A. Genel Tarihte Sığır[1]
1. İnsanlık Târihinde Sığır
Akdeniz ve Doğu’nun Ay ile ilişkili tanrıları boğa biçiminde çizilir ve onlara boğa nitelikleri yakıştırılır. Sümercedeki gu(d) “öküz, kahraman” anlamlarına gelir.[2] Boğanın boynuzları hilâle benzetilir. Büyükana (Ay) kültüyle ilişkilendirilen boğa biçimli heykeller Neolitik çağda[3] çok sık görülür. Ay, denizler ve yağmuru yönetir, bereket de onun hediyesidir. Boğanın boynuzları, bu nedenle hilâl biçimindeki Ay ile ilişkilendirilir.
Boğa ile yıldırım, çok erken bir dönemin (MÖ 2400) gök ve hava tanrılarıyla ilişkili sembolleridir. Boğanın böğürmesi, şimşek ve fırtınaya benzetilirdi. Şimşek ve bora, verimi artıran güçlerin yansımaları sayılırdı.
Asya, Afrika ve Avrupa tarih öncesi dinlerinde yağmur, boğa ve tanrıçalar en ortak unsurlardır. Doğduran ve öldüren gök tanrı boğa biçimindedir.[4] Min, Ba’l, Hadad, Teşub ve büyük tanrıçaların kocaları kendini gök gürlemesiyle gösteren boğa biçimli tanrılardır.[5] Boğa tanrıları verimi artırır ve bolluk getirir. Boğa gök tanrısı, büyük yer ana tanrısıyla kutsal evlilik yapar. Gök, şimşeğin gürlediği, yağmurun yağdığı ve bereketin geldiği yerdir.
Hava tanrıları (fırtına, yıldırım, yağmur) ve zürriyet oluşturan boğa tanrıları gökteki egemenliklerini kaybedince onların yerini büyük tanrıçalar alır. Onlar ise döllendirir ve verimlilik verir.
Hayvanların verimliliği de bitkiler gibi Ay ile ilgilidir. Boğanın boynuzları yüce verimillik tanrılarını nitelemek için kullanılır. Tanrı Magna Mater’in[6] sembolü boğa boynuzlarıdır. Neolitik kültürlerdeki boğa heykelleri veya ikonlar[7] daima yüce verimlilik tanrıçasının sembolüdür. Boynuz, her zaman Yeniay sembolüdür. Öküz boynuzu Ay’ın simgesidir. Çünkü onun şekli hilâli çağrıştırır. Bu nedenle iki boynuz “hilali/Ay”ı simgeler.
Boğa/öküz kurbanının kökü, Osiris ile ilgili dramanın görülmediği tarih öncesi Akdeniz’e dayanır. Bu kurbanların tarımla doğrudan ilgisi vardır. Boğa, domuz ve keçinin yaratıcı gücü kurbanın tarımsal ritüelle ilişkisini ortaya çıkarır.
Kimi eski toplumlarda kutsal bir yer aranırken bir boğa serbest bırakılır ve o boğanın durduğu yer kutsal kabul edilirdi. Ayrıca daima güçlü ve hareketli olan fırtına tanrısı, verim artıran ve döllendiren bir boğa biçiminde düşünülür.
İngilizler Hondlar’a insan kurban etmeyi yasaklayınca onlar da teke/boğayı kurban etmeye başlar.[8]
- Ur-Asur-Bâbil’de Sığır Kültü[9]
Ur’un Ay tanrısı Nannar, “göğün güçlü genç boğası; Enlil’in en olağanüstü oğlu, sert boynuzlu boğa” biçiminde tasvir edilir. MÖ 3 bin yılında Ur kentinde hava tanrısı boğa ile temsil edilirdi. Asurlular gök tanrı boğa üzerine yemin ederdi. Bâbil’in Ay tanrısı Sin, “Enlil’in güçlü danası” diye adlandırılırdı.
