‘Baykal krizi’ ortalığı toz duman ettiği için, Anayasa değişikliği tartışması tamamen gündemden düştü.
Oysa, değişiklik paketi Meclis’te oylandı, Cumhurbaşkanı’na gönderildi. Cumhurbaşkanı’nın onayı gerçekleşirse referanduma gidilecek. O nedenle, Anayasa değişikliği paketi, hiçbir şekilde gündemden düşecek konu olmamalı.
Bir süre önce, aralarında benim de olduğum, 200’ü aşkın imzacıdan oluşan bir grup olarak, Türkiye’nin ihtiyacı olanın topyekûn bir Anayasa değişikliği olduğunu ve bu değişikliğin en geniş demokratik katılım süreçlerinin işlediği bir mutabakat süreci ile gerçekleşmesi gerektiğini ileri sürmüştük. Bu düşüncelerimizi özetlediğimiz metni basın ile paylaştık. Milliyet gazetesi, 22 Mart tarihinde, imzacıların listesi de dahil olmak üzere bu çağrımıza geniş yer verdi. Sonra, bu çağrı tartışma konusu oldu, ancak o metni imzalayan birçoğumuzun konuya ilişkin düşünce ve kaygıları aynen devam ediyor. Bu nedenle, bu kez, Anayasa değişimi paketini değerlendirme aşamasında olan Cumhurbaşkanı’na bir çağrıda bulunmak gereği duyduk. Şimdi bu metni sizinle paylaşmak istiyorum, gerekirse tartışmasını sonra yaparız.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Türkiye’nin bütüncül bir Anayasa değişikliğine ihtiyacı olduğuna ve Anayasa değişikliği sürecinin en geniş demokratik katılımla gerçekleşmesi gerektiğine inanıyoruz.
Ancak, siyasal süreç bu yönde gelişmedi. İktidar partisinin hazırladığı Anayasa değişikliklerinin görüşülüp oylanması TBMM’de tamamlandı ve paket onayınıza sunuldu. Anayasa değişikliği sürecine ve paketteki bazı düzenlemelere ilişkin değerlendirmelerimizi saklı tutarak, gelinen noktadaki kaygılarımızı ve görüşlerimizi dikkatinize sunmak ihtiyacı duyduk.
TBMM’deki oylamaların ardından Anayasa değişiklikleri arasında bulunan hak ve özgürlüklere dair maddelerin referanduma sunulmasını gerektirecek bir sonuç ortaya çıktı. Oysa çağdaş demokrasilerde insan hakları ve özgürlükleri ile ilgili düzenlemelerin referanduma sunulması düşünülemez.
Referanduma sunulacak olan Anayasa paketi gerekli katılım ve müzakere süreci içerisinde hazırlanmış değil ve bütünsel bir değişikliği temsil etmemekte. Bu niteliklere sahip olmayan paketin maddelerinin, bütünsel değişikliklerde olduğu gibi, tek bir oyla referanduma sunulması seçmenin karar verme özgürlüğünü kısıtlayacaktır.
Bu nedenle, Anayasa değişikliği içindeki 26. maddede yer verilen, “halkoyuna sunulması halinde tümüyle oylanır” şeklindeki düzenlemenin demokratik ilkelere aykırılığının giderilmesine olanak tanımak için, değişiklik teklifini TBMM’ye iade etmenizi ve TBMM’nin de yukarıdaki görüşleri dikkate alarak, bu sürecin işleyişini demokrasiye katkı sağlayacak biçimde yönlendirmesini bekliyoruz.
Böyle bir gelişmenin, referandum sürecinde artmasından endişe duyduğumuz toplumsal kutuplaşmayı azaltacağına inanıyoruz. Böylelikle, siyasi partilerin kapatılmasına dair hükümlerin AİHM ve Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu Kriterleri çerçevesinde istisnai bir durum olarak düzenlenmesi, temsilde adalet ilkesine imkân vermeyen barajın kaldırılması, seçim ve siyasi parti yasalarının daha demokratik hale getirilmesi gibi öncelikli gördüğümüz değişikliklerin de önünü açabileceğini düşünüyoruz…
Saygılarımızla
Not: Bu yazıyı yazdıktan bir süre sonra Cumhurbaşkanı’nın Anayasa değişikliği paketini onayladığını öğrendik. Cumhurbaşkanı’nın jet onayı dolayısıyla bu demokratik çabamız boşa gitmiş oldu. Ben yine de bu metni sizinle paylaşmak istedim. Yine bu jet onay sayesinde Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı, hakem rolü ve domokrasi anlayışı konusunda daha fazla fikir sahibi olduk.
Radikal