Denizli’de Vali Yavuz Erkmen’i ziyaretinde Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Kanal D’de yayınlanan “Fatmagülün Suçu Ne?” dizi filminde bulunan uygunsuz görüntülerle ilgili bir soruya yanıt verdi. Kavaf, RTÜK para ve yayın yasağı yetkisi olmasına rağmen kanalların yürütmeyi durdurmak için yargıya başvurması ve hukuk sürecinin yavaş ilerlemesinin bunu engellediğini söyledi. Bakan Kavaf bu nedenle, sivil toplum örgütleri ve kanaat önderlerinden oluşan bir “Ebeveyn İzleme Platformu” oluşturularak, bu tür programlara kamuoyu baskısı yoluyla yaptırım uygulanacağını açıkladı.
Bakan Kavaf, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) para ve yayın yasağı yetkisi olduğunu ancak bu yetkinin kanalların yargıya başvurması nedeniyle sürüncemede kaldığını vurguladı:
“Ancak ilgili kanallar, mahkemeye başvurmak suretiyle yürütmeyi durdurtabiliyor. Bir yayın dönemi, biliyorsunuz 6 veya 8 ay. Hukukun işleme sürecini düşünürseniz, davalar en erken iki yılda tamamlanıyor. O sezonda gösterimini tamamlamış oluyor.”
Kavaf Bakanlığının, “Ebeveyn İzleme Platformu” oluşturma çalışmasının olduğunu belirterek, konunun İstanbul’da sivil toplum örgütleri, katılımcılar ve kanaat önderleriyle değerlendirmesini yaptıklarını ifade etti.
Kavaf kurulacak Platform ile ilgili çalışmalarla ilgili şunları söyledi: “Araştırma Kurumu Genel Müdürü ve işin tekniğiyle ilgilenen bürokrat arkadaşlarımız, bir ay kadar önce ABD’ye gitti ve benzeri bir kurumu işleyişini inceledi.”
Toplumun taraflarını temsil eden sivil bir inisiyatifin yayın kuruluşları üzerinde kamuoyu baskısı oluşturacağını belirten Kavaf, “Toplumun genel ahlâk kurallarını, bu anlamda vicdanını rahatsız eden birtakım filmler ve görüntülerle olarak görsel ve yazılı basınla ilgili kendi yaptırımlarını, kamuoyunun hassasiyetlerini baskı unsuru olarak yayıncıların üzerinde hissettirmek suretiyle böyle bir mekanizmayı işletmeyi düşünüyoruz” dedi.
Bakan Selma Aliye Kavaf’ın bazı sorunların yasal düzenlemeler ile çözülemeyeceği anlamına gelen sözleri ise dikkat çekti:
“Her şeyi yasaya koyamazsınız. Yasa, sonuçta bir çerçevedir. Yasanın dışında bu, toplumun tamamını ilgilendiren bir alan. Herkesin, rahatsız olduğu bir konuda duyarlılıklarını da bir şekilde baskı unsuru olarak sivil inisiyatif olarak hissettirmesi gerekir.”
Gazetecilerin yeni oluşturulacak mekanizmanın yayın kuruluşları için bir “mahalle baskısı” oluşturup oluşturmayacağı yönlü sorusuna ise Kavaf, “Mahalle baskısı benzetmesi doğru değil. ‘Kamuoyu oluşturmak’, daha doğru olabilir. Hayatın her alanına dair problemlerimiz var. Elbette anlaşmazlık durumunda mahkemelerde, yasalar çerçevesinde çözebilirsiniz ama kamuoyunun ve toplumun hassasiyetlerini sivil örgütlenme şeklinde baskı unsuru olarak ilgili mekanizmalar üzerinde hissettirmek farklı bir şey” dedi.
SOL