
Pakistan’ın kuzeybatısında ordu güçlerinin Taliban milislerine yönelik operasyonları sürüyor.
Pakistan ordusunda, Taliban’a karşı 300 bini aşkın asker mücadele ediyor. Ancak Taliban halk nezdinde hâlâ popüler…
Bunun başlıca nedeni, halkın Amerikan karşıtı duygular beslemesi. İkinci neden ise Pakistan devletinin okullar ya da mahkemeler gibi temel hizmetleri sağlamakta yetersiz kalması.
Ancak çoğu zaman gözden kaçan üçüncü bir neden daha var: Sınıf savaşları…
Taliban ile Pakistan ordusu arasındaki çatışmalar bugüne dek on binlerce kişinin ölümüne neden oldu. Ve yakın bir tarihte de ortalık durulacak gibi durmuyor.
Pakistan ordusu, geçtiğimiz yıl Svat Vadisi’nde sekiz kişiyi başlarını kesmek suretiyle öldüren bir Taliban militanını ele geçirmişti. Pakistan’ın kuzeybatısındaki kışlada, bu militanla görüşme fırsatı buldum.
Bu militan, “Bana bir bıçak verdiler, ‘al kullan’ dediler. Ben de “Allahuekber” deyip, öldürdüm. Zorla yaptırdılar bana bunu. Yetkililerin beni affetmesini istedim. Çünkü onlardan kaçmaya çalıştım ama beni yakaladılar ve böyle şeyler yapmaya zorladılar.” diyor.
Taliban, halkı korkuyla yönetiyor.
Ancak ellerinde bir silahları daha var: Yönetici sınıfa karşı isyan söylemi…
Robin Hood söylemi
Toprak ağaları sık sık Taliban’ın hışmına uğruyor, bu yüzden de Taliban’a karşı tepkililer ve ortada bir sınıf savaşı olduğunu iddia ediyorlar.

Taliban bölgede etkisini artırıyor
Emekli bir kamu görevlisi olan Halid Aziz, Taliban’ın Robin Hood’u andıran, romantik bir örgütlenme olarak yola çıktığını ama sonra değiştiğini savunuyor.
Aziz bu durumu şöyle açıklıyor: “Taliban, bence, yoksul kesimlere gidip ‘Siz devletle, polisle, hakimle uğraşmayın. Bize gelin. Biz hallederiz.’ diyor. Yani Robin Hood’un Sherwood Ormanı gibi… Ama ellerine para geçince, önce kendileri semiriyor. Bu da vaatleriyle bir çelişki oluşturuyor. Ayrıca kendi içlerinde bir bölünme de yaratıyor bu durum. Diğer komutanlar çıkıp “O mültimilyoner oldu, ya biz?” diyorlar.”
Ordunun elindeki Taliban militanı da, örgütün vaatlerini tutmadığını söylüyor.
“Toprak ağalarını öldüreceklerdi ve sonra her şey bizim olacaktı. Toprağı satıp, parasını alabilecektik. Ama sonra Taliban komutanları, “Bu toprağı ele geçirmemize yardım ederseniz, size bunu satarız.” demeye başladılar. Toprağın yarısına el koyuyor, diğer yarısını da korumalarına dağıtıyorlardı.”
Yani, birkaç komutan ve etrafındakiler ödüllendirilirken, Taliban militanlarının çoğu gözardı ediliyordu.
Halid Aziz de Pencap bölgesini patlamak üzere olan bir volkana benzetiyor.
Ona göre, Pakistan’da hareketlenmeler ekonomik gerekçelerle başlayıp sonra dini bir çehreye bürünüyor.
“Sosyal adaletten, eşitlikten bahsediyoruz. Ve maalesef bugünlerde pek de rastlanmıyor bunlara.” diye ekliyor.
Çaresizlik
Pakistan gazetelerinde neredeyse her gün evine yemek götüremeyen ve intihar eden bir aile babasının hikayesi görülüyor.
İnsanların yiyecek yemekleri, içecek suları yok. Çaresiz haldeler… Ve yönetici kesimin elinde de kesin bir çözüm yok.
Pencap Bakanı Şabaz Şerif “Devrim kapımızda” diyecek kadar karamsar:
“Çünkü insanlara yanlış vaatler veriyorlar. Yolsuzluk diz boyu. Bunu denetim altına almamız lazım. Elektrik yok, su yok, ilaç yok. Nereye kadar böyle dayanabilirler ki? Ben refahın adil bir şekilde dağıtılması gerektiğini düşünüyorum. Bu olmadan, sistem çökecektir. Devrimci bir anlayış yerine geçecektir. Eminim buna.”
Kulağa abartılı gelebilir belki, ama Şabaz Şerif Pakistan’ın en zengin kişilerinden biri ve bu yorumları da kuşkusuz önemli bir noktaya işaret ediyor.