Ortadoğu kültüründe güç “boğa” ile simgelenir. Akadcada boynuzun kırık olması “güç kaybetme, yenilme” anlamlarına gelirdi. Arinna tanrısı boğa biçiminde resmedilir ve boğa kutsal hayvan sayılırdı.
Enlil, sular tanrısıdır, tufanlar oluşturur. Enlil’e “bilge, boynuz tanrısı, evrenin rabbi, gök ve yerin kralı, baba bel, büyük savaşçı” diye seslenilir. Enlil’in karısı yüce inek anlamına gelen Ningalla’ydı.
İbranilerin 10/11 harfinin Ay’ın görünümüyle ilgisi vardır. Boğa anlamına gelen alef,[10] Ay’ın ilk haftasındaki görünümünü simgeler.
- Fenike’de Sığır Kültü
Fenikeliler, Hadad[11] adlı tanrıyı boğa ile resmettiler. Fenike metinlerinde Ba’l/Hadad, boynuzlarıyla Mot’a vurur. Ba’l’ın avlaması ve ölümü bir boğanın ölümü ve avlaması biçiminde resmedilir. Boğalar, Ba’l’e/Hadad’a kurban olarak sunulurdu. Anu ve Enlil’in halefi Asuri Bel, tanrısal boğa olarak resmedilir. Asuri Bel, hem gu (boğa) hem de Dara-gal (büyük koç) biçiminde adlandırılır.
Hadad/Ba’l, çoğu zaman şimşeğin sembolü olan boğa ile resmedilir. Şimşek, bazen boynuz biçiminde resmedilir. Fenike tanrıları arasında ilk sırada yer alan tanrı El, “boğa, seven ve acıyan boğa” diye anılırdı.
Eski Suriyelilerin (Fenikelilerin) zenginlik/mülkiyet tanrısı Mamon’dur. İncil’de zenginlik tanrısı Mamon adıyla tanıtılır.[12] İngilizce money, Almanca mammon, Fransızca monnaie, İspanyolca moneta ve Türkmenler ile Azerilerin manat’ı hep aynı köktendir.
Bilinen en eski sunak olan Tel-Hafaje’de ana tanrıçanın yanında bir boğa resmi vardı.
- Mısır’da Sığır Kültü
Mısır’ın Ay tanrısı, “Yıldızların boğası”dır. Mısır tanrısı Amon’un ilk örneği olan Min, “anasının boğası, büyük boğa” diye resmedilirdi. Şimşek de Min’in niteliklerinden biriydi. Min, yağmur yağdırır ve yaşam verirdi. Mısırlılar tarafından Min, inek Hator ile birlikte Hint Okyanusu ülkesinden gelen bir tanrı kabul edilirdi. Firavun yükselip gökteki yere ulaşmak için kamış tarlasının bekçisi olan kurbanların boğasını yenmek zorundadır.
Mısır yazmaları ölen firavun ruhunun bir merdivenle göğe çıktığı veya bir tanrıçanın yardımıyla yıldızlı denizlerde sonsuza kadar yolculuk yaptığı ve böğüren bir boğa biçiminde kurbanlar tarlasına ulaştığını belirtir.
İsis’in gizlendiği tabutu Set, Ay ışığında avlanırken bulur. Set, Osiris’in bedenini 14 parçaya böler ve parçalarını Mısır’a dağıtır. Ölen tanrının törensel amblemi hilal şeklindedir.
5.Yunan’da Sığır Kültü
Yunanistan’da boğa böğürmesi/gök gürlemesi Zeus’u sembolize ederdi. Zeus, baba ve egemen olarak şehrin tanrısı olur, krallar otoritelerini Zeus’tan alır. Zeus, bazen bir boğa olur ve bir boğa gibi anlatılır.
Girit’in bir taş yazıtında “Burda Zeus diye adlandırılan büyük bir boğa yatmaktadır.” yazar. Girit’te Helios, bir boğa biçimini alır ve pek çok hava tanrısının yaptığı gibi Büyük Ana’nın eşi olur.
