İktidar, başta Suriye’deki gelişmeler olmak üzere her fırsattan bir “başarı hikâyesi” yazmaya çalışıyor. Halkın yaşadığı gerçek ise bambaşka. En küçük hak arayışı bile baskı, yasak ve yargı sopasıyla yok edilmek isteniyor.
Krizlerle boğuşan ve ülkeyi her alanda uçuruma sürükleyen Saray yönetimi, dışarıya hala güçlü olduğu imajı vermeye çalışırken içeride baskıyla rejimin ömrünü uzatmaya çalışıyor.
En küçük bir hak arayışına, yürüyüşe, greve, demokratik bir talebe tahammülü olmayan iktidar, polis zoruyla, yargı sopasıyla, gece yarısı çıkan Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle ülkeyi yönetmeye, kendisine karşı gelişecek itirazları bastırmaya çalışıyor. Suriye’deki emperyalist aktörler ve cihatçı örgütler eliyle gerçekleşen işgalden “başarı hikayesi” yazılmaya çalışılırken, Sudan ve BAE arasında arabuluculuk yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan için “ülkeleri barıştıran lider” imajı yaratılmak isteniyor.
Suriye’de Şam yönetiminin düşmesinin ardından sığınmacıların yoğun biçimde döndüğü haberleri servis edilirken Erdoğan’ın hanesine bir başka “başarı” öyküsü atfediliyor. Son olarak gazeteci Nevşin Mengü Salih Müslim’le yaptığı röportaj nedeniyle gözaltına alındı. Mengü daha sonra adli kontrol şartı ve yurtdışına çıkış yasağı ile serbest bırakıldı.
Öte yandan rejimin uyguladığı baskı ve yasaklara maskesini düşüren gerçek yüzüne göz atalım:
İşçilere yasak: Birleşik Metal-İş Sendikası’nın “sefalet teklifi” diyerek Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’na karşı mücadele kararı almasının ve grevi büyütmeye başlamasının ardından grev, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Resmi Gazete’de yayımlanan kararıyla “milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu iddiasıyla 60 gün yasaklandı. Yaklaşık 5 aydır hakları sendikal hakları için direnen Polonez işçileri Ankara’ya yürümek isterken polis müdahalesiyle karşılaştı. İşçilere barikat kuran polis, çok sayıda işçiyi gözaltına aldı.
SEP’lilere gözaltı: Ankara merkezli başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul ve İzmir’de ev baskınları düzenlendi. Baskınlarda Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP) Genel Başkanı Güneş Gümüş, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Gökçe Şentürk’ün de aralarında olduğu 15 kişi gözaltına alındı. Dosyada gizlilik kararı olduğu gerekçesiyle avukatlara bilgi verilmedi. SEP’ten yapılan açıklamada, “Düzmece dosyalarla, haksız gözaltılarla devrimci mücadeleyi sindirmek için çabalıyorlar. Bizler devrimci mücadelemizden vazgeçmeyecek, tüm baskıları yoldaşlarımız ve dostlarımızla beraber göğüslemeye devam edeceğiz” denildi.
Gezi Davası: Gezi Parkı Davası kapsamında 2022’de tutuklanan Can Atalay’ın milletvekilliği de düşürüldü. Meclis, Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi konusunda olağanüstü toplandı. AKP’li Alpay Özalan, TİP Milletvekili Ahmet Şık’a kürsüde sırada yumrukla saldırdı. DEM Parti Kars Milletvekili Gülistan Koçyiğit’ın ise kaşı açıldı. Gezi Parkı davasından tutuklanan Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater ve Mine Özerden ve iş insanı Osman Kavala cezaevinde bulunuyor. Osman Kavala, cezaevinde 7. yılını geride bıraktı. Kavala’nın yeniden yargılanma talebi ise reddedildi.
Kobani Davası: HDP eski eş-başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 108 kişinin yargılandığı “Kobani Davası”nda ceza yağdı. Selahattin Demirtaş hakkında toplam 42, Yüksedağ hakkında ise toplam 30 yıl ceza verildi.
Kayyum hamlesi: İlk kayyum hamlesi Van’da geldi. Van Büyükşehir Belediye başkanlığını kazanan DEM Partili Abdullah Zeydan’ın seçilme yeterliliğini kaybettiği gerekçesiyle mazbata AKP’li Abdulahat Arvas’a verilmek istendi. İradesine sahip çıkan on binler sokakları doldurdu. Yapılan itiraz sonrası YSK, mazbatayı Zeydan’a iade etti. Hakkari Belediyesi’ne yönelik polis operasyonunun ardından belediyeye kayyum atandı. İçişleri Bakanlığı, terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in görevden uzaklaştırıldığını açıkladı. Özer’in yerine İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy kayyum olarak atandı. Esenyurt’un ardından DEM Partili Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine de kayyum atandı. Karar, pek çok ilde protesto edildi.
Belediyeler: 31 Mart’ta sandığa gömülen iktidar, yerel yönetimleri ele geçirmek adına pek çok hamleye girişti. Çoğu AKP döneminden kalan borçlar haciz yoluyla CHP’li belediyelerden tahsil edilmek istendi. Bazı belediyelere haciz işlemi yapıldı. Bununla yetinmeyen iktidar, kara propagandasına devam etti. İstanbul, Ankara ve Beykoz belediyelerine konser ve etkinlik soruşturması başlatıldı.