Türkiye’de geçen haftaya sokak tartışması damgasını vurdu.
Aslında biraz da Kazakistan’daki gelişmelerin tetiklediği bir tartışma bu… Ağır zamlara karşı, barışçıl bir şekilde sokağa dökülen kitlelerin, kısa sürede otokrat bir rejimi bile istifa noktasına getirebilmesi Türkiye’deki iktidara korku, muhaliflere umut verdi.
Bunu sezen Erdoğan, sokağa çıkmaya kalkışacakları tehdit etti “Sizi önümüze katar, gideceğiniz yere kadar kovalarız” dedi.
Muhalefet mi?
“Protesto gösterisi yapmak, zamlara karşı yürümek halkın en doğal hakkıdır” demedi. Sosyal demokrat CHP’nin lideri Kılıçdaroğlu, “Erdoğan sokağa çıkmamızı istiyor, ama çıkmayacağız, sandığı bekleyeceğiz” dedi. Böylece sokağın tehlikeli olduğu konusunda iktidar ve muhalefet anlaşmış oldu. Bir anayasal hak, “agorafobi”ye yenik düştü.
Muhalefetin korkusu, en ufak bir halk eyleminin, iktidar tarafından provoke edilip daha ağır bir sıkıyönetim rejimi için bahane yapılması… Muhalefet fazla da bir şey yapmazken ekonomik krizin gün be gün hükümeti eritiyor olmasından memnunlar. AKP, kamuoyu yoklamalarında her ay 1 puana yakın oy kaybediyor. Böyle giderse, 3-4 ay sonra CHP’nin (aslında hiç yükselmeyen) oyunun, iktidar partisinin önüne geçeceği umuluyor. Sorun şu ki, seçimlere daha 1,5 yıl var. Ve Erdoğan ısrarla bir erken seçim olmayacağını söylüyor. Muhalefetin onu sandığa zorlamak için elinde fazla bir enstrüman yok. üstelik, hala kamuoyu önüne birlikte çıkamadıkları, Erdoğan’ın yerine gösterilecek aday, geçiş döneminin koşulları, yeni dönemin yol haritası konusunda anlaşamadıkları için kararsızlarda da umut veremiyorlar. Ekonomik krizde çöpten yiyecek toplayacak hale gelen, işini kaybeden, gün be gün yoksullaşan geniş kitleler için muhalefetin “Sokağa çıkma, sandığı bekle” çağrısı çok cazip değil. Erdoğan’ın ani bir baskın seçim, seçim sonucunu etkileyecek bir provokasyon ya da sandığa yapacağı bir müdahaleyle yeniden kazanması ihtimali, Türkiye’nin önündeki en kötü ihtimal şimdi…
Geçen yıl sonuçlanan iki büyük projemiz, aynı günlerde Fransız başkentinde boy göstermeye hazırlanıyor. Biri, #ÖzgürüzPress yayınevinin ilk kitabı, Erdoğan’ın çizgi romanı… Kitabın, Delcourt Yayınevi’nden çıkacak Fransızca baskısı hazır. Baharda kitapçılarda olacak. Aynı günlerde, Gorki Tiyatrosu ile birlikte Silivri sergisi ve “Küçük Şeyler Müzesi” de Berlin ve Amsterdam’dan sonra bu kez Paris’in bir meydanına kurulacak. O yüzden, baharı bu kez daha da büyük heyecanla bekliyoruz.
Bu arada 15 yıl önce planlı bir pusuda öldürülen gazeteci dostumuz Hrant Dink’i anmak için hazırladığımız sahne gösterisi de, ölüm yıldönümü olan 19 Ocak’ta Gorki Tiyatrosu’nda olacak. Anmanın ardından Ermeni müzisyenlerden oluşan Kollectif Medz Bazar grubu da bir konser verecek. Berlin’deki dostları bekliyoruz. https://www.berlin.de/tickets/literatur/hrant-dink-ge-denken-ff38db91-b648-4d73-852f-010900fb8807/
Hepinize iyi haftalar.