Gerçek kokusuyla, ahmağı kandıran yalan sözün kokusu, miskle sarımsak kokusu gibi, söz söyleyenin soluğundan anlaşılır.
Mevlâna Celâleddin Rûmî
Evrensel küme bütün kümeleri kapsayan kümedir. Modern matematiğin bu temel yasası çiğnenerek evrensel bir düşünce geliştirilemez. Sahte evrenselciliğin ilk çiğnediği yasa bu en temel evrensellik yasasıdır.
O nedenle “Evrensel bilgi yalnızca bizdedir” cümlesinin kendisi evrensellik yasasına aykırıdır. Bir bilgi ne kadar kapsamlı olursa olsun bir öğreti ve o öğretiyi açıklayan bir organizasyon ile sınırlı ise evrensel olamaz. Bir öğretinin evrenselliği ancak bütün insanlığı kapsayıcılığı ile söz konusu edilebilir ki bu bir düşünme hali değil düşüncenin de izlendiği mutlak bir sessizlik halidir. Bu sessizlik bütün düşünüşleri kapsayan bir evrensel küme gibidir ki bir sınırı yoktur. Bir sınırı olmaması da gayet doğaldır. Bütün insanları ilgilendiren ortak bazı değerler evrensel olabilir yoksa bir öğreti ya da topluluk değil. Bu değerler hiçbir topluluğun ya da öğretinin tapulu malı değildir. Hava ve su gibi aziz ve evrenseldir. Bu değerlere herkes her bilinç düzeyinden ulaşabilir, tekâmülünde ilerleyebilir. Gerçek bir tavazu da ancak böylesi bir kavrayışta açığa çıkar. “Hakikat yalnızca bizdedir, bizden olmazsanız bittiniz” diyen zihniyet ile hakikat her yerdedir ve erdem ve hikmette pekala kötü bir konumda olabilirim diye kendini sorgulayan zihniyetin tevazu anlayışı arasında dünyalar kadar fark vardır. Biri erdemi bir mensubiyette ararken diğeri erdemin samimiyetle emek vermede olduğunu bilir.
“En evrensel benim” iddiacılığı ile ortaya çıkan sayısız öğreti onca bilimsellik iddialarına rağmen aslında bilimi dışlayarak bu yola girmişlerdir. İş lâfa gelince “biz bilimseliz” diyen postmodern cemaatler/topluluklar hakikatin heryerdeliği gerçeği karşısında köşeye sıkışınca hakikat subjektiftir diyerek kendi evrensellik iddialarını kendileri çürütmektedirler. Dertleri taraftar sayısıdır ve bu son derece saçma ve çocukça bir hırstan ibarettir. Yani aslında hakikat diye bir meseleleri yoktur. Bir başka kümeye karşı alternatif bir küme oluşturarak güçlenme çabasına girmeyi “evrensel hakikatleri ve sırları açıklamak” sanmakta ve böylece de yutturmaktadırlar. Kendileri bir tuzağa düşmüşlerdir ve bu düştükleri tuzağa konuyu bilmeyenleri de düşürmüşlerdir.
Israrlı savunumuz odur ki; nerede güçlenme ve sayı arttırma çabası varsa orada hakikat yoktur. Çünkü böyle bir zihniyet her şeyden önce samimi olamaz. Samimiyet gidince yerini güç toplama ve ayakta durma hırsı almakta, taraftar kaybetmemek için her türlü hile ve sefilliğe baş vurulabilmektedir. Onlardansanız bilinçlisiniz onlardan değilseniz bilinçsizsiniz.
Sahte olan var olmasa idi gerçek olanın değeri anlaşılmazdı. Sahte ile gerçeğin en kolay birbirine karıştığı alan metafiziktir. Metafizik, fizik gerçeklik ve matematik tutarlılığa oturtulabilirse bu sahte evrenselcilerin maskesi düşecektir. Ancak o zaman gerçek özgürlük ve evrensel barıştan bahsedebileceğiz.
Karanlıklar daima doğru ile yanlışı ayıran ölçütlerin kaybolduğu ortamlarda kök salar. Böylesi bir ortamda yapılacak en doğru şey karanlıkla boğuşmak değil, doğru ile yanlışı ayırmanın yolunu insanlara öğretmektir.
Gerçeği zaten insanlar kendi vicdan ve idrakleri ile kavrayacaklardır. Hakikat insanlara dayatılamaz. Çünkü hakikat mübîndir (apaçıktır). O nedenle gerçeğin dayatılmasının yanlış olmakla kalmayıp saçma olduğunu savunuyoruz.
Aldatıcılar daima güzel sözler ve amaçlar göstererek muhataplarını felâkete sürüklerler. Aydınlatıcılar da güzel sözler ve amaçlar gösterirler ancak gerçekten aydınlığa eriştirirler. Her barışcılım diyen gerçekten barışcıl olamayacağı gibi her aydınlandım diyen de gerçekten aydınlanmış değildir.
Bütün insanlığa rahmet ve aydınlık getirdiğini iddia edenlerin insanları kendi gerçekleri ile bizzat yüzleşmeye yönlendirmek, öz benliklerini nasıl izleyeceklerini öğretmek dışında bir ödevleri yoktur.
Evrensel yalancılar; bu ilkeyi tersine çevirerek evrenselliğin bu kapsayıcılığını kendilerinin kabulü şartına bağlamak ve diğer düşünce biçimlerini hegemonyaları altına almak ya da yok etmek için;
“Hakikat yalnızca bizdedir, diğer öğretilerin devri kapanmıştır, bizi redd eden her şeye müstehaktır” derler.
İnsanların sırf onlar gibi düşünüp inanmaması (ne kadar birlik ve kardeşlikten bahsetseler de) bir kindarlığın konusu haline gelmektedir.
Evrensel gerçek, bütün bilinç düzeylerinin ulaşabileceği sonsuz ve kapsayıcı bir değerdir. Sonsuzluk karşısında bütün bilinç düzeyleri birdir. Halâ anlamıyor musunuz?
Sonsuzluğun size vereceği özgürlük koşulsuzdur. Filân kümeye üye olmanızı şart koşmaz.
Hakikatin birliği ve kapsayıcılığı dururken bir topluluk ya da cemaatin daracık çatısı altına girmek son derece saçmadır.
Gök kubbe mi daha evrenseldir yoksa bir öğreti/grup/topluluk/cemaatin küçücük çatısı mı?
––