Burhan Şeşen
Can Atalay’la hiç karşılaşmadım. Ama sanki yıllara dayanan uzun bir dostluğumuz var. Amca İlhan Şeşen’in vefatından sonra bana yazdığı iki sayfalık taziye mektubu bu duygumda ne kadar haklı olduğumu gösteriyor. Can Atalay bizi yani Gündoğarken’i ilk kez Ferhan Şensoy’un “İçinden Tramvay Geçen Şarkı” adlı oyununda izlemiş. Yıllar sonra tanınmış bir grup olduğumuzda, şarkılarımız hep birlikte söylenmeye başlandığında bile Can’ın gözünde hâlâ o Küçük Sahne’deki gencecik üç müzisyenmişiz. Şarkılarımız arasında sevdiği birçok şarkı varmış ama “Nâzım Hikmet Memleket Memleket Nâzım Hikmet”in yeri bambaşkaymış.
16 Haziran Pazartesi günü şarkılar, türküler söyleyip, şiirler okuyarak “Adalet, Özgürlük ve Eşitlik” taleplerimizi duyurmak adına Can Atalay’ın arkadaşları ve meslektaşları olarak bir dayanışma etkinliğinde bir araya geleceğiz. Bakırköy Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek bu gecede tabii ki “Nâzım Hikmet Memleket Memleket Nâzım Hikmet” şarkımızı da sevgili Can için söyleyeceğiz.
Bu özel geceyi Can Atalay’ın hukukçu arkadaşları organize ediyor. Şule Aydın ve Timur Soykan’ın sunuculuğunu yapacağı gecede Ferhat Livaneli orkestrası eşliğinde yer alacak sanatçılar ise Bulutsuzluk Özlemi, Cahit Berkay-Emrah Karaca, Ceylan Ertem, Grup Gündoğarken, Güvenç Dağüstün, Hüseyin Turan, Hüsnü Arkan-Dengin Ceyhan, İlkay Akkaya, Melike Demirağ, Onur Akın, Sadık Gürbüz, Suavi ve Zuhal Olcay. Ataol Behramoğlu ve Nebil Özgentürk ise geceye katkı sunacak iki değerli isim. Yazımın başında demiştim ya Can Atalay’la hiç tanışmamama rağmen sanki yıllara dayanan bir dostluğumuz var diye. Nasıl olmasın ki. Birçok insan ülkedeki insan hakları ihlallerini görmezden gelip, hukuksuzluğa göz yumarken Can tanımadığı binlerce insanın hak mücadelesinde, hukuk mücadelesinde hep en ön sıralarda yer aldı. Son on senede yer aldığı davalara baktığımız zaman zaten nasıl bir insan olduğunu hep birlikte görebiliyoruz. Şöyle bir hatırlayalım isterseniz 2013 yılında Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesine karşı çıkan Taksim Dayanışması’nın avukatlığını üstlendi. 2014 yılında 301 madencinin ölümüyle sonuçlanan, ülkemizde bugüne kadar meydana gelmiş en büyük maden faciası; ardından Ermenek’te meydana gelen maden kazasının avukatlığını yaptı.
2016 yılında 11 çocuğun öldüğü 26 çocuğun yaralandığı Adana Öğrenci Yurdu yangınında mağdur ailelerin yanında yer aldı. 2018 yılında Çorlu Tren Kazası’nda yine hayatını kaybedenlerin yakınlarının avukatlığını üstlendi. 2020 yılında ise 7 işçinin ölümü 127 işçinin yaralanmasına neden olan Hendek Havai Fişek Fabrikası patlamasında işçi ailelerin yanında yine Can Atalay vardı. Sonrasında Validebağ Korusu’ndaki yapılaşmaya karşı çıkan Validebağ gönüllülerini savundu. İstanbul’daki tarihi Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı düzenlenen kampanyada yine en ön sıralarda onu gördük.
Bu kadar değerli bir hukukçu ve aktivistin 2023 yılı seçimlerinde TİP’ten milletvekili seçilmesine ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen hâlâ hapiste tutulması ne yazık ki ülkemiz için çok büyük bir ayıp ve kayıp.
Can Atalay gibi bir insan hakları savunucusu ve avukatın yapacak o kadar çok işi olmasına rağmen günlerini dört duvar arasında geçirmesine gönlü razı olmayan meslektaşları, arkadaşları ve sanatçı dostları bu hukuksuzluğun karşısında durmak için şarkılarımızla, türkülerimizle, şiirlerimizle pazartesi günü saat 19.30’dan itibaren Bakırköy Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’ndeyiz. Sizler de bizim gibi Can Atalay’ın yanındaysanız bu hukuksuzluğa dur demek için hepinizi bekleriz.
Kalın sağlıcakla…