 84 milyondan gereken cevabı aldı.
Uzun süredir yurttaşı için bir ulusal güvenlik sorununa dönüşen bu iktidar, salgın başladığından beri bir de ulusal sağlık sorunu haline gelmiş durumda… Kongreci AKP’lilerden birinden hastalık kapsanız, “Senin suçun, sen de onunla görüşmeseydin” diyecekler. O yüzden, siz siz olun, uzak durun; kendinizi, sevdiklerinizi, başımızdaki bu virüsten koruyun.