Psikolojik yansıtma, (İng: “psychological projection”), “psikanalizin kurucusu” olarak anılan Sigmund Freud tarafından ileri sürülen ve bir insanın “içinde” olan biten süreçlerin sanki “dışarıdan” gelen bir etki ışığında gerçekleştiğini sanmayla ilişkilendirilen bir psikolojik savunma mekanizmasıdır.[1]
Günümüzde psikolojik yansıtma; kurbanı suçlama, aldatmayı rasyonalize etme ve zorbalık gibi birçok pratik alanda karşımıza çıkmaktadır. Örneğin bir zorba, kendi iç dünyasındaki zayıflıklarını zorbalık ettiği kişilere yansıtabilir veya kafası karışmış bir kişi, bu kafa karışıklığı ve yetersizlik hissini diğer insanlara yansıtabilir.
Psikolojik Yansıtmanın Tarihi
Freud, hastalarıyla yaptığı seanslar sırasında, bireylerin kendisinde olan fakat istemedikleri davranışları karşı tarafta varmış gibi gösterdiğini fark etti. Diğer bir deyişle, hastalar “içlerinde” olan durumu, “dışarıdan” geliyormuş gibi yanlış yorumluyorlardı. Bu davranış, onların duygularıyla daha iyi başa çıkmasını sağlıyordu. Bu nedenle Freud, psikolojik yansıtmayı, bireylerin kendilerinde bulunan ve rahatsız edici veya onlarda kaygı uyandıracak özelliklere karşı egolarını savunmak için kullandıkları bilinçsiz stratejilerden biri olarak tanımladı.
Aslında Freud’dan çok önce, bu şekilde anılmamış olsa bile, Giambattista Vico gibi düşünürler ve Ludwig Feuerbach gibi filozoflar tarafından tanımlanmış ve örneğin Feuerbach tarafından dinin ve din mantığının eleştirisinde kullanılmıştır.[2], [3], [4] 500’lü yıllarda yazılmış olan Babil Talmudu‘ndda da şöyle geçmektedir:
Kendinde olan lekeyi komşunda arayarak onu tahrik etme.
İncil‘in Matta-7 babında da şöyle geçer:[5]
Kendi gözünde mertek varken kardeşine nasıl, ‘İzin ver, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin? Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.
Freud, yansıtma kavramını resmi olarak ilk kez 1895 yılında ortaya koydu. Kavramı ortaya koyduğu mektupta, komşularının onun hakkında dedikodu yaptığını düşünen, utanç duygusuyla yüzleşmekten kaçınan bir hastasını tanımladı. Bu kavram, kızı Anna Freud’un 1936 yılında yayımladığı The Ego and The Mechanisms of Defense adlı kitabında da çeşitli savunma mekanizmalarından biri olarak yer buldu.[6]
Yansıtma Mekanizmasının Gelişimi
Yansıtma, temelde içselleştirilmiş bir iyi-kötü ayrımına dayanır. Bu nedenle immatür bir savunma mekanizması olarak değerlendirilir. Bireyin bilişsel-zihinsel gelişiminin artmasıyla birlikte farklı yaş gruplarında, farklı savunma mekanizmalarının daha baskın bir biçimde kullanıldığı görülmektedir.
Gelişim dönemlerine bakıldığında, yansıtma mekanizmasının, somut işlemler dönemindeki (İng: “concrete-operational”) 7-11 yaş grubunda olan çocuklar tarafından daha fazla kullanıldığı gözlemlenmiştir. Bu dönem boyunca çocuğun yansıtma davranışına başvurması doğal kabul edilir. Bu yansıtmalar, çocuğun tehlikeli olarak gördüğü etkinlikleri kendisinden uzaklaştırmasına, aynı zamanda çevresinde bu tehlikelerin sorumluluğunu taşıyacak başka birini bulmasına yardım eder. Çocuk, kendi suçunu bir yabancıya, bir hayvana hatta cansız eşyalara yıkmakta bir sakınca görmez. Bireyler, yansıtmayı bir savunma mekanizması olarak en çok erken ve orta ergenlik döneminde kullanmaya devam eder. Bu immatür mekanizmaların sıklıkla kullanımının, bireylerin gelişimsel süreci içinde psikopatoloji açısından bir risk faktörü oluşturduğu çeşitli çalışmalarla ortaya koyulmuştur.