Helenistik dönemde[13] su tanrısı ve tanrıçaları genelde boğa biçiminde resmedilirdi. Dionysos,[14] keçi ve boğa biçiminde temsil edilirdi. Yunanistan’da boğa kurban edilir. Avrupa’da tarladaki son desteye boğanın biçimi denir.
- Hint’te Sığır Kültü
Hindu-Akdeniz dinlerinin gök tanrıları “boğa” ile tanımlanır. Rig Veda’da Dyaus’a boğa denir. İndra, yağmuru döken, nemi yöneten, yaşamı hareket ettiren ilk gücün tanrısıdır. O, tarla ve sabanın efendisi; dünyanın boğasıdır.
Tarla, kadın ve hayvanların doğurganlığını sembolize eder. İndra, daima boğa ile temsil edilir. İndra, bazen koç (meşa) diye anılır. Tanrı Rudra, marutların babası olup boğa Rudra diye de anlatılır.
Hindularda yaratıcı gök tanrı bir boğa olarak kendini evrensel derinliğin inek tanrıçası ile birleştirir. Rig Veda, her şeye hayat veren bir inekten bahseder. Atharva Veda’da inek tüm tanrılarla birleşir ve evrendeki her şeyi doğurur. Tanrılar, inekler ve insanların yaşamlarına sahiptir ve inek, Güneş imparatorluğu olarak evrenin genişliği olur. Yüce varlıkların annesi olan Adityaların annesi Aditi, bir inek biçiminde temsil edilir.
Ariler öncesi Hindistan ve Belucistan’ın tarih öncesi kültlerinde boğa bulunur. Güney Hindistan’da hala boğa oyunları oynanır. Dravidanlar ile Hindu-Arilerin tümü boğaya hava ve yaratma tanrısının yansıması veya o tanrının davranışlarından biri olarak kabul eder ve saygı gösterirlerdi.
Şiva tapınağı boğa resimleriyle süslüdür. Çünkü Şivanın bineği boğa Nadin’dir. Kanare dilinde öküz anlamında kullanılan ko, “gök, ışık, aydınlık, boynuz, dağ”ı da anlatır. Tamil dilinde[15] ko(n) tanrı demektir. Ko(n)’un çoğulu olan konar ise inek sürüsü demektir.
Hinduların at kurbanı, eski inek kurbanının yerini alır. İndra, önceleri etrafı boğalarla çevrili resmedilirken sonradan aygırlarla resmedildi. Hintlilerin Prajapati’si gerçek bir boğa’dır. Vedik metinlerde de Aşvinler, at/ata binme ile ilgili bir kavram olarak bilinse de aslında boğalara binmeyle ilgili bir kelimedir.
Rig Veda’da Güneş’in arabasının Etaşa adlı bir veya yedi at tarafından çekildiği, Güneş’in de ya akbaba ya da boğa olduğu görülür.
Hava ve verimlilik tanrılarının yaratıcı boğa özelliği Hindistanla sınırlı değildir. Buna Asya, Afrika ve Avrupa’da da rastlanır.
- İran’da Sığır Kültü
İran’da İndra’nın benzeri olan Vrthraghna, Zerdüşt’e bir boğa, aygır, koç, teke, yaban domuzu biçimlerinde görülür. İran’da boğa kurbanı yaygındır. Ancak Zerdüşt boğa kurbanına karşı çıktı.
İran’da bütün tahıllar ve bitkiler Ehrimen’in öldürdüğü ilk boğanın karnından çıkmıştır. Mitra,[16] dünyaya nizam verir, bütün bitki ve tahıllar Mitra’nın boğayı öldürmesiyle yetişip büyümeye başladı.
