Partisinin grup toplantısında konuşan Kışanak, asgari ücret politikasını eleştirerek, aileleriyle birlikte 20 milyonu bulan asgari ücretlilerin açlık sınırının altında yaşadığını kaydetti.
Gündemdeki “torba yasa”yı da eleştiren Kışanak, “torba tasarının”, “toplumsal beklentilerle hak gasplarını aynı torbaya dolduran bir tasarı” olduğunu iddia etti.
Kışanak, tasarıda, toplumun büyük kesimini ilgilendiren kredi kartı borçları ile çek mağdurlarına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığını belirtti. Kışanak, tasarıda yer alan düzenlemelerle engellilerin istihdam olanaklarının ve işçilerin sosyal güvencesinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını kaydetti.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Alt Komisyonunun Diyarbakır ve Mardin’deki YİBO’larda yaptığı inceleme sonuçlarını hatırlatan Kışanak, sonucun “bir insanlık trajedisi” olduğunu, söz konusu YİBO’lardaki çocukların üşüdüklerini ve karınlarının doymadığını belirten Kışanak, “YİBO’lar artık Türkiye’nin dört bir yanında var. Yoksulların çocukları, işte buralarda, eğitim adı altında bir toplama kampına mahkum edilmiş durumdalar” dedi.
İktidarın, hukuk sistemine ilişkin yaptığı yasal düzenlemeleri eleştiren Kışanak, DGM’lerin devamı niteliğinde özel yetkili mahkemeler kurulduğunu savundu.
Kışanak, “Tutukluluk fiili cezaya dönüştü. Cinayet işleyenler 3 yıl, ancak basın açıklaması okudu diye örgüt üyeliği suçundan yargılananlar 10 yıl tutuklu kalıyor. İkili, ayrılıkçı hukuk sistemi yaratıldı” diye konuştu.
AKP iktidarının ömrünün “Yalan söylemekle geçtiğini” öne süren Kışanak, şöyle devam etti:
“(12 Eylül ile hesaplaşacağız) dediler, ancak darbecilerin çıkardığı yasalara sarıldılar. Darbeciler evlerinde paşa paşa oturuyor. ‘Yargı bağımsızlığı’ dediler, yarattıkları hukuk garabeti ortada. ‘Askeri vesayete karşıyız’ dediler, bunda da sınıfta kaldılar.
AKP hükümeti partimizin çözüm projesini provoke etmek adına askeri cesaretlendirdi, parti kapatmaktan bahsetti, ‘Demokrasiye suikasttır’ dedi. Bundan cesaret alan Genelkurmay, bildiri yayımladı. Bu ülkenin yurttaşlarının kendi anadillerini nasıl kullanacaklarına ilişkin taleplerine karşı ordunun süngüsünü çıkardılar. AKP hükümeti de bu süngünün karşısında onayladı, tasdik etti.”
Kışanak, “Demokratik özerklik” projelerine ilişkin eleştirileri değerlendirirken, “Bölge yönetimlerinin kendilerine ait sembolleri, Türkiye’yi temsil eden bayrağın yerine ikinci bir bayrak ikame etme anlamına gelmiyor” dedi.
Yıllardır, “Kürt sorununun” çözülmesinin yolunun bölge yönetimlerinin kurulmasından geçtiğini söylediklerini öne süren Kışanak, “Ama birileri sürekli önerilerimizi görmezlikten geliyor. ‘İkinci bir devlet kurmak istiyoruz’ diyen herhangi bir BDP’li, DTP’li gördünüz mü? Kim dedi ki ‘ikinci devlet kurumak istiyoruz’. 80 yıldır bölünme fobisiyle bu ülkeyi demokrasiden mahrum bıraktınız” dedi.
Kışanak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bölge yönetimleri, dünyanın her yerinde uygulanan demokratik yöntemdir. Bölge yönetimlerinin de kendilerine ait sembolleri olacaktır. Bu, tüm Türkiye’yi temsil eden ulusal bayrağın yerine ikinci bir bayrak ikame etme anlamına gelmiyor. Bu ülkenin hiçbir yurttaşının bu bayrakla bir sorunu yok.”
Toplantının bitiminden sonra, grup toplantısı başlamadan önce, Atatürk Kültür Dayanışma Eğitim Vakfı Başkanı Gül Karyaldız, kendisineTürkçe sözlük ve bir CD vermesini gazetecilere değerlendiren Kışanak, “Hanımefendi bu ülkenin çoğunluğundan da bahsetti. İstiyorum ki herkesin gönlü de bizimki kadar geniş olur. Tüm dil, kütür ve sözlüklere gönlünü açacak yurttaşlar istiyoruz. Her sabah Türk olmayan çocuklara ‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ diye andokutmak, bir utançtır. Bunun kaldırılması gerekiyor” diye konuştu.