Yansıtmanın ilkel bir mekanizma olarak kabul edilmesine karşın, yetişkinlik döneminde de kullanıldığı görülür. Bireyler kendilerinde benlik algılarını tehdit eden bir durumu fark ettiklerinde, kaçınılmaz olarak bu mekanizmayı kullanmaya başvurabilirler. Kendi hataları için başkalarını suçlayabilirler ve/veya suçu başka konulara, kavramlara ve kişilere yığmaya çalışabilirler.
Yansıtma Örnekleri
Yansıtma bireyin yaşamının farklı dönemlerinde, kaygı uyandıran herhangi bir koşulda bir savunma mekanizması olarak kullanılabilir.
Yansıtmaya klasik bir örnek olarak, eşine karşı sadakatsiz olan, fakat bunu kabul etmeyip eşini diğer erkeklere ilgi duymakla suçlayan bir kişi verilebilir. Böyle bir durumda erkek, kendi ilgisini ve duygularını uygunsuz olarak değerlendirip kabul edemediğinden, arzusunu kadın partnerine atfederek bilinçsiz şekilde bu mekanizmayı kullanabilir.
Bir diğer biçimde, başkalarının eşyalarını çalma dürtüsü hisseden, fakat bu dürtüyü çevresindekilere yansıtan bir kişi örnek verilebilir. Bu kişi bir şeylerinin çalınacağını düşünür. Bu durumdan endişelenerek sürekli olarak çantasını kontrol etme ihtiyacı duyabilir. Aslında, kişinin kendisi bu çalma dürtüsüne sahip olduğundan, başkalarının da böyle bir davranış göstereceğini düşünerek çevresindekilerden şüphe eder. Böylece kabul görmeyen çalma dürtüsünden ve bundan duyduğu utanç duygusundan kendini uzaklaştırır.
Erkeklik ve maskülen davranış kalıpları konusunda kendini güvensiz hisseden bir erkeğin, feminen özellikleri olan erkeklerle alay etmesi de psikolojik yansıtmanın bir örneği olarak verilebilir.
Yansıtma, sadece bireyin kendisinde sevmediği, bilinçaltında eksiklik ya da uygunsuz olarak gördüğü duygu ve davranışları başkalarına atfetmesi olarak görülmeyebilir. Bireyin kendini daha iyi hissetmek için başkaları hakkında olumsuz hikayeler yaratması da muhtemeldir. Böyle bir durumda, yansıtma egoyu korumak adına kullanılmaz. Bir diğer yandan, başkasına atfedilen kişisel özellikler, tamamıyla olumsuz olmayabilir.
Yansıtmanın, verilen örneklere benzer biçimde “savunmacı veya klasik yansıtma” (İng: “defensive or classical projection”) olarak tanımlanması için, bireyin kendinde inkar ettiği bir tutumu, benliğini korumak ve savunmak adına başkalarını suçlamada kullanması gerekir. Egoyu savunma olmadan yansıtma davranışı, bir savunma mekanizması olarak değil, diğer insanlar hakkında oluşturduğumuz, gerçeği yansıtmayan düşünceleri içeren bilişsel bir önyargı olarak değerlendirilmelidir.
Yansıtmanın Etkileri
Yansıtma davranışı, diğer savunma mekanizmaları gibi bireye kısa vadede fayda sağlayabilir. İnsanlar kendilerinde rahatsız oldukları gerçeklikleri başkalarına yükleyerek öz güvenlerini koruyabilirler. Yaşamdaki stresle başa çıkabilmek için, çeşitli stratejileri kullanmak olağandır.
Ancak yansıtmanın bir savunma mekanizması olarak sıklıkla kullanılması, kıskançlık, zorbalık, kurbanı suçlama, küçümseme ve aşağılama gibi davranışları beraberinde getirerek kişiler arası ilişkilere zarar verebilecek niteliktedir. Aynı zamanda bireyin utanç duyduğu özelliklerini başkalarına atfetmesi ve bu davranışlardan kendini soyutlayarak yüzleşmekten kaçınması, bu davranışın ortadan kaldırılmasını da engelleyecektir.