Hürmüz, ilk insan olan Gayomart ile ilk boğa olan Evagdath’ı dünyanın merkezinde yarattı.[17]
8. Türklerde Sığır Kültü
Denis Sinor, Oğuz kelimesinin etimolojisini incelerken “Bana göre, kahramanımızın adının anlamı ‘boğa, öküz’dür. Öküz kelimesi bütün Türk dillerinde bulunmaktadır ve manası bazen ‘öküz’, bazen ‘boğa’dır. Türkçe sahasında, her tarafta ince sesli şekillere paralel olarak biraz kalın sesli şekillerin bulunduğuna işaret edelim: Yakutça oguz ‘öküz’, Osmanlıca (Kamûs-i Türkî) oguz ‘genç boğa demektir.[18]
Türklerde hâkanın öküz/bakara ile adlandırılması elbette şaşırtıcı değildir. Çünkü bakara üzerinde oluşturulan anlam, çağların genel kabulüne uygun bir yaklaşımdır. Örneğin Arapların çok sevdikleri tarım, doyum, taşıma ve zenginlik aracı olarak gördükleri cml[19] ile yaratıcı Tanrı’nın güzellik, bolluk, zenginlik ve doyum vermesi arasında ilişki kurmaları gibi Türkler de göçebe olmanın getirdiği ve yararını gördükleri hayvanlar üzerinden kendilerini tanımlamışlardır. Ak-koyun(lar), kara-koyun(lar), sarı-keçi(ler) ve kara-keçi(ler) biçiminde nitelemeler bunu gösterir.
Romalılar Jübiter’i kartal, Athena’yı baykuş ve Venüs’ü kumru biçiminde sembolleştirirdi. Oğuz kelimesi Batı’ya okus/oks/ox, August (ogust) biçiminde geçmiştir. Saksoncada oksa, İsveççede/Danimarkacada ohse, Eski Yunanca okes/okse, Golfçada ausa/ausos, Sanskritçede uhsa diye bilinen kelimeler Türkçedeki Oğuz’dur.[20]
B. Çağdaş İslâm Düşüncesinde Sığır
I. Görüş
Bakara, “yarma, genişletme, açma” demektir. İnek/boğa, toprağı yardığı için bakara diye adlandırılmıştır. Boğa, öküz ve ineğe kişiyi zenginleştirdiği, bir varlığa kavuşturduğu için bakara denmiştir. Yani bakara, zenginlik, servet, sermâye ve altını sembolize eder.[21]
II. Görüş
Bakara, sığır, boğa, inek demektir. Eski dünyada tanrı-kral motifi olan boğa ve onun güç sembolü olan boynuzlu taç’ı simgeler. Mısır’da iyilik tanrısı Osiris ve karısı kötülük tanrıçası İsis’tir. Osiris “Güneş, Nil, boğa (apis)” ile simgelenirken İsis “toprak, inek” ile simgelenir. Eski çağlarda boynuzlu taç, tanrısallık anlatırdı. Sümerlerden beri boğa ve onun boynuzu bu anlamda kullanılıyordu.
Ra’d (gök gürlemesi), boğanın sesi olarak düşünülürdü. İnek kesmek, boğa kültünü reddetmektir, onunla ilgiyi kesmektir.[22]
III. Görüş
Tusîrû, sevr ile aynı köktendir. Sevr, öküz/boğa demektir. Bu öküz apis öküzüdür. Tevrat’ta Mısır için alımlı/çalımlı inek diye benzetme yapılır. Kesilmesi gereken inek Mısır’dır.[23]
____________________________________________________
[1] Sığır: Eski Türkçedir. Boynuzlu büyükbaş hayvanların ortak adıdır. Türkçede iki yaş ve üzeri dişi sığıra inek, iki yaş ve üzeri erkek sığıra boğa, kısırlaştırılmış boğaya öküz denir. Türkçede camız denilen Arapça câmûs/câmûş kelimesi manda/su sığırı demektir. Manda’nın aslı Farsça mânde olup “kalmak, benzemek, gibi olmak” anlamlarına gelir; Fransızca mandat’tan gelen manda ise “vekâlet verme, görevlendirme” demektir. Fransızca mandat’ın aslı olan Latince mandatum görev, emanet anlamlarına gelirken Latince mandare ise “eline verme, emanet etme, sırtına yükleme, görevlendirme” fiillerini kasteder.
