ODTÜ ruhuna sinen şenlik duygusuyla her türden zorbalığa, baskıya karşı koymasını 70 yıldır bilmiştir. ODTÜ bir şenliktir, o şenliklerde bulunanlar bunu bilirler ve hiç unutmazlar, şenlik sürecektir!
Paris Bir Şenliktir diyen Ernest Hemingway, Sinema Bir Şenliktir diyen Onat Kutlar, ODTÜ bir şenliktir diyense eskiden yeniye ODTÜ ruhunu taşıyan herkes, hepimiz! Zaman zaman Attila İlhan’ın “Mahur Beste” şiirinden Ahmet Kaya’nın yaptığı şarkıdaki gibi “Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız” deyip kederlensek de kederin de bir neş’esi olduğunu bilmezlerden değiliz. Onu da başka bir şenşair, Orhan Veli söylemişti!
“Neşeli ol ki genç kalasın!” şarkısındaki genç, hangi genç diye sorulur mu, elbette devrimci gençtir! Genç zaten devrimcidir, devrimci de genç kalır, çünkü devrim fikri insanı genç tutar! Yeryüzünü, doğayı, hayvanları, insanları alabildiğine sevmek cömert bir yürek ister, o yürek gülümser, neşelidir, yaşam bir şenliktir düşünü gerçekleştirinceye dek de sevinçle, neşeyle çarpacaktır!
Yaş 70’e dayanınca, yoldaşlardan, okul arkadaşlarından, “çocuklar, gençler” diye söz etmek âdetten olduğu kadar da şenliğin şanındandır. Onlardan biri, şair Metin Celal ODTÜ’den arkadaşımdır. Bizim şenliklerden söz ettiği “Hasan Hüseyin’i coşturan neydi?” başlıklı yazısında, şimdi bahar şenlikleri olarak kutlanan etkinliklerin başlangıcına da değiniyor. İlki 1979’da ODTÜ-ÖTK (Öğrenci Temsilciler Konseyi) tarafından yapılan sanat-kültür ve spor şenliklerinin ardından, ikincisi uluslararası olarak Mayıs 1980’de düzenlendi.
İlk şenlikle eşzamanlı biçimde, Haziran 1979’da ODTÜ-ÖTK Sanat Kültür Topluluğu olarak “Yaşasın Özerk ve Demokratik Üniversite Mücadelemiz” sloganıyla Yasak adlı dergimizi çıkarmıştık. Üç ayda bir çıkaracaktık ama tek sayı olarak kaldı, sıkıyönetim toplattı, ben yıllar sonra sevgili arkadaşım Ahmet İçduygu’nun iki dergisinden birini aldım, çünkü imzalı imzasız 4 yazım vardı dergide!
İkinci şenlik 1-31 Mayıs 1980 tarihleri arasında yapılmış, coşkulu şairimiz Hasan Hüseyin şiirlerini okumuş, devrimci ozan Ali Asker, yine onun yönettiği Fatsa Çocuk Korosu, unutulmaz yorumcu Timur Selçuk şarkılarını binlerce öğrenciye söylemişti.
2. Yurt’ta kalıyordum, o günlerde Tuzluçayır’dan Fatsa’dan pek çok davetli de yurtlarda konaklıyordu. Öğrenci şenliği halk şenliğine dönüşmüştü doğrusu.
Şenliğimizi iki kez yapabildik, 12 Eylül 1980 askerî darbesiyle kesildi. O şenliklerde miydi yoksa yine ODTÜ-ÖTK Edebiyat Kulübü olarak düzenlediğimiz Edebiyat Günleri’nde miydi, Can Yücel’den Gülten Akın’a, Afşar Timuçin’den Hilmi Yavuz’a, Aziz Nesin’den Adalet Ağaoğlu’na, Fakir Baykurt’a şair ve yazarlarımızı da okulda ağırlamış, şenliği şölene çevirmiştik. O yıllarda Türkiye’nin sesi olan TRT Televizyonu görüşlerimizi almış, “sanatı, edebiyatı, kapitalizme, emperyalizme, faşizme karşı direnme alanlarından biri olarak gördüğümüz” yolundaki sözlerimizi yayımlamıştı! Şimdi masal gibi gelir!
Diyeceğim o günler tam şenlikmiş! Sonrası uzun bir karanlık, yalnızlık. Şimdilerde şenliği dağıtıldığı yerden yeniden toplama, sürdürme çabasının neşesi var içimizde. Yıldızlar ışıyor, sözcükler tazeleniyor, günler yenileniyor, suların sevinci gibi bir akış içindeyiz. Cemal Süreya’nın yıllardır kezlerce yinelediğimiz dizelerindeyiz: “bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor/şiirimiz, aşkımız yeniden/son kötü günleri yaşıyoruz belki/ilk güzel günleri de yaşarız belki” şenliğindeyiz.
ODTÜ ruhuna sinen şenlik duygusuyla her türden zorbalığa, baskıya karşı koymasını 70 yıldır bilmiştir. ODTÜ bir şenliktir, o şenliklerde bulunanlar bunu bilirler ve hiç unutmazlar, şenlik sürecektir!