Bunun yanında araştırmalar, savunmacı yansıtmanın sıklıkla kullanılmasının, borderline, narsistik, histrionik ve psikopatik kişilik bozukluklarıyla ilişkili olan özelliklerle bağdaştığını göstermiştir. Örneğin psikolojik yansıtma kırılgan bir egonun deneyimlediği anksiyeteyi azaltabilecek olsa da, bunun bedeli disosiyatif kişilik bozukluğunda karşımıza çıkan disosiyasyon olmaktadır.[7] Projeksiyonun abartıldığı ekstrem vakalarda kişi, kendi kişiliğinden yoksun hale gelebilir.[8] Böyle bir durumda kişinin gerçeklerle yüzleşebilmesi ve kendi kişiliğini yeniden inşa edebilmesi için terapi görmesi gerekebilir.[9]
Özellikle yansıtma savunma mekanizması, narsistik kişilik bozukluğu ile sıklıkla birlikte anılır. Suçlayıcı, küçümseyici, empatiden uzak davranış örüntüleri sergileyen narsist bireyler, bu davranışları başkalarına yansıtarak asıl suçlunun onlar olduğunu dile getirirler. Böylece kendi davranışlarının yarattığı etkiyi görmekte sorun yaşayarak eleştirilere de kapalı hale gelirler. Çevrelerinde kendi hatalarından sorumlu tutacak birilerini bulma ve farklı durumlarda kendilerini haklı çıkarmaya çabalama davranışları da bu bireylerde sıkça görülebilir.
Yansıtma Mekanizmasını Durdurmak Mümkün mü?
Savunma mekanizmalarının bilinçsiz olarak kullanılması, onun fark edilmesini zorlaştırmaktadır. Ancak üstesinden gelinmesi imkansız değildir.
Başlangıçta bireyin bu davranışını fark etmesinin yolu, öz-yansıtma (İng: “self-reflection”) yapmak olabilir. Kendimizde sevmediğimiz davranışları düşünmek, kişiliğimizin zayıf bulduğumuz yönlerini gözden geçirmek ve başkalarıyla olan ilişkilerimizde olumsuz durumları belirlemek, bu konudaki farkındalığın ilk aşamasını oluşturur.
Davranışlarımızı objektif bir biçimde gözlemlemek ve başkaları hakkında ne gibi çıkarımlar yaptığımızı düşünmek, insanlarla olan iletişimimizde bu davranışı gösterip göstermediğimizi tespit etmeye yarayacaktır. Bireyin kendisini gözlemlediği bu süreçte kendine karşı yargılayıcı olmaması ve dürüst bir değerlendirme yapması gerekir. Savunmaya geçmek yerine, kendimizde fark ettiğimiz durumlarla yüzleşmeye çalışmak önemlidir. Davranışı fark edip kabullenmenin zorluğu göz önünde bulundurulduğunda, bu sürecin bir danışmanla birlikte yürütülmesi, bireye fayda sağlayacaktır. Böylece davranış daha açık ve dürüst bir şekilde değerlendirilebilir.
Bunun dışında, kişilerin günlük yaşamlarında çevrelerindeki insanlar tarafından yansıtmaya maruz kalmaları da mümkündür. Böyle bir davranışla karşılaşıldığında, sınırları belirlemek önemlidir. Yansıtmaya karşı tekrar suçlayıcı bir tavır takınmak yerine, bu davranışı kabul etmediğinizi ve ona katılmadığınızı belirten açık ifadeler, yansıtma yapan kişiyi sorumluluk almaya ve suçlayıcı davranışıyla ilgili düşünmeye yönlendirebilir.
Freud Karşıtı Eleştiriler
Freud’un çalışmalarının genelinde olduğu gibi, psikolojik yansıtma konusunda da Freud’un teorisini eleştiren bolca araştırma bulmak mümkündür.
Örneğin sosyal yansıtma üzerine araştırmalar, insanların diğerlerinin kendilerine benzer olduğuna inanma konusunda geniş bir eğilime sahip olmalarına ve bu nedenle kişisel özelliklerini başkalarına “yansıtmalarına” neden olan “yanlış fikir birliği etkisi” adı verilen bir etkinin var olduğunu göstermektedir.[10] Bu, hem iyi hem de kötü özellikler için geçerlidir ve dolayısıyla kişide bulunan bir özelliğin kişinin kendi içinde var olduğunu inkar etmek için kullanılan bir savunma mekanizması değildir.