[2] Boğa anlamına gelen kelimeler şunlardır: Şuru (Asur), şor (İbrânî), Thor (Fenike), tauros (Toros diye okunur, Yunan), taurus (Latin).
[3] Neo-lit(ik): MÖ 8.000-MÖ 5200 yıllarını kapsar. Taş Devrinin sonu olan bu çağ Cilalı Taş Devri/Yeni Taş Devri isimleriyle de bilinir. Bu çağ başlamadan önce dünya buzul çağının etkisi altındaydı ve canlı türlerinin neredeyse tamamı yok olmuştu. Son buzul çağının bitmesi ile başlayan çağdır.
[4] Boğaç (boğaya benzeyen, boğan), Oğuz (öküz)
[5] Eski Suriyelilerin (Fenikelilerin) zenginlik/mülkiyet tanrısı Mamon’dur.
[6] Magna Mater: Ana tanrıça
[7] İkon: Kutsal sayılan resim, çizim ve heykel.
[8] İbrahim de insan kurbanını yasaklayıp hayvan kurbanını getirir.
[9] Kült: Mânevî/rûhânî kişi ve yere gösterilen saygı biçimi. Ata kültü, atalara, onların gelenekleri ve yaşadığı yerelere gösterilen saygı biçimleridir. Bu saygılar ritüeller biçiminde gösterilir. Onlar için özel günlerde anma yapılır, onların ruhlarına dualar gönderilir, onların mezarları ziyaret edilir. Tüm bu işler mistik bir tören ve kutsal bir şölen biçiminde gerçekleştirilir. Bu nedenle kült, biçimsel olarak tapınma/tapma biçimlidir. Boğa kültü ise boğanın kişiliğinde temsil edilen değerlere gösterilen saygı, anma ve tapınmadır. Bu kült ayrıca günümüzde karizmatik bir liderin peşinde ölüme bile giden ideolojik yapılanmayı kasteder.
[10] Elif
[11] Ba’l ile Hadad eş anlamlıdır. Hadad, şimşek sesidir, yıldırım kullanır ve yağmur yağdırır.
[12] Hiçbir uşak iki efendiye hizmet edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz de hem Tanrı’ya hem de Mamon’a kulluk edemezsiniz. (İncil, Luka 16:13)
[13] Helenistik Dönem, Büyük İskender’in istilalarıyla başlayan, Antik dünyada Grek etkisinin doruğa ulaştığı dönemdir. Bu dönem, Antik Grek uygarlığı ile Yakın Doğu‘nun, Orta Doğu‘nun, Güneybatı Asya’nın bir kaynaşmasını ve bu toplumları barbar olarak gören eski Grek tutumundan bir uzaklaşmayı, bir kopmayı temsil etmektedir.
[14] Dionysos: Şarap tanrısı. Şarabın sadece sarhoş ediciliğini değil, sosyal ve faydalı etkilerini de temsil eder. Uygarlığı destekleyen ve barış aşığı olan bir tanrıdır.
