Sevgili dostlar,
Cübbeli Ahmet’in “2000 Selefi dernek silahlanıyor” iddiasıyla başlayan tartışma, savcılıkta derneklerin ismini vermeyince söndü. Oysa içerden, son derece önemli bir uyarıydı.
Cübbeli’nin isim vermeme nedenini tahmin etmek güç değil. Bu bile, silahlananların gücünü kanıtlayan bir veri sayılabilir.
Kaldı ki Cübbeli’nin ismini vermeye çekindiği derneklerin sır olmadığını, göz önünde olduğunu, legal ve sanal ortamda aktif faaliyet yürüttüğünü, gazeteci arkadaşımız Erk Acarer’in son haberleri kanıtladı. Erk haklı olarak, “Cübbeli’nin bildiğini istihbarat bilmiyor mu” diye soruyor. Biliyorsa aynı sorun, bilmiyorsa ayrı…
Bugün Erk’in de benim de yurtdışında olmamıza neden olan şey, biraz da istihbaratın bunu çok iyi bildiğine dair bilgiler paylaşmış olmamız… Eldeki veriler gösteriyor ki iktidar bu grupları sadece bilmiyordu, besleyip destekliyor, sınırları açarak yönlendiriyor, giderek silahlandırıyordu.
Bu konular, iktidarın yumuşak karnı… Asla duyulmasını, tartışılmasını istemiyorlar. Hapisteki meslektaşlarımızın bir kısmı da yurtdışındaki bu istihbarat operasyonlarına dair haberleri nedeniyle tutuklandılar.
Ama sansür, tutuklama, tehdit, bu mızrağı çuvala sokmaya yetmiyor: 2010’ların ortalarından itibaren Suriye sınırının iki yanında başlayan yığınak, giderek o örgütlenmenin silahlandırılması, 2015’in Haziran ve Kasım’ındaki iki seçim arasında Türkiye’deki katliamlarda kullanılması, giderek maaşa bağlanıp Suriye’den Libya’ya, Libya’dan Karabağ’a kadar uzanan bir coğrafyada mobilize edilmesi, artık saklanamayan, uluslararası raporlara kaydolan bir gerçeklik…
Şimdi korkutucu olan, iktidarın devrilme tehlikesi gördüğünde bu silahlı milisleri içerde yardıma çağırma ihtimali… Erk Acarer’le bugün Özgürüz Radyo’da dinleyeceğiniz söyleşi, bu ihtimalin hiç de gözardı edilmemesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Bunun Türkçedeki tam karşılığı, “ateşle oynamak…” Malum; çok oynanan ateş, bütün evi tutuşturabileceği gibi oynayanı da yakabilir.