İktidarın seküler yaşama saldırılarına yenisi eklendi. Diyanet, 4 bakanlığa yazı gönderdi, otobüs seyahatlerinde molaların namaza göre belirlenmesini istedi. Karar tepki çekti. Akademisyen Durak, “Saray rejimi çürüyor. Çürüdükçe ortalığa saçılan pis kokuyu din iman esansıyla kapatmaya çalışıyor” dedi.
Özde ÇELİKBİLEK
Her fırsatta laikliği hedef alan AKP iktidarının seküler yaşama müdahaleleri bitmiyor. Toplumsal yaşam, dini kurallarla sarmalanmak istenirken Diyanet İşleri Başkanlığı, otobüs yolculuklarının mola saatlerine de karışmaya başladı. Ulaştırma, Kültür ve Turizm, Ticaret ve İçişleri bakanlıklarına gönderilmek üzere bir yazı hazırlayan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, otobüslerin seyahat sırasındaki molalarını, namaz saatlerine göre ayarlamasını istedi. Erbaş, “Namazların vaktinde edasını sağlamak üzere, makul bir süre ayrılmalı” dedi. Söz konusu yazıda, şu ifadeler yer aldı: “Vatandaşlarımız tarafından gelen talepler doğrultusunda şehirlerarası otobüs seyahatlerinde molalarının, namaz vakitlerinin dikkate alınarak belirlenmesi ve namazların vaktinde edasını sağlamak üzere makul bir süre ayrılması ile ilgili Bakanlığınızca yapılabilecek düzenlemelerin değerlendirilmesi hususunda bilgilerini ve gereğini saygılarımla arz ederim.”
DİNDARLIKTAN UZAK BİR DİNCİLİK
Yolsuzluğa, hırsızlığa, kadın cinayetlerine tepkisiz kalan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yolcu otobüslerinde molaların namaz saatlerine göre belirlenmesini istemesi tepki çekti.
Laiklik ve muhafazakârlık üzerine çalışmalarıyla bilinen KHK’li akademisyen Yasin Durak’a göre iktidar, gündelik hayatın ritmini İslami kurallara göre düzenlemek istiyor. Durak, “AKP iktidarının uygulamaya koymaya çalıştığı bu tür düzenlemeler, yaşadığımız zamanının İslamlaştırılması adına atılan adımlardır. Gündelik hayatın ritmini İslami kurallara göre düzenleyerek bu algıyı insanların hayatına yedirmeye çalışıyorlar. Fakat unuttukları ve bilmedikleri bir şey var: Bu yaptıkları düzenlemeler, dindarlıkla da çelişen şeyler. Bu dindarlıktan uzak bir dincilik” dedi.
İŞÇİ SINIFINA PRATİKTE BİR ŞERİAT
Durak, şöyle devam etti: “Saray rejimi çürüyor. Çürüdükçe bu kokuyu din esansıyla kapatmaya çalışıyor. Bu çürüme sürecinde her türden dinci şovenliğe daha fazla sarılacakları, bu vurguyu artıracakları eskisi kadar kuşatıcı bir söylem yerine daha dar bir çevreye hitap eden nefret söylemi ve şeriat projesini yürürlüğe sokma niyetleri var. Çünkü ellerinde bundan başka hiçbir şey kalmadı. Salgın önlemleri bahanesiyle bir şeriat provası yaptıklarını gördük. Tekirdağ’da 6 kişi hayatını sahte alkol nedeniyle kaybetti. Bu rakam çok yüksek. Bugün ‘dindarlar yoksuldur’ yanılgısı işliyor. Oysa dikkat ederseniz otobüse kim biniyor? Yoksullar biniyor. Bugün Türkiye’de seküler yaşam iktidar eliyle pahalılaştırıldı. İçki pahalılaştırılarak, yoksullar için imkânsız kılındı. Bu kültürel tahakküm önce proleteryaya işliyor. Hem içki yasağından bakın hem seküler yaşama bakın. Her türlü uygulama işçi sınıfına pratikte bir şeriat yaşatıyor.”
BASKININ BAŞKA BİR TÜRÜ
“Namaz bahanesiyle otobüs mola verecek ve namaz için otobüsten ayrılmayanlar baskının başka bir türüyle karşılaşacak” diyen Durak, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Yavaş yavaş bunları göreceğiz. Sürekli olarak bu dinci vurgunun yapılması her köşe başını bir cami duvarına çeviriyor. En ufak özgürlük kırıntısı dahi maneviyatın, dini değerlerin sorgulandığı bir çerçeve çiziyorlar.”
***
► Salgın bahanesiyle tam kapanmaya geçilmesiyle içki satışı yasakladı.
► Kamuya ait sosyal tesislerde içki satışı yasaklandı.
► Karma yurtlar kaldırıldı.
► 1+1 ve 1+0 dairelerin projelere dahil edilmesi yasaklandı.
► Türkiye’nin ‘ilk imzacı’ sıfatıyla imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı kararıyla çekildi.
► Sıbyan okulları açıldı, 4-6 yaş arası çocuklara okul öncesi din eğitimi verdi.
► Giyim kuşama yönelik fetvalar verildi. Birçok tatil beldesinde karma plajlar iptal edildi, haremlik-selamlık uygulamasına geçildi.
► Kamuda çalışanlardan isteyenlere mesai kaybına neden olmaksızın cuma namazı izni verildi.