Pedofili en az 6 aylık bir süre boyunca, kișide ergenlik dönemine girmemiș bir çocukla ya da çocuklarla cinsel etkinlikte bulunmayla ilgili yoğun, cinsel yönden uyarıcı fantezilerinin, cinsel dürtülerinin ya da davranışlarının yineleyici biçimde ortaya çıkması olarak tanımlanmıștır. Pedofili, kriminal ya da adli bir kavram değil, klinik bir tanıdır.
DSM-IV-TR tanı ölçütlerine göre pedofili tanısı konabilmesi için kişinin en az 16 yaşında olması ve cinsel etkinlikte bulunduğu çocuklardan en az beş yaş daha büyük olması gerekmektedir.
Pedofilleri diğer çocuk cinsel istismarcılarından ayıran en önemli özellikleri çocuklara karşı hissettikleri cinsel dürtülerin ve bu dürtüler doğrultusunda çocuklara yaptıklarının yanlış olduğunu düşünmemeleridir. Çarpık bir iç dünyasına sahiptirler.
Çoğu pedofil kendi davranışlarını, durdurulamayacak, engellenemeyecek, istem dışı hareketler olarak görmektedir. Bu düşünceye dayanmak kendilerini, yaptıkları hareketlerin zorunlu bir katılımcısı olduğuna inandırmaktadır. Kendilerini kurban olarak gördüklerinden, çocuklara yaptıklarından ötürü pişmanlık ya da sorumluluk duymamaktadırlar. Tüm pedofiller yaptıkları hareketlerden suçluluk duymasalar da davranışlarının toplum ve yasalar tarafından kabul edilmediğini bilmektedirler. Devlet otoritelerinin karşısına çıktıklarında hepsi yaptıklarını yalanlamakta, hapsedilmemek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Eğer yaptıkları kanıtlandıysa, benimsedikleri delüzyonları kullanıp, gerçekleri manipüle etmeye çalışmaktadırlar. Bunlara örnek olarak;
- Bu davranış zararsız değil, aktarılandan çok daha önemsiz.
- Çocuk cinsel yönden beni provoke etti.
- Yaptıklarımın öğretici bir yönü vardı.
- Hayatın gerçekleri ve aşk hakkında bilgi verdim.
- Çocuğun da hoşuna gitti.
Diğer cinsel saldırı yapan gruplarla karşılaştırıldığında, pedofilik bireylerin daha büyük yaş grubunda oldukları, eylemlerin yapıldığı ortalama yaşların ise 40-70 yaş arası olduğu gösterilmiștir. Pedofili bireylerin büyük çoğunluğu erkeklerdir. Pedofiller istismar ettikleri çocuklara değişik cinsel davranışlarda bulunabilirler. Bunlar, çocuklara kendilerini çıplak göstermek (exhibitionism), çocuğu soymak, çıplak çocuğa bakmak (voyerism), çocuğun önünde mastürbasyon yapmak gibi pasif ya da cinsel organla çocuğa dokunmak, oral seks, penetrasyon gibi invazif davranışlar olabilir. Pedofiller genel olarak çocukları zorla bu davranışlara maruz bırakmak yerine çocuğu duyarsızlaştırmak veya fiziksel manipülasyonla yavaş yavaş alıştırmayı tercih ederler. Pedofili olgularının fantezilerinin genellikle benliğe yabancı (egodistonik) ve rahatsız edici olmadığı bilinmektedir. Bu nedenle psikiyatri kliniklerine tedavi başvurusu yapmaları çok nadir olup, genellikle çocuğa cinsel taciz nedeniyle adli olaylar sonucu kliniklerde görülürler. Diğer tüm çocuk istismar vakalarının aksine pedofillerin tüm bu yaptıkları belli bir plan dahilindedir, rastgele gelişen sadece bir kere olmuş bir vakadan ibaret değildir. Pedofiller kurban seçimi söz konusu olduğunda da dikkatlidirler. Savunmasız, ailesi tarafından ihmal edilen, ebeveynleri ayrılmış, evde ailesi genellikle bulunmayan, ilgisiz ailelerin sevgiye muhtaç çocukları seçer, sır saklama yeteneklerini test eder ve onlara kendi kişisel zevklerine hizmet eden planlarını gerçekleştirmek uğruna sevgi gösterir gibi davranırlar. Seçtikleri çocuklar kendi akrabaları değildir. Çocukların kolayca ulaşılabilecek olmasından daha çok, ilişkinin devamını sağlayacak ve sevgi gösterileri ile kendisinden kolayca kopmayacak çocukları tercih ederler. Pedofili olgularının bazı özelliklerine dayanılarak çeşitli sınıflandırmalar ortaya konmuştur. Bazı yazarlar pedofilik bireyleri tercih ettiği yaş grubuna göre ergenlik (puberte) öncesi yaş grubu çocukları tercih edenler “pedofiller” ve ergenlik sonrası yaş grubu çocukları tercih edenler “hebefiller” olarak ikiye ayırmaktadır. Sadece çocuklara cinsel ilgisi olan olgular seçici pedofili hem çocuklara hem erişkinlere cinsel ilgisi olan olgular seçici olmayan pedofili olarak değerlendirilmektedir. Fiziksel olarak sadece olgunlaşmış çocukları tercih edenler “telofili” ve sadece bebekleri seçenler “infantophilia” gibi alt gruplandırmalar da yapılmaktadır. Her iki cinse de yönelimi olan hebefili olgularının diğer iki gruba oranla çocuklarla karşılıklı cinsel ilişki geliştirmeyi tercih eden, fırsatçı, sosyal işlevsellikleri daha iyi ve sonlanımı daha iyi olan grup oldukları bildirilmektedir. Kız çocuklara yönelen pedofili olgularının genellikle 8-10 yaş arası çocukları seçtikleri, erkek çocuklara yönelenlerin ise genellikle 10-13 yaş arasını tercih ettikleri saptanmıştır. Biseksüel pedofiliklerin ortalama 27.3 çocuğu istismar ettikleri, homoseksüel pedofiliklerin ortalama 10.7 çocuğu istismar ettikleri, heteroseksüel pedofiliklerin ise ortalama 5.2 çocuğu istismar ettikleri bildirilmektedir.
