Mustafa Yalçıner
Sonunda İsrail, 1.5 yıllık soykırımcı saldırganlığının ardından kendi kumaşından olanlardan da tepki almaya başladı.
Dünya halkları zaten saldırganlığa karşı ayaktaydı ve İsrail’in emperyalist destekçileri, emekçi halkların Filistin’i destekleyen mücadelelerini bastırmakta yetersiz kaldı.
Birden fazla ülkede dok işçileri İsrail’e ihraç edilen silahları gemilere yüklemeyi reddetti. Londra’da örneğin Filistin’e destek yürüyüşlerinin hiçbirine katılım 100 binlerin altına düşmedi. Trump’ın ABD’de üniversite fonlarını kesmesi bile akademisyenlerle öğrencilerin desteklerini engelleyemedi. En son İtalya’da siyonist saldırganın özellikle Gazze’de sürdürmekte olduğu katliamı protesto amacıyla binalara kefene gönderme yapan beyaz çarşaflar asılıyor. Aralarında Floransa Belediyesinin de bulunduğu en az 200 belediye şimdiden binalarına beyaz çarşaflar asarak kampanyayı destekliyor.
Halkların İsrail’in ırkçı saldırganlığına ve özellikle Gazze’de uyguladığı soykırıma yönelik tepkileriyle Filistin’e destek eylemleri hiç durmadı. Ancak son günlerde İsrail değişik türden tepkiler de almaya başladı. Müttefiki ve gözü kara destekçisi emperyalistlerden gelen tepkiler.
Bu tepkiler, İsrail’in HAMAS’la yaptığı karşılıklı esir ve rehine değiş-tokuşunu da kapsayan ateşkesi 18 Mart’ta bozarak yeniden yoğun hava bombardımanlarına başlamasının ardından oluşmaya başladı. 23 Mart’ta Gazze’de bir İsrail askeri birliği 15 kişilik bir sağlık ve yardım ekibine göz göre göre saldırıp tüm görevlilerini katlederek bir toplu mezara gömmüş, ardından İsrail yetkilileri ipe sapa gelmez bir açıklama yayımlamıştı. Görevlilerden birinin cesedinde bulunan telefonunun kamerasıyla son anlarını çektiği görüntülerin çıplak gerçeği ortaya koyması Avrupa’da, sadece halklar arasında değil ama bu kez egemenler arasında da-başlangıçta “endişe” olarak dillendiren- tepkilerin yükselişine kaynaklık etti.
Orada kalmadı. İsrail, Trump’ın Gazze’yi sayfiye beldesine dönüştürme talebini yanıtlarcasına topyekûn saldırısını kara harekatına da baş vurarak insansızlaştırma hedefiyle yoğunlaştırdı. Gazze tam bir kuşatma altındaydı ve İsrail ordusu 2 Mart’tan bu yana kente hiçbir yardımın ulaştırılmasına izin vermiyordu. BM dahil çok sayıda ülke İsrail’i insani yardımlara koyduğu ambargo nedeniyle kınayıp tepkiler ciddi boyutlara ulaşınca, 11 haftanın ardından, Netanyahu, bölgeye belirli miktarda temel gıda maddesi girişine izin verileceğini açıkladı, ama açıklaması yetersizliği dolayısıyla tepkileri dindirmek bir yana artırdı.
20 Mayıs’ta İngiltere, Fransa ve Kanada, sanki o zamana kadar İsrail’e uyguladığı soykırım sürecinde tam destek vermemişler gibi, “Sivil nüfusa temel insani yardımın engellenmesi kabul edilemez” içerikli ortak bir açıklama yayımladı ve yardımların girişine izin verilmemesi durumunda İsrail hükümetine karşı “Somut eyleme geçeceklerini” ilan etti. Bu üç ülke açıklamalarında Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerinin genişletilmesine karşı olduklarını da söyledi ve İsrail’in yanı sıra bir Filistin devletine de yer açılmasını isteyerek “iki devletli çözüm”de ısrar etti, ilk adım olarak ateşkes çağrısı yaptı. Trump’ın tutumu da pek farklı değil. Ortadoğu gezisine çıkan Trump ne İsrail’e uğradı ne de Prens Salman, Colani, Erdoğan gibileriyle görüşürken turlarına İsrailli bir yetkiliyi kattı.
İngiltere bir ileri adım daha atarak, İsrail’le yeni ticaret anlaşması görüşmelerini askıya aldı. Aynı gün AB de İsrail’le ortaklık anlaşmasının gözden geçirileceğini açıkladı.
Netanyahu İngiltere, Fransa, Kanada açıklamasına sertçe bir karşılık verdi, ona göre üç ülke “antisemitizm” yapmaktaydı. Bir gün sonra İsrail ordusundan eylemli bir karşılık da geldi ve Batı-Şeria’daki Cenin kentinde batılı diplomatların bir inceleme heyetine ateş açıldı. Avrupa ülkelerinin dışişleri bakanlarının hemen tümü saldırıyı kınadı.
Günümüzün İngiliz Başbakanı Sir Starmer partisinin kendisinden önceki lideri J. Corybn’i “antisemitizm”le suçlayıp partiden atmıştı, şimdi kendisi aynı suçlamaya hedef oluyor.
Böyle şeyler olur. Türkiye de sözde İsrail’le hiç anlaşamıyor; ama BM İsrail’le en çok ticaret yapan 5. ülkenin Türkiye olduğunu açıkladı.