Hükümet’in seçim hazırlığının en önemli silahlarından biri Meclis’te: Sosyal medyaya sansür geliyor. Yeni yasa, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma”nın 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını öngörüyor.
“Ne var ki bunda, tabii ki yalan haber yayılmamalı” diyebilirsiniz. Ama AKP’nin “yanıltıcı bilgi”den ne kastettiğini anlamak için icraatını bilmek lazım. Mesela geçen hafta #ÖZGÜRÜZRadyo’nun eski eş yayın yönetmeni Zübeyde Sarı, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ten yargılandı. Savcı, yıllar önce attığı mesajlarda “suç unsuru” bulmuş. İddianamede, “sanal devriye yöntemi ile elde edilen” 11 sosyal medya paylaşımı “suç”a delil olarak gösteriliyor. Rejimin “sanal devriye”leri, cezalandırmak istedikleri kişilerin sosyal medya hesaplarında yıllarca geri giden aramalar yapıp suç uydurmaya çalışıyor. Yine geçen hafta, gazeteci İnci Hekimoğlu da, sekiz yıl önce attığı dört tweet yüzünden sabah 06’da kapısını çalan polislerce gözaltına alındı. CHP’nin İstanbul il Başkanlığından alınan Canan Kaftancıoğlu’nun, parti üyeliği de düşürüldü geçen hafta… O da, attığı tweet’ler yüzünden dört yıl 11 ay hapis cezası almıştı.
Bu tweet’lerin içeriğinde ne silahlanma çağrısı var, ne bomba yapım dersleri; ya Cumhurbaşkanı eleştirisi veya iktidarın hoşuna gitmeyen fikirler… Amaç da bu zaten: Medyayı kontrol altında tutan Erdoğan’ı sosyal medyada da dokunulmaz kılmak ve iktidarı her tür eleştiriden korumak… Hükümeti zora sokacak haberlerin yayılmasına engel olmak… Seçime böyle bir susturulmuş muhalefetle gitmek…
Muhaliflere sosyal medyada yolsuzluk-hukuksuzluk eleştirisi yapmak, farklı fikir savunmak yasaklanırken Cumhurbaşkanı, hakaret etme ve yanıltıcı bilgi yayma özgürlüğünü doyasıya kullanıyor. Daha önceki hafta bir parti toplantısında Gezi olaylarına katılanlar için “Camilerimizi yaktılar” yalanını söyledi. Ondan hemen önce de protestolara katılan kadınlara “Sürtük” diye hitap etmişti.
Seçime doğru rejimin ipleri sıkılaştırılıyor. Ve hazırlanan şey, bir seçimden çok tek kale maça benziyor.