• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Haziran 13, 2025
  • Yayın İlkeleri
  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim
  • Güncel
  • Sağlık
  • Sağlık
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      Demiri tavında dövme vakti: Ermenistan

      Demiri tavında dövme vakti: Ermenistan

      Özel kalem kriz dinlemiyor: Kamudan 201 milyon TL’lik özel harcama

      Özel kalem kriz dinlemiyor: Kamudan 201 milyon TL’lik özel harcama

      Burs, ücretsiz yemek, kişisel koç: Dindar nesil için el yükselttiler

      Burs, ücretsiz yemek, kişisel koç: Dindar nesil için el yükselttiler

      DEM Parti'den İBB gözaltınlarına tepki: Ucuz bir siyasi propaganda

      DEM Parti'den İBB gözaltınlarına tepki: Ucuz bir siyasi propaganda

    • Yaşam
      Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek hayatını kaybetti

      Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek hayatını kaybetti

      Biberin Sırrı Çözüldü: Acı mı Tatlı mı Olduğunu Anlamanın Kolay Yolu!

      Biberin Sırrı Çözüldü: Acı mı Tatlı mı Olduğunu Anlamanın Kolay Yolu!

      Beyaz leblebi yemenin şaşırtıcı faydaları! O sorunları yok ediyor

      Beyaz leblebi yemenin şaşırtıcı faydaları! O sorunları yok ediyor

      Marmaray’da halk dalaşı

      Marmaray’da halk dalaşı

    • Türkiye
      Queen Flowers’da baskı sürüyor: Emekçiler 3 aydır taviz vermiyor

      Queen Flowers’da baskı sürüyor: Emekçiler 3 aydır taviz vermiyor

      Kuyu tipi eziyet sürüyor

      Kuyu tipi eziyet sürüyor

      Helva kavurmak suç oldu

      Helva kavurmak suç oldu

      Kimseyi arkada bırakamayız

      Kimseyi arkada bırakamayız

    • Dünya
      Trump: İran'a anlaşma yapması için şans üstüne şans verdim, sonraki saldırılar daha da acımasız olacak; anlaşma yapmalılar

      Trump: İran'a anlaşma yapması için şans üstüne şans verdim, sonraki saldırılar daha da acımasız olacak; anlaşma yapmalılar

      ABD ve AB yolu açtı İsrail saldırdı: İsrail'in İran'a saldırısında komutanlar ve bilim insanları öldürülü

      ABD ve AB yolu açtı İsrail saldırdı: İsrail'in İran'a saldırısında komutanlar ve bilim insanları öldürülü

      Suriye'de cihatçı HTŞ yönetimi, halk plajlarında kadınların bikini ve mayo giymesini yasakladı

      Suriye'de cihatçı HTŞ yönetimi, halk plajlarında kadınların bikini ve mayo giymesini yasakladı

      Avusturya'da okulda silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var

      Avusturya'da okulda silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      Kiracı tahliye dosyası patladı

      Kiracı tahliye dosyası patladı

      Kapitalizm insana, canlılara, doğaya zarar vermeden var olamaz…

      Kapitalizm insana, canlılara, doğaya zarar vermeden var olamaz…

      Demiri tavında dövme vakti: Ermenistan

      Demiri tavında dövme vakti: Ermenistan

      Helva kavurmak suç oldu

      Helva kavurmak suç oldu

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Üçüncü Dünya Savaşı

      Üçüncü Dünya Savaşı

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

    • Fotoğraf & Karikatür
      Metafor

      Metafor

      Günün karikatürü

      Günün karikatürü

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

    • Kitap & Dergi
      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitapların yalnızlığı

      Kitapların yalnızlığı

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

Ne yaşayabiliyorsanız veya yaşayamıyorsanız osunuz!

Ne yaşayabiliyorsanız veya yaşayamıyorsanız osunuz!

Kasım 21, 2015 Kültür & Sanat 0 comments

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest
Son romanı ‘Bu Oyunda Gitmek Vardı’ ile okuyucuya eğlenceli ve oyunu bol bir okuma deneyimi vaat eden Mario Levi “Yıllar geçtikçe kaybetmeyi de öğreniyorsunuz” diyor…

Mario Levi son romanı ‘Bu Oyunda Gitmek Vardı’da okuyucuya sorular sorduruyor, okurunu bizzat roman kahramanı yapıyor. Levi, kitabının öyküsünü Hürriyet’ten Ayşe Arman’a anlattı, paylaşıyoruz…

Şaşırtıcı bir roman, oyunlu bir roman, oyuncaklı bir roman. Belli ki yazar, yazarken pek eğlenmiş. Siz de okurken eğleniyorsunuz… Mario Levi’nin Everest Yayınları’ndan çıkan yeni romanı ‘Bu Oyunda Gitmek Vardı’ kendisinin de söylediği gibi okuyana soru sordurtmayı amaçlıyor.
Hem de şahane sorular:
Kimi tercih edersiniz? Gitmeyi göze alanları mı, kalmayı bilenleri mi? Gördüklerini açık açık söyleyenleri mi, “Hayat kısa!” deyip sizi üzmemek için susanları mı? İçlerindeki derin kederi gülümsemeleriyle örtenleri mi, isyanlarını dile getirmekten çekinmeyip cezalarına katlanmayı seçenleri mi? Konuşamayanları mı, konuşmalarıyla herkesi ikna edebilenleri mi? Kazananları ya da kazandığını sananları mı, kaybedenleri ya da kayıplarına sığınanları mı?
Teşvikiye’de buluştuk, sohbeti şahane biri, Mario Levi bir İstanbul uzmanı aynı zamanda, şehirle ilgili harika anekdotlar anlatıyor, aynı şekilde edebiyatla ilgili, yazı atölyelerinden birinde buluşmak için sözleştik. Ayrıca önümüzdeki zamanlarda kadın-erkek