Sevgili dostlar,
Türkiye’de sıradan bir gündü dün… Haber bültenindeki başlıklar şunlardı:
-CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na saldırdığı gerekçesiyle gözaltına alınan 9 kişi salıverildi.
-İyi Parti Genel Başkanı Akşener’in evini basmaya kalkışan 16 MHP’li beraat etti.
-HDP eski eşgenel Başkanı Demirtaş’ın yargılandığı davada, tutukluluğunun devamına karar verildi.
Sıradanın içindeki dehşeti fark ettiniz değil mi? Türkiye’nin üç muhalefet partisinin liderinden sözediyoruz: İkisi saldırıya uğradı, üçüncüsü hapiste…
Diğer haberlerle devam edelim:
-Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümünde Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na ”Geçmiş olsun” demedi.
-CHP eski milletvekili Eren Erdem, hapiste 300 gününü doldurdu.
-İstanbul Valiliği, kitle örgütlerinin 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama talebini reddetti.
-Cumhuriyet Gazetesi’den hapis cezası onanan altı gazeteci, yeniden cezaevine girdi.
Hepsi bir günün gelişmeleri… Sadece bir günün…
Mesela Almanya’yı altı sene oyalayacak haber başlıkları bunlar… Biz, günlük tüketiyoruz bu çılgınlığı…
Hangi halk buna daha fazla dayanabilir ki..?
Hangi ülke, saldırganlığın ödüllendirilmesine, cesaretin cezalandırılmasına daha fazla katlanabilir ki?
Hangi genç, yalanın kutsal, hakikatin yasak, linççinin kahraman, gazetecinin tutsak olduğu bir ülkede yaşamak ister ki?
O halde neden ilerde Alman vatandaşı olmak isteyen gençlere şaşıyoruz ki?
Tek çaremiz var:
Bu denklemi tersine çevirmek:
Hakikati, adaleti, vicdanı savunanları baştacı edip zorbalığı, hırsızlığı, kindarlığı cezalandırmak…
Yoksa Türkiye’yi hepten kaybedeceğiz.