Cumhurbaşkanlığı’nın 2025 yılı planı, mesleki eğitimi tamamen sermayeye teslim etmek. Müfredat ve ders seçimi dahi özel sektörün talepleri doğrultusunda belirlenecek. Mesleki eğitimi sermaye yönetecek.
Mustafa Kömüş
Yusuf Tekin Milli Eğitim Bakanı olduktan sonra eğitimde en çok öne çıkan alan gericileşme oldu. Özellikle ÇEDES projesi geçen yıl çok tartışılan konular arasında yer aldı. Ancak bununla birlikte mesleki eğitim merkezlerinde (MESEM) yaşanan iş cinayetleri de gözleri buraya çevirdi. Çocuk işçiliğine uydurulan yasal kılıf olan MESEM’lerle de yetinmeyen Bakanlık ‘4 yeni okul projesi’ adı altında çocukların işletme bünyesinde çalışmasını sağlayan düzenlemeler hayata geçirdi. Meslek ortaokulları açıldı. Tüm bunların varacağı noktanın ne olduğunu da 4 Ekim günü Bakan Yardımcısı Ömer Faruk Yelkenci açıkladı. Yelkenci, 4+4+4 sisteminin son 4 yılının yeniden ele alınması gerektiğini söyledi. Amaç elbette çocukları eğitimden koparmak ve çocuk işçiliğini artırmak. Sermayeye çocukları ucuz işgücü olarak sunmak.
Hafta başında açıklanan Cumhurbaşkanlığı’nın 2025 yılı Programındaki eğitim başlıkları da bu mantıkla ele alındı. MESEM’i az bulan iktidar, eğitimde özel sektörün ağırlığını artırmayı hedefledi. Öyle ki ders seçiminden müfredata kadar özel sektör artık mesleki eğitimin bir unsuru haline getirilecek. Hali hazırda birçok MESEM’e ve hatta okullara ev sahipliği yapan organize sanayi bölgeleri (OSB) de Milli Eğitim Bakanlığı için bir eğitim kurumuna dönüştürülecek. Milli Eğitim Bakanlığı da bu durumu şu ifadelerle duyurdu: “Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre, mesleki eğitimde kamu-özel sektör iş birliğinin artırılması, meslek liseleri ve meslek yüksekokullarının yönetiminde özel sektörün daha etkin rol alması sağlanacak. İhtiyaç duyulan alanlara yönelik özel sektörle iş birliği yapılarak protokoller hazırlanıp yürütülecek.”
MÜFREDAT VE DERS SEÇİMİ
Planda mesleki eğitime yönelik hedefler şöyle:
• Mesleki eğitimde kamu-özel sektör işbirliğinin artırılması, meslek liseleri ve meslek yüksekokullarının yönetiminde özel sektörün daha etkin rol alması sağlanacaktır.
• Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yapılacak mesleki eğitim merkezleri ve meslek liselerinin yer seçiminde OSB’ler öncelikli olarak değerlendirilecektir.
• Mesleki eğitimde ders seçimi dâhil karar alma süreçlerine özel sektörün ve ailelerin katılımı sağlanacaktır.
• Tüm paydaşların rollerinin ve sorumluluklarının tanımlanacağı mesleki eğitim yönetim modeli geliştirilecektir.
• Mesleki ve teknik ortaöğretimde alan ve dal açma ve kapatma süreci, yerel ihtiyaçlar ve sektör talepleri doğrultusunda gerçekleştirilecektir.
• Mesleki eğitim müfredatı sektörün ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlenecektir.
• Özel sektörle işbirliği içerisinde mesleki ve teknik eğitimde bölüm ve alan bazında ihtiyaç planlaması yapılarak bölgesel ve sektörel düzeyde beceri ihtiyaç haritası çıkarılacaktır.
• Turizm sektörünün ihtiyacı olan nitelikli ara eleman ihtiyacının karşılanmasına yönelik uygulamalı eğitim programları geliştirilerek sürdürülecektir.
• İşgücü piyasası ile mesleki ve teknik eğitim arasındaki uyumun geliştirilmesi için gençlerin işgücü piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda tercih yapmaları sağlanacak, öncelikli sektörlerdeki mesleki ve teknik eğitime yönelimin sağlanması için burs, eğitim desteği gibi çeşitli teşvik mekanizmaları uygulanacaktır.
ÇOCUKLAR UMURLARINDA DEĞİL
Planda yer alan ifadeleri değerlendiren Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak AKP’nin en başından itibaren piyasanın işleyişine uygun bir eğitim planladığının ve hayata geçirdiğinin altını çizdi. Irmak şunları söyledi: “Bakan sık sık mesleki eğitimin sektörün ihtiyaçlarına göre tasarlanmak istediğini belirten açıklamalar yapıyordu. Özellikle mesleki eğitim merkezlerinde biz bunu gördük. Bu elbette AKP’den beklenmeyen bir şey değil. MESEM’lerde yaşanan ölümler de AKP’nin mesleki eğitimden ne anladığını ortaya koyuyor. Çocuklar acımasız sömürü koşullarına mahkûm ediliyor. Sömürünün bir parçası haline getiriliyorlar.”
Sistemin Almanya ve Japonya örnekli olduğunun söylendiğine dikkat çeken Irmak şöyle devam etti: “Ancak iki ülkede de uygulama bu şekilde değil. Örneğin Japonya örneğinde çocuklara okulların temizletildiği söyleniyor. Bu doğru değil. Okulları temizleyen birileri var. Bir de bunun çocuklara temizlik uygulamaları yaptırılıyor. Almanya’da büyük kampüsler içerisinde çocuklar hem eğitim alıyorlar hem meslek öğreniyorlar. Buradaki gibi özel sektörün eline bırakılmıyor çocuklar. Ayrıca o ülkelerde bu programlar istihdam odaklı. Bizde bu çocukların mezun olduktan sonra ne olacağı da bilinmiyor. Böyle bir planlama da hayata geçirilmiyor. Türkiye’deki tamamen sermayenin isteklerine bağlı ilerliyor. Bu plan da bunun itirafı. Bir bütün olarak bakışları bu. Çocuklar umurlarında değil. ‘Sermayenin işleyişine uygun teknik eleman yetişsin, piyasanın ihtiyacı karşılansın’ diye bakıyorlar.”