Zonguldak’ta Karadon Maden Ocağı’nda Pazartesi günü göçük altında kalan işçilere hâla ulaşılamadı. Grizu patlamasının ardından oluşan göçük ile ilgili, madende mahsur kalan işçi sayısı gibi en basit bilgilerde dahi çelişkiler var. Taşeron Yapı-Tek firması tarafından galeri açma çalışmaları yapılan Türkiye Taş Kömürü Kurumu’na (TTK) ait madende, göçükten sağ kurtulan madencilerin verdiği bilgiler, firmanın teknik ihmalleri olduğu yönünde kuşkuları artırıyor. Uzmanlar ise madenlerde özelleştirmenin ve taşeronlaşmanın iş cinayetlerine yol açtığını vurguluyorlar.
Göçüğe neden olan grizu patlamasının üzerinden iki gün geçmiş olmasına rağmen, madende kaç işçi kaldığı konusunda netliğe kavuşulamamış olması büyük bir skandal olarak değerlendiriliyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “İlk bilgilerimiz 32 olduğu yönündeydi, sonra isim isim yapılan tespitlerde 30 kişi olduğunu biliyoruz ama sürpriz bir şekilde aşağıda başka isimler var mı yahut başka insanlar var mı onu şimdi görme imkanımız yok. Ancak şu andaki tespitlerimiz 30 kişidir” şeklinde konuştu.
TTK’ya bağlı Karadon Maden Ocağı’nda galeri açma çalışması yapan taşeron Yapı-Tek’e bağlı olduğu bildirilen işçilerin sayısı ile ilgili çelişkili açıklamalar, firmanın madendeki çalışma ile ilgili düzenli kayıt tutmadığını ve adeta “karadüzen” bir şekilde faaliyetlerini sürdürdüğünü gösteriyor. Bu nedenle, şirket yetkilileri ve Bakanlar 30 sayısına ancak bir çalışma yaparak ve isim isim tespitte bulunarak ulaşabildiler. Ve bu çalışmaya rağmen açıklamalarında göçükte başka isimler bulunabileceği şeklinde bir ihtiyat payı bıraktılar.
Kazanın nedenleri konusunda da resmi ağızlardan çelişkili açıklamalar gelmeye devam ediyor. Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, dün yaptığı açıklamalarda “olayda ihmal ve hata” görülmediğini ve denetimlerde bir eksiklik tespit edilmediğini belirtirken, aynı açıklamasında “göçüğün kaldırılmasından sonra ihmal olup olmadığını anlayabileceğiz” demesi dikkat çekti. Dinçer’in “olayda ihmal ve hata” görülmediği yönlü açıklamasında da erken davrandığı yine bizzat kendi ağzından dün göçükle ilgili yaptığı açıklamalardan anlaşılıyor.
Dinçer ve Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın basına verdiği bilgilere göre; 12:59 civarında gaz ölçümü yapıldı ve gaz oranı çok normal görüldü. 13:03’te ise galeri açma çalışması için dinamit patlatıldı ve gaz oranının normal ölçülerden yüksek olduğu tespit edildi. Saat 13:24’te tekrar ölçüm yapıldı, ölçüm sonucunda bütün değerler normal çıktı ve dört dakika sonra, yani 13:28’de de grizu patlaması meydana geldi.
Dinçer ve Yıldız’ın verdiği bilgilere göre, madende yapılan gaz ölçümünde değerlerin normal çıktığının görülmesinden 4 dakika sonra patlamanın gerçekleştiği belirtiliyor. Bakanların verdiği bilgilerde teknik açıdan çelişkiler olmakla birlikte, madende yapılan çalışmaları düzenleyen tüzük ve yönetmeliklere aykırı hareket edildiği ortaya çıkıyor. Madende asgari 20 metrelik sondaj yapılıp gaz ölçümü alındıktan, eğer gaz varsa yeterli havalandırma yapıldıktan sonra çalışmalara devam edilmesi ve inişli çıkışlı gaz oranı önlenemiyorsa, yeraltı maden ocaklarında çalışmayı düzenleyen tüzük ve yönetmelikler doğrultusunda işçilerin o işyerinden derhal tahliye edilmesi gerekiyor. Karadon Maden Ocağı’nda taşeron firmanın bu ölçümleri nizami almadığı ve ölçüm sonuçlarının gereğine göre hareket etmediği anlaşılıyor.
