Diğer gündemlerin gerisinde kalsa da 2024 yılında eğitimde birçok değişiklik yaşandı. Yapılan tüm değişiklikler Bakan Tekin’in ‘Kendimize özgü’ dediği gerici ve piyasacı anlayışla hayata geçirildi. Sonunda eğitim tamamen sermayenin ve gerici çevrelerin isteği doğrultusunda kurguladığı bir yıl geçirdi ve ‘rejime özgü’ bir hale getirildi.
Mustafa Kömüş
Hep birlikte bir yılı daha geride bıraktık. 2024’te en çok tartışılan konulardan biri de eğitim oldu. Seçimin, bölgedeki savaşların gölgesinde kalsa da AKP eliyle hayata geçirilen birçok tartışmalı uygulama 2023’e göre daha kötü bir eğitim sistemiyle yaşadığımız bir yıl olmasını sağladı 2024’ün. Hayatı baştan sona gericilik ve piyasacılık üzerine kurmak isteyen Saray rejimi bunun adımlarını da eğitimle atmaya çalıştı.
2024, 4+4+4 sistemine geçilen 2012’den beri eğitimde okulöncesinden yükseköğretime kadar gericiliği ve piyasacılığı hâkim kılmak isteyen AKP’nin en çok saldırdığı yıl oldu belki de. Geçen senenin sonunda başlayıp devam eden ÇEDES ve birkaç yıldır hız verilen MESEM uygulamaları adeta pik yaptı. Tüm diğer uygulamalar da bu mantıkla hayata geçirildi. Buna karşın okulda olmayan yüz binlerce hatta milyonlarca çocuk için ise hiçbir adım atılmadı.
ÇOCUKLAR YA CAMİYE YA ATÖLYEYE
Yılın en tartışılan konularının başında ÇEDES geldi. ÇEDES’le birlikte yapılan uygulamalarda ilkokuldan, hatta anaokulundan başlayarak çocukların camiye götürülmesi artık sıradan bir hal aldı. Bununla beraber birçok kentte imamlar ise ‘manevi danışman’ adı altında okullara sokuldu. Olay sadece bununla da sınırlı kalmadı. Çocukların ellerine bıçak verildi, Filistin’de öldürülen çocukların taklidi yaptırıldı, mezar kurduruldu. Tüm bunların duyulmasının ardından MEB’in aldığı önlem ise ÇEDES’i kaldırmak değil, uygulamaların sosyal medyada paylaşılmasını yasaklamak oldu. ÇEDES kadar tartışılan diğer bir uygulama ise MESEM oldu. Adı mesleki eğitim merkezi olsa da adeta bir sömürü merkezi gibi kurgulanan MESEM’lerde çocuklar devletin önünü açmasıyla işçileştirildi. Üstelik denetimler yetersiz yapıldığı ya da hiç yapılmadığı için zaten sömürü çarkının içinde olan çocukların yüzlercesi yaralandı, 14 tanesi ise 2022’den bu yana maalesef hayatını kaybetti. FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nin raporuna göre MESEM’lerle birlikte çocukların geçirdiği iş kazası oranı tam yüzde 520 arttı.
∗∗∗
ÇEDES VE MESEM DIŞINDA HAYATA GEÇEN DİĞER UYGULAMALAR
• Medrese müfredatı:
Geçen yılın en önemli olaylarının başında müfredatta yapılan değişiklik geldi. Bir okuldan ziyade ‘medrese müfredatı’na benzetilen müfredatla artık niyetini gizlemeyen AKP iktidarı bilim dışı ne varsa kitaplara soktu. Hemen her alanda referans dine verildi. Osmanlı güzellemeleri arttı, Atatürk ve Cumhuriyet ise seyreltildi.
• Dört dörtlük sömürü:
Eğitim yılının başında Mesleki Eğitim Politika Belgesi yayımlandı. Bu belgenin yayımlanması mesleki eğitimin artık tamamen sermayenin isteğine göre tasarlanacağının da belgesi oldu. Bununla birlikte ‘bölge, ihtisas, sektör içi ve sektöre entegre’ olmak üzere 4 yeni okul programı hayata geçti.
• İstatistik değil itirafname:
MEB’in istatistikleri acı tabloyu gösterdi. Okul çağında olmasına rağmen yaklaşık olarak 2 milyon 982 bin öğrencinin eğitim dışında olduğunu gösterdi. 12 yıllık zorunlu eğitime rağmen 2017-2018’den bu yana ortaokuldan mezun olan tam 1 milyon 298 bin çocuk liselere kaydolmadı.
• Akademi eksilmeyi sürdürdü:
203 bölüme toplam eksi netle girildi. Eksi 8,75 netle bilgisayar programcılığına, eksi 7,5 netle gazeteciliğe giren oldu. Üniversitelerdeki kitap ortalaması bu yıl da geriye gitti, ulusal hakemli dergilerde yayımlanan yayın sayısı azaldı. Üniversitelerde boş kalan kontenjan sayısı yaklaşık 120 bin oldu.
• Milli Eğitim Akademisi:
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yapılan değişiklikle Milli Eğitim Akademisi kuruldu. Kanunla öğretmenler bir kez daha ayrıştırıldı. Bakanlıkça ‘makbul’ görülmeyen eğitimcilerin meslekten uzaklaştırılmasına zemin hazırlandı. Eğitimciler bu kanunu ‘Öğretmenliğe darbe kanunu’ olarak niteledi.
• Verilen sözler tutulmadı:
Öğretmen atamalarında 2023 seçimleri öncesi Erdoğan tarafından verilen ‘mülakat kaldırılacak’ sözü tutulmadı. Mahkeme kararı bahanesiyle aylarca bekleyen öğretmenler yine mülakatla atandı. Mülakatlara her zaman olduğu gibi adaletsizlik damga vurdu. Bakan Tekin ise yaptığı açıklamalarda mülakatı savundu.
• Okullarda çöp yığınları:
Bakanlığın ‘tasarruf’ bahanesiyle aldığı karar nedeniyle temizlik personelinin okullara haftada üç gün gelmesi kararlaştırıldı. Bu nedenle okul idareleri temizlik personelinin parasını velilerden istedi. Birçok okulda çöp yığınları oluştu, sınıflardaki hijyen sorunları haberlere yansıdı.