1998 yılında yayınlanan ve direkt olarak savunma mekanizmalarının var olup olmadığına yönelik deneysel çalışmaları inceleyen bir meta-analiz, konu hakkında şu sonuca varmıştır:[11]
İnsanların savunmacı bir şekilde, kendilerine ait belirli kötü özellikleri, onlara sahip olduklarını inkar etmenin bir yolu olarak başkalarına yansıttıkları görüşü, bilimsel verilerle sağlam bir şekilde desteklenmiş değildir.
Kaynaklar ve İleri Okuma
- ^ N. McWilliams. (2020). Psychoanalytic Diagnosis: Understanding Personality Structure In The Clinical Process. ISBN: 9781462543694. Yayınevi: The Guilford Press.
- ^ V. A. Harvey. (1995). Feuerbach And The Interpretation Of Religion. ISBN: 9780521470490. Yayınevi: Cambridge University Press.
- ^ C. N. Cotrupi. (2000). Northrop Frye And The Poetics Of Process. ISBN: 9780802081414. Yayınevi: University of Toronto Press.
- ^ M. J. P.. (2011). The Critique Of Theological Reason. ISBN: 9780521169233. Yayınevi: Cambridge University Press.
- ^ Kutsal Kitap Yeni Çeviri. Matta 7. Alındığı Yer: ERF Bibleserver | Arşiv Bağlantısı
- ^ A.Freud. (1936). Ben Ve Savunma Mekanizmaları. ISBN: 978-975-342-493-6. Yayınevi: Metis Yayınları.
- ^ M. L. Korn. Trauma Related Disorders: Conversations With The Experts. (8 Ekim 2001). Alındığı Yer: Medscape | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Gunder. (2021). Introducing Melanie Klein: A Complete Guide To Child Psychoanalysis: Melanie Klein Psychology. ISBN: 9798721303807. Yayınevi: Independently Published.
- ^ M. Jacoby. (1990). The Analytic Encounter: Transference And Human Relationship (Studies In Jungian Psychology By Jungian Analysts, 15). ISBN: 9780919123144. Yayınevi: Inner City Books.
- ^ J. M. Robbins, et al. (2005). Social Projection To Ingroups And Outgroups: A Review And Meta-Analysis. SAGE Publications, sf: 32-47. doi: 10.1207/s15327957pspr0901_3. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. F. Baumeister, et al. (2003). Freudian Defense Mechanisms And Empirical Findings In Modern Social Psychology: Reaction Formation, Projection, Displacement, Undoing, Isolation, Sublimation, And Denial. Wiley, sf: 1081-1124. doi: 10.1111/1467-6494.00043. | Arşiv Bağlantısı
- S.Freud, et al. (1985). The Complete Letters Of Sigmund Freud To Wilhelm Fliess, 1887-1904. ISBN: 9780674154216. Yayınevi: Belknap Press of Harvard University Press.
- G.E. Vaillant. Ego Mechanisms Of Defense: A Guide For Clinicians And Researchers. ISBN: 978-0880484046. Yayınevi: American Psychiatric Press.
- P. Muris, et al. (2003). Defense Styles, Personality Traits, And Psychopathological Symptoms In Nonclinical Adolescents. The Journal of Nervous and Mental Disease, sf: 711-780. doi: 10.1097/01.nmd.0000105365.60759.3a. | Arşiv Bağlantısı
- psychologytoday. Projection. (26 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 19 Haziran 2022. Alındığı Yer: www.psychologytoday.com | Arşiv Bağlantısı
- Psychology Today. How To Confront Narcissists’ Lethal Weapon: Projection. (6 Mart 2019). Alındığı Yer: Psychology Today | Arşiv Bağlantısı
- G. G. . Noam, et al. (2011). The Relationship Between Defenses And Symptoms In Adolescent Psychopathology. Journal of Personality Assessment, sf: 311-327. doi: 10.1080/00223891.1990.9673996. | Arşiv Bağlantısı