Adalet ülkede içi boşaltılmış bir kavramdan artık farksız olurken zengine kalkan yoksula zincir oldu. Hakkını aramak, sesini çıkarmak AKP eliyle engellendi. Tüm bunları yazan gazeteciler de hapsedildi.
Deniz Güngör
Geride bıraktığımız 2023 yılı belki de AKP eliyle adetlinin ne denli yozlaştığının göstergesi oldu. Yüzlerce meslektaşımız yaptıkları haberler veya sosyal medya paylaşımları nedeniyle cezaevlerine tıkılırken birtakım kişilerin rüşvetle adaletin çarkını kendinden yana döndürdüğü ortaya çıktı.
Adalet, Gezi Direnişi Davası nedeniyle 2 yıldır tutuklu bulunan Gezi tutuklularına uğramazken 10 Ekim Katliamı, Çorlu Katliamı ve Kobani davasında verilen kararlarla ise biz bu sefer yalnızca “Hoşça kal” diyebildik.
Hakkını aramak, sesini çıkarmak AKP eliyle engellendi. Tüm bunları yazan gazeteciler de hapsedildi. Cumartesi Anneleri 2022 yılında kendilerine açılan Galatasaray Meydanı’nda gözaltında kaybedilen yakınlarını aramaya bu yılda devam ederken birçok kentte insan hakları savunucularının sesi ağır hasta tutuklular için yankılandı. İşkenceyle gözaltılar ve cezaevlerinde kötü muamele ise sürdü. Kronikleşen hukuksuzluk demokrasi büyük yara alırken ülke, yasaklar, yolsuzluklar ve yoksullar ülkesine dönüştü.
30 Ocak: AYM’nin 2 kere tahliye kararı verdiği ancak Yargıtay’ın hükmüyle tahliye edilmeyen Can Atalay’ın vekilliği düşürüldü.
25 Nisan: Çorlu Tren Katliamı davasında 4 kişi beraat etti. Yargılananlar “bilinçli taksir”den ceza aldı. Mahkeme indirim uyguladı.
3 Mayıs: Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) yayınladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 165’inci sırada yer aldı.
22 Aralık: RSF’ye göre, tutuklu gazeteci sayısı 11 oldu. Öldürülen gazetecileri İstanbul’da anmak isteyen 7’si gazeteci 9 kişi tutuklandı.
GAR KATLİAMI DAVASI
Ankara’da 10 Ekim 2015 tarihinde Tren Garı Meydanı’nda IŞİD tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırı sonucu yaşanan katliama ilişkin davada, 1 Temmuz’da karar çıktı. Tutuklu sanıklar hakkında ‘‘insan öldürmekten’’ 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, ‘‘insan öldürmeye teşebbüs’’ suçundan da 379’ar kere 18 yıl hapis cezası verildi. Ancak mahkeme heyeti, sanık Erman Ekici hakkında ‘‘insanlığa karşı suçtan’’ beraat verdi. Mahkeme heyeti 103 kişinin saldırıda katledilmesini ‘‘insanlığa karşı suç’’ olarak saymadı.
CEZAEVLERİNDE İHLALLER SÜRDÜ
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye’de 2 Aralık 2024 tarihi itibariyle 406 ceza infaz kurumunda 378 bin 657 mahpus bulunmaktadır. 2024 yılı içinde Adalet Bakanlığı tarafından verilen bilgiye göre cezaevlerinde anneleriyle birlikte kalan 0-6 yaş arası çocuk sayısı 759’dur.
Hapishanelerde yaşam hakkının korunmasına dair gerekli tedbirler alınmıyor, işkence, kötü muamele ise devam ediyor. Adalet Bakanlığı’nın son açıkladığı bilgiye göre; 2024 yılı ilk 11 ayında hapishanelerde 709 mahpus yaşamını yitirdi. Mahpuslar sağlık haklarına erişemezken bir yandan hastane sevkleri aksıyor, kelepçeli muayene, ağız içi ve onur kırıcı arama, tekli ring araçlarıyla sevk gibi hasta haklarını yok sayan uygulamalarla karşı karşıya kalıyorlar. Ağır hasta mahpuslar tahliye edilmezken maalesef hapishanelerde yaşamlarını yitiriyorlar.
İşkence ve kötü muamelenin geride bıraktığımız 2024 yılında da hapishanelerde devam ettiği gibi çıplak arama uygulaması da sürüyor.
∗∗∗
Mahpuslar özellikle Yüksek Güvenlikli ve S Tipi kapalı hapishanelerde tam tecrit altında ve tek başlarına tutuluyor. Günde 1-1,5 saat havalandırmaya çıkarılıyor. Bu tip hapishanelerde mahpusların hem fiziki hem de psikolojik sağlıkları tehdit altındadır.
İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla mahpusların tahliyelerinin soyut ve subjektif kararlarla engellenmesi 2024 yılında da sürdü. Pişmanlık dayatmasına maruz bırakılan mahpusların tahliyeleri 3-6-9 aylık veya 1’er yıllık periyotlarla engelleniyor.
Ancak mahpusların maruz bırakıldığı hak ihlalleri geçtiğimiz yılda bunlarla sınırlı kalmadı. Birçok mahpusun çeşitli gerekçelerle sosyal faaliyet hakları engellenirken yasal olarak düzenlenmiş spor, sohbet, atölye, kurs ve ortak alan faaliyetlerine izin verilmiyor veya çok kısıtlı uygulanıyor.
Mahpusların açık ve kapalı görüş saatleri yapılması gerekenden daha kısa sürelerle yaptırılıyor. Telefon görüşmelerinde siyasi ve adli mahpuslar arasında ayrımcı uygulama mevcut. Adli mahpuslar görüntülü ve 60 dakika görüşme yapabiliyorken siyasi mahpuslar yalnızca haftada 10 dakika normal telefon görüşmesi yapabiliyor.
∗∗∗
Mahpusların televizyon ve radyo hakları kısıtlanıyor. Muhalif kanalların izlenmesine ve dinlenmesine izin verilmiyor, muhalif basın ve yayın organları mahpuslara verilmiyor. Türkçe dışındaki yayınlar, özellikle de Kürtçe yayınların da her zaman olduğu gibi “Kürtçe bilen memur yok, tercüman parası ödeyin ancak o zaman veririz” gibi dayatmalarla hapishanelere alınmıyor. Mahpusların sorunlarını yazdıkları ve kurumlara iletmek istedikleri mektuplara el konuluyor ve soruşturma açılıyor.
Hapishanelerde her türlü hak talebine ya da ihlallere karşı verilen tepkilere karşılık disiplin soruşturmaları başlatılıyor. Bu disiplin soruşturmaları neticesinde mahpuslara haberleşme hakkı cezaları, hücre cezaları veriliyor, bu soruşturma ve cezalar bahane edilerek infazları yakılıyor.
2024 yılında da mahpuslar ailelerinden uzak hapishanelere sürgün edildiler ve ailelerine yakın hapishanelere sevk talepleri kabul edilmedi. 2024 yılında da mahpuslar tarafından hem YGC tipi hapishanelerde tutulmalarından dolayı ve çeşitli hak ihlallerinden kaynaklı olarak açlık grevleri yapılmaya devam edildi.
İHD Hapishaneler Komisyonu