Almanya’da seçimler geçen yıl Eylül sonu yapıldı; sonrasında koalisyon pazarlıkları başladı. 21 müzakere, 22 de çalışma grubu kuruldu. 300 politikacı, iki ay çalışıp bakanlıkları paylaştı ve bir koalisyon anlaşması çıkardı ortaya… Ve bugünkü üç partili koalisyon hükümeti, ancak seçimden 2,5 ay sonra kurulabildi
Millet İttifakı’nın yaptığı hazırlığın önemi işte burada:
Birçok demokraside seçimden sonra başlayan çalışmayı, seçim öncesi yapmayı başardılar. “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”nin ilk önemi burada…
İkinci önemli noktası ise, tek adam rejimi altında alabildiğine kutuplaşmış, uzlaşmayı unutmuş, koalisyondan korkutulmuş bir toplumda, farklı fikirlere sahip altı parti, bir ortak paydada buluşmayı başardı. Hiç küçümsenecek şey değildir bu… Diyalog kapılarının açılması, birbirini dinleme geleneğinin hatırlanması, gerektiğinde uzlaşma için geri adım atılması, topluma “Birlikte güçlüyüz” mesajının aşılanması… Bunlar vaatler kadar önemli noktalar…
Elbette bu uzun vaatler manzumesinde herkesin aradığı, katılmadığı, yeterli bulmadığı ya da hiç bulamadığı hususlar vardır. Benim için, Türkiye’nin en önemli iki yarasının, Kürt sorunu ve siyasi İslam dayatmasının hiç adının geçmemesi, büyük hayal kırıklığı… İstanbul Sözleşmesi’ne atıf yapılmaması da öyle…
Ayrıca keşke “Yarının Türkiyesi” hayalini, bu kadar yaşlı, bu kadar erkek bir heyet sunmasaydı; keşke daha genç, kadın ağırlıklı bir yeni dönem vizyonu ortaya koyabilselerdi ve AKP’den burada da ayrışabilselerdi. Ama sanırım hepimiz, önceliğin bu baskı rejiminden kurtulmak olduğunun farkındayız. Ve bu geçici koalisyon bunu başarana dek, onun ince dengelerini anlamak zorundayız.
Şimdilik önemli olan, “dediğim dedik” tek adamın yerini toplumun farklı kesimlerini kucaklayanların alabilmesi, birlikte yönetebileceklerine toplumu inandırabilmesi, halkın üzerine çöken umutsuzluk bulutunu dağıtabilmesi… Adayın açıklanıp kampanyanın başlamasından sonra süreç çok daha hızlanacaktır. Hayırlı olsun!