Hasta olanı ölüme terk eden, sağlıklı olanı delirtmeye yönelik sistemli bir tutum izleyen cezaevleri neyi, nasıl ıslah ve terbiye eder?
Ne demişti Nobel ödüllü yazar Mario Vargas Llosa: “Tutukluların hayvanlar gibi yaşadığı doğru değildir. Hayvanların hareket etmek için daha geniş bir alanı vardır.”
Memleketin farklı şehirlerindeki F tipi cezaevlerinden gelen mektupları okurken bu sözü düşündüm.
Devletlerin bir suçu cezalandırırken hukuktan, merhametten, insanlıktan nasibini almamış bir gangster gibi davranmasının hem içeridekiler hem de dışarıdakiler açısından nasıl bir dünya yaratacağını düşündüm.
* * *
İşine yetişmeye çalışan ya da sabah kahvesini yudumlayan sizlere sormak isterim: Siz hiç sohbet hakkı diye bir şey duydunuz mu? Sohbetin bir hak olarak yırtına yırtına alınmak zorunda olduğunu, alınsa bile verilmediğini biliyor muydunuz?
Şimdi ben değil de onlar anlatsın…
Kocaeli (Kandıra) F Tipi’nden Hüsamettin: “Yasal olarak haftada 10 saat olması gereken sohbet hakkımız ayda 7.5 saat ile sınırlandırılmış durumda. Yani günde sadece 15 dakika. Onun dışındaki tüm zaman 1 veya 3 kişilik hücrelerde kimseyi görmeden, konuşmadan…”
Kandıra F Tipi’nden Bayram: “Adalet Bakanlığı’nın 22 Ocak 2007 tarihli, 45/1 sayılı genelgesine göre tutuklu-hükümlüler haftada 10 kişi, 10 saat sohbet için bir araya gelebilecekti. Verilen söz tutulmadı. ‘Personel yetersiz’ veya ‘Mekân yok’ gibi bahanelerle sohbet hakkımız engellendi.”
Sincan F Tipi’nden Cihan: “Sohbet hakkı mücadeleyle kazanılan bir hak olduğu için idare bu hakkı kullanmamızdan çok rahatsız. Her sohbete gidiş gelişlerde dayatılan ayakkabı aramasına karşılık ‘Onursuz aramaya son’ sloganı attığımız için aylarca ‘ziyaret kabulünden yoksun’ cezaları veriliyor.”
* * *
Kırıkkale F Tipi’nden Süleyman’ın bir kara mizah eseri gibi okunabilecek mektubu ise külahımın uzaya fırlayıp bir daha dönmemesiyle sonuçlandı. Şöyle anlatıyor: “1 Ocak 2012’de sohbete çıkmayı beklerken cezaevi genelinde kapsamlı bir operasyon olduğunu, idare personelinin odamıza gelip ‘Arama var, dışarı’ demesiyle öğrendik. Kısa süre sonra bu aramanın İçişleri Bakanı’nın sanat ve kültür camiasına yaptığı gündem konuşması gereği olduğunu anladık. Daha önce Adalet Bakanlığı’nın izniyle odaya verilen resim malzemeleri toplandı. R harfiyle başlayan her şey bu kapsamdaydı. Renkli A4 kâğıtlar, renkli kalemler, renki kurukalem resimlerin olduğu defterler… Anlaşıldığı kadarıyla cezaevi idaresi üst yetkililerin açıklamalarından hareketle hızlı davranıp büyük suç olabilecek malzemeleri toplamış, biz hükümlülerle ilgili gereğini yapmıştı. Çünkü toplatılan kalem, defter ve boyalarla her şey yapılabilir, bu malzemeler her türlü bölücü faaliyet için kullanılabilirdi.”
***
Düşünme, propaganda yapma, örgütlenme, söz söyleme haklarını her tür evrensel standardın altına düşüren Terörle Mücadele Kanunu kapsamında tutuklanan ve çoğu F tipi hapishanelerde yaşamaya gayret eden bu insanları düşünelim istedim bugün.
Bir de bir kez daha soralım… Hasta olanı ölüme terk eden, sağlıklı olanı delirtmeye yönelik sistemli bir tutum izleyen cezaevleri neyi, nasıl ıslah ve terbiye eder?
Tecrübelerimize dayanarak tahlil edelim… Tüm bunlar 10 yıllar içinde toplumdaki yaraları nasıl derinleştirir?
NOT: Konuyla ilgili bilgi almak üzere Kırıkkale F Tipi’ni arayıp Müdür Nuri Bey’le, Sincan F Tipi’ni arayıp 2. Müdür Turan Bey’le görüştüm. Açıklama yapamayacaklarını söylediler.
Ezgi Başaran
Radikal