Devrim Avcı
SORU: Merhaba Devrim Hanım, ben Uşak’ın bir köyünde 2009 yılından beri kahvehane işletiyorum. Bu tarihten beri BAĞ-KUR kaydım var. 2000 yılından önce sigorta girişim olmadığı için EYT’den yararlanamadım ama 1997 yılında 4 ay kadar Uşak merkezde bir deri fabrikasında çalıştım. Benden sigorta yapmak için evrak istediler, verdim ama kaydımı yapmamışlar. Dava açsam bu firmada çalıştığımı ispatlasam emekli olabilir miyim?
CEVAP: İyi günler ve ilginiz için teşekkür ederim. 1997 yılında çalıştığınız süre açısından hizmet tespiti adı verilen bir dava açmanız gerekmektedir. 5510 sayılı Kanun’un “Prim belgeleri ve iş yeri kayıtları” başlıklı 86. maddesinin 9. fıkrasında: “Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır” şeklinde bu davanın temelinin ne olacağı ve ne zaman açılması gerektiği düzenlenmiştir.
Hizmet tespit davasında sigortalılık başlangıcının tarihi ve sigortalı çalışmanın varlığı belirleneceği için bu husus kamu düzenini ilgilendirmekte ve uygulamada da Yargıtayın yerleşmiş içtihadı gereği, hakim, özel bir duyarlılık göstererek delilleri kendiliğinden toplamakta ve buna göre araştırma yapmaktadır. Yani, bu davalarda ispat yükü, tek bir tarafa yüklenmemektedir. Bu davalarda mahkeme fiili çalışmanın varlığını da araştırmaktadır.
“Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe girdiğini göstermekte ise de, fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Bu nedenle; işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışmayı ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve kamu düzenine dayalı bu tür davalarda, hakim görevi gereği, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu davalarda da iş yerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, aynı dönemde iş yerinde çalışanlar saptanmalı, sigortalının hangi işte hangi süre ile çalıştığı açıklanmalı, gerektiğinde komşu iş yeri çalışanlarının da bilgilerine başvurularak gerçek çalışma olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanmalıdır.” (Yargıtay HGK, 02.12.2020 Tarih, 2017 / 21 -1074 E, 2020/ 989 K)
Ancak sizin burada dikkat etmeniz gereken husus, dava açmak için kanunda belirlenen beş yıllık hak düşürücü süredir. Sigortalılık ile ilgili belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları SGK tarafından tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurmaları gerekmektedir. Dolayısıyla sizin de 1997 yılındaki çalışma süresi boyunca eğer işveren tarafından sigortalılık ile ilgili belgeleriniz SGK’ye sunulmamış ise bu durumda beş yıllık hak düşürücü dava açma hakkınızın süresi maalesef geçmiş bulunmaktadır.
Ancak, işverenin çalıştırmış olduğu sigortalılara ait belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık hizmet tespit davası için öngörülen bir hak düşürücü süreden söz edilemez. Eğer belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemez. SGK’ye da başvurarak belge verilip verilmediğini araştırmanız önemlidir.
“Yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı iş yerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle kurumun yasadan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir. Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı) (Yargıtay 10. HD, 2020 / 3853 E, 2021 / 1790 K)
Ayrıca çalışmış olduğunuz bu deri fabrikasının hâlâ faaliyette olup olmadığını da araştırmanız gerekecektir.
Dolayısıyla, beş yıllık hak düşürücü sürenin sizin durumunuzda uygulanıp uygulanmayacağı, sizin için sigortalılık belgelerinin verilip verilmediğinin tespiti, ilerleyeceğiniz hukukî yol açısından önemlidir. Hizmet tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğu kabul edildiği için zorunlu ara buluculuğa tabi değildir. Ara bulucuya başvurmadan direkt dava açılabilmektedir.