Göçük altında kalan işçilerin yakınları, Yapı-Tek adlı firmanın TTK için yaptığı “Karadon YSK Bağlantı Galerisi” projesini zamanında bitiremediği ve projeyi bir an önce tamamlamak için güvenlik önlemlerini ikinci plana atarak çalıştığını belirttiler. Firma bu nedenle, Pazar günleri dahil, işçileri çalıştırdı. Yine konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz madende çalışan işçiler, daha önce beş kişinin yaptığı işin bir madenciye yaptırıldığını belirttiler. Ayrıca, madende yeterli sondaj yapılmayarak grizu patlamalarına davetiye çıkarıldığını ifade ettiler.
Öte yandan, madende galeri açan Yapı-Tek adlı inşaat firmasının 1991 yılında kurulmuş olmasına rağmen madencilik alanından çok gölet, elektrik santrali ve ilgili bina inşaatlarında deneyimli olduğu görülüyor. Firmanın, işçilik maliyetlerini azaltmak amacıyla az işçiyle çalıştığı belirtiliyor.
Madenlerin özel sektöre devredilmesi dışında, TTK’nın mevcut madenlerinde de giderek daha fazla faaliyet taşeron firmalara verilerek özelleştiriliyor. Madencilik sektöründe taşeronlaşma ise facialara davetiye çıkarıyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz DİSK İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Tevfik Güneş, “Aslında söz konusu olan politik bir tercih. Üç günlük işçilerin hiç bir mesleki birikim olmadan yeraltında çalışmaya dair bir eğitimden geçirmeden çalışmasına göz yumuyorsunuz. TTK’da havalandırmadan, elektrik tesisatına sosyal tesislere kadar her şey taşerona verilmiş durumda. Kamuda iken bir koordinasyon söz konusu iken şimdi dağılmış durumda. Bakanlık elbette bunun farkında. İşlerin taşerona verilmesi ücretler ve çalışma ortamı açısından yetersizliklere yol açtığı gibi, iş sağlığı ve iş güvenliği için de gerekli tedbirler alınmıyor” dedi.
TTK’nın özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamaları sonucu yeraltı işçisi sayısı 1990’da 21 bin düzeyinden 2009’da 8.754’e, yerüstü işçisi ise 13.325’ten 2 bin 225’e kadar geriledi.
Önceki gün patlama sonucu göçüğün meydana geldiği maden bölgesine gelerek yerinde bilgi alacağı belirtilen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, dün Zonguldak’a gelmekten vazgeçtiği bildirildi. Zonguldak Emniyet Müdürlüğü ve Cumhurbaşkanlığı yetkilileri dün yaptıkları açıklamada, ocağa gelerek çalışmalar hakkında bilgi alacağı bildirilen Gül’ün ziyaretinin iptal edildiğini söylediler.
Cumhurbaşkanı’nın madene yapacağı ziyaretten vazgeçme nedeni olarak gösterilen “çalışmaların olumsuz yönde etkileneceği” gerekçesi tatmin edici bulunmadı. Keza, AKP patlamanın hemen ardından bölgeye 5 bakan ile çıkarma yapmış, bakanlar halktan aldıkları yoğun tepkilerle birlikte kurtarma çalışmalarını yerinde izlemeye başlamışlardı. Cumhurbaşkanı Gül kazayla ilgili, “Yerin 500 metre kadar altında, çok önemli bir olay, çok üzüldüm. Tabii ki ümit kesilmez. Kurtarma çalışmaları herkesin el birliği, olağanüstü gayretiyle devam ediyor. İnşallah hepimizin sevineceği bir netice olur. Zor bir durumla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.