[15] Tamilce: Ağırlıklı olarak Hindistan ve Sri Lanka‘da yaşayan Tamiller tarafından konuşulan bir Dravid dili. 2000 yıllı aşkın bir yazılı tarihe sahip dil, yaklaşık 75 milyon insan tarafından konuşulur. Dil, Sri Lanka ve Singapur’da resmî dil konumundadır, ayrıca Hindistan’ın Tamil Nadu eyaleti ve Puduçeri Birlik Toprağı’nın da resmî dildir. Malezya‘da, 543 ilkokulda Tamilce eğitim yapılır. Tamilce, Dravid dil ailesinin Güney Dravid dilleri koluna mensuptur. Bu dil ailesinde de en yakın olduğu dil batıdaki komşusu Malayalamcadır. Malayalamca ve Tamilce birbirlerinden MS 9. yüzyılda farklılaşmaya başlamıştır. İki dil arasındaki farklar, tarih öncesinde batıda bir lehçeleşmeye işaret etse de Malayalamca ve Tamilcenin dil olarak ayrılması 13. veya 14. yüzyılda meydana gelmiştir. Tamilcenin kelime dağarcığında komşu dillerden ve Hindustanî, Sanskritçe ve Farsça gibi başka dillerden girmiş pek çok kelime bulunur. Tamilcenin 2000 yılı aşkın bir yazılı tarihi vardır. Yazılı tarihin ilk evresi Sangam edebiyatı ile karakterize edilen ve MÖ 300-MS 300 yıllarını kapsayan dönemdir ve hâlâ yaşayan bir Dravid dilinin en eski yazılı örnekleri bu dönemde oluşturulmuştur. Eski Tamilce daha sonra Orta Tamilceye evrilmiştir. Bu süreç 8. yüzyılda tamamlanmıştır ve dilde çeşitli sessel ve dilbilgisel değişimler meydana gelmiştir. Aytam adlı fonem (bir kelimeyi diğerinden ayıran ses farkı) fiilen dilden kaybolmuş, aynı zamanda dilde geniş zamanın ilk kullanımları başlanmıştır. 1578 yılında Portekizli misyonerlerin ilk Tamilce dua kitabını basmaları ile Tamilce, basılan ve yayımlanan ilk Hint dili olmuştur. Orta Tamilce, Modern Tamilceye evrilmiştir. Bu dönemde Avrupa dillerinin de etkisiyle bu dillere özgü noktalama işaretlerinin kullanımı başlamıştır. Ayrıca dilin Sanskritçe elementlerden arındırılması konusunda da çeşitli hareketler baş göstermiştir. Modern Tamil yazı sistemi, bir Brahmi alfabesi olan Tamil-Brahmi kökenli bir abugidadır. Bu yazı sistemi 12 sesli, 18 sessiz ve bir özel harf bulundurur. Tamilcede numaralar ile 10, 100 ve 1000 sayıları için özel harfler bulunmaktadır. Ayrıca gün, ay, yıl ve çeşitli kalıplar için de özel kullanımlar bulunur.
[16] Mitra (Mitras, Mica [Mikail], Antik Farsçada Mica): Zerdüştlük dininde ahit, yemin, anlaşmadan sorumlu ilahi varlık. Sözleşmelere uyulmasını denetlemenin yanında her şeyi gören; gerçeğin, sığırların, hasadın ve suyun koruyucusu olduğuna inanılır.
[17] Mircea Eliade, Dinsel inançlar ve Düşünceler Tarihi, Çeviren: Ali Berktay, Kabalcı Yayınları (3 Cilt), İstanbul, 2003; Mircea Eliade, Dinler Tarihi, Çeviren: Mustafa Ünsal, Serhat Kitabevi, Konya, 2005.
[18] Turkish Studies Social Sciences, Volume 14 Issue 2, 2019, p. 37-47.
[19] Cemel (deve), cemal (güzel-lik-), cemîl (çok güzel)
[20] Oxford: Öküz yolu, öküzün geçtiği yer.
[21] Hakkı Yılmaz, Kur’an’daki Önemli Sözcük ve Kavramlar, Nergiz Yayınları, İstanbul, 2017.
[22] Recep İhsan Eliaçık, Nuzül Sırasına Göre Yaşayan Kur’an, 5. Baskı, İnşa Yayınları, İstanbul, 2014.
[23] Mustafa İslamoğlu, Hayat Kitabı Kur’an Gerekçeli Meal-Tefsir, Düşün Yayıncılık, 5. Baskı, İstanbul, 2011.