Son zamanlarda biyolojik, psikolojik ve kişilerarası ilişkileri içeren birçok faktörün pedofilik eğilimin ortaya çıkmasına yol açabileceğini belirten teoriler geliştirilmiştir. Bazı teoriler pedofilik eğilimin ortaya çıkmasında gelişimsel, ailesel ve çevresel faktörlerin etkileşimini göz önüne almak gerektiğine vurgu yapmıştır. Bütün olarak ele alındığında pedofilik eğilimin gelişiminde birçok faktörün etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu konuda çok sayıda teori ve araştırma bulunmasına karşın henüz hangi risk faktörlerinin daha önemli olduğu veya bu faktörlerin nasıl etkileştiğine dair yeterli deneysel veriler bulunmamaktadır. Deneysel verilere göre; bazı aday genler, hem normal cinsel davranışların ortaya çıkmasında hem de cinsel davranış bozukluklarının ortaya çıkmasında rol oynamaktadır. Miller ve arkadaşları, erkeklerin dopamin D2 ve D1 reseptör allelleri ile ilk cinsel ilişkide bulundukları yaş arasında bir bağlantı olduğunu belirlemişlerdir. Bu bulgunun dopaminerjik reseptörlerin erkek cinsel davranışlarının hem hazırlanma hem de doyum fazında büyük rol oynadığına işaret ettiğini bildirmişlerdir. Blanchard ve arkadaşları, çalışmalarında pedofilik bireylerin annelerinde kontrollere kıyasla daha fazla psikiyatrik tedavi alma öyküsü bulunduğunu saptamışlardır. Bu bulguyu ise pedofili gelişmesi için genetik geçiş ya da eğilim olabileceği, ancak çevresel faktörlerin etkisinin dışlanamayacağı şeklinde yorumlamışlardır. Ek olarak çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunan bireylerin çoğunun çocukluklarında cinsel istismara uğradıkları birçok çalışmada gösterilmiştir. Bir bireyin ileride çocuğa cinsel saldırıda bulunma olasılığını arttırdığı tespit edilen en önemli çevresel neden, kişinin kendisinin çocuklukta cinsel olarak istismara uğramasıdır.
Çocuklara cinsel istismarda bulunan bireylerin hepsinin pedofilik olmadığı bilindiğinden, hem adli hem de klinik durumlar için tedavi başlamadan önce pedofilik birey ile pedofilik olmayan bireyin ayırımı önemlidir. Pedofili olgularında birey tedaviye istekli değilse hiçbir tedavi yöntemi etkili olmamaktadır. Kendi istekli olmadığı durumda uygulanan psikoterapi, farmakolojik tedavi ve cerrahi kastrasyon gibi bütün tedavi yöntemleri sırasında pedofilik bireylerin eylemde bulunmaya devam ettikleri belirlenmiştir. Uzun süreli psikoterapi, farmakolojik tedavi sonrasında cinsel arzu ve istekte azalma saptanmasına karşın bu bireylerin çocuğa cinsel yönelimlerinde bir farklılık tespit edilmediği için günümüzde pedofilik bireylerin tedavisinde hedef çocuklara cinsel yönelimi değiştirmek olmayıp, yeniden eylemde bulunma oranlarını azaltmaya yöneliktir. Hiçbir tedavi yönteminin bu bireylerde problemli olduğu tespit edilen vicdan ve ahlaki sorumluluk duygusu üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır. Pedofilik bireylerin yeniden eylemde bulunma oranlarını azaltmaya yönelik tedavide sıkı adli ve klinik izlem, kimyasal ve cerrahi kastrasyon, psikoterapi ve psikofarmakolojik ilaçlar kullanılmaktadır.
Cinsel istismarı ortadan kaldırmanın en etkin yolunun oluşmasını önlemek olduğu bilinmektedir. Ülkemizde pedofilik bireylerin yargılanması ve cezalandırılmasında büyük sorunlar yaşanması, suçun tekrar işlenmesinin önlenememesi nedeniyle bu bireylerin saptanması, kayıt altına alınması ve tedavisi ile ilgili yasal düzenlemelerin acilen yapılması gereklidir. Çocukların pedofilik bireyler tarafından cinsel olarak istismar edilmesinin önüne geçmek için daha ileri klinik çalışmalarla pedofilik bireylerdeki farklılıkları tespit etmek, etkili adli, klinik yöntemler ve tedaviler geliştirmek gerekmektedir.
Kaynakça ve İleri Okuma:
Alay, C., & Polat, O. (2012). Pedofili Nedir, Ne Değildir? Değişen Dünyada Biyoetik, 209-216.
Erdoğan, A. (2010). Pedofili: Klinik Özellikleri,Nedenleri ve Tedavisi. PSİKİYATRİDE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR, 132-136.
Polat, O. (2015). Tüm Boyutlarıyla Pedofili. Adli Tıp Bülteni, 60-70.