Meltem CAN
Tarihin belirli dönemeçlerinde, toplumlar kaosla karşılaştıklarında düzen vaat eden güçlü figürlerin peşine takılır. Bu figürler, çoğu zaman halkın kırılganlığını, umutsuzluğunu ve öfkesini kendi ideallerini gerçekleştirmede araç olarak kullanır.
“Faşizm” kelimesi, Latince fasces (çubuk demeti) kelimesinden türetilmiştir. Bu sembol, Antik Roma’da bir arada duran, birleşik ama aynı zamanda güçlü bir otoriteyi simgeleyen bir demetti. Tek tek kırılabilir çubuklar bir araya gelince kırılmaz hale gelir: bu, otoritenin birliğiyle sağlanan güçtür. İtalyanca fascismo terimi ilk kez 1919’da Benito Mussolini tarafından, kurduğu Fasci di Combattimento (Savaş Birlikleri) hareketiyle birlikte kullanılmaya başlandı.
Faşizmin tarihsel sahneye çıkışı, 1. Dünya Savaşı sonrası İtalya’da yaşanan sosyal, ekonomik ve siyasi çöküşle ilişkilidir. Mussolini’nin 1922’de iktidara gelmesiyle İtalya’da kurumsallaşan faşist rejim, yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bir dünya görüşü sundu: birey devlet içinde erimeliydi; parti devletti, lider tartışılmazdı. Aynı yıllarda Almanya’da Adolf Hitler’in kurduğu Nazi rejimi, antisemitizmle birleşerek faşizmi yalnızca siyasi değil, biyolojik bir ‘’temizlik’’ projesine dönüştürdü. Her iki rejimde de ortak olan temel unsurlar olan lider kültü, tek parti yönetimi, propaganda, muhalefetsizlik, militarizm, “öteki”nin düşmanlaştırılması ve sansür ve mit yaratımı faşizmin tipik araçlarıdır.
Giovanni Gentile’nin “Devlet her şeydir, birey hiçbir şeydir” görüşü, faşist düşüncenin felsefi temelidir. Faşizm, bireyin değerini yalnızca ulus-devlete olan bağlılığı ölçüsünde tanımlar ve şiddeti siyasi bir araç olarak meşrulaştırır. Georges Sorel’in “şiddetin yaratıcı ve dönüştürücü bir güç olduğu” fikri* bu bağlamda önemlidir. Bu nedenle faşizm, sürekli bir tehdit ve düşman varlığına ihtiyaç duyar. Bu düşman, bazen bir ırk, bazen bir sınıf, bazen ise bir fikir olabilir.
Mussolini’nin kara gömleklileri veya Hitler’in SA birlikleri, düzeni sağlamak değil, bir ulusun yeniden inşasını “kavga yoluyla” gerçekleştirmek üzere sahaya sürülmüştür. Faşizm bu noktada, bireysel hakların karşısına kolektif mücadeleyi, aklın karşısına duygusal coşkuyu, diyalogun karşısına şiddeti koyarak kendisini hem siyasal hem de ontolojik bir “temizlik” hareketi olarak sunmuştur.
Faşizmin Hayaleti
Faşizm, 20. yüzyılın ilk yarısında yenilmiş gibi görünse de onun temelini oluşturan fikirler ve siyasal pratikler günümüzde farklı biçimlerde yeniden belirmekte. Hannah Arendt, Totalitarizmin Kökenleri eserinde, faşizmin yalnızca şiddetle değil, aynı zamanda kitlelerin yalnızlaştırılması, hakikatin parçalanması ve sürekli bir düşman icadı ile sürdürülebilir olduğunu belirtir. Bugünün yükselen sağ popülizminde de benzer eğilimler gözlemliyoruz. Medyanın denetimiyle hakikatin yeniden yazılması, muhalif seslerin “hain” ya da “dış güç ajanı” olarak yaftalanması, hukukun araçsallaştırılması, göçmen karşıtlığı ve kadın hakları gibi temel özgürlük ve insan hakları alanlarına dönük sistematik saldırılar, Sorel’in “yaratıcı şiddet” fikrinin günümüzde yeniden üretildiğini göstermekte. Siyasal iktidarın mutlaklaşması, çoğulculuğun bastırılması ve “milletin özüne dönüş” gibi söylemler, Mussolini’nin faşist retoriğiyle benzerlikler taşımaktadır. Dolayısıyla faşizmi yalnızca tarihsel bir olgu olarak değil, günümüz demokrasilerinin kırılgan yapısında her an geri dönebilecek bir ihtimal olarak düşünmek gerekir.
Walter Benjamin’in uyarısıyla söylersek: “Faşizm, yenilgiye uğratılmamış bir barbarlığın devamıdır.”
__________________________________________________________
Kaynakça:
Arendt, H. (1970). On Violence. New York: Harcourt Brace & Company.
Arendt, H. (1951). The Origins of Totalitarianism. New York: Schocken Books.
Benjamin, W. (1996). “Critique of Violence.” In Selected Writings, Volume 1: 1913–1926 (pp. 236–252). Harvard University Press.
Benjamin, W. (2003). On the Concept of History. (Translated by Harry Zohn). In H. Eiland & M. W. Jennings (Eds.), Walter Benjamin: Selected Writings Volume 4: 1938–1940. Harvard University Press.
Eco, U. (1995). Ur-Fascism. The New York Review of Books, June 22, 1995.
Griffin, R. (1991). The Nature of Fascism. Routledge.
Laqueur, W. (1996). Fascism: Past, Present, Future. Oxford University Press.
Mosse, G. L. (1999). The Fascist Revolution: Toward a General Theory of Fascism. Howard Fertig.
Sorel, G. (2004). Reflections on Violence (J. Jennings, Ed.; T. E. Hulme, Trans.). Cambridge University Press. (Orijinal eser 1908’de yayımlanmıştır.)
Toscano, A. (2007). “The War Against Prejudice: Reflections on Fascism and Philosophy.” Radical Philosophy, (144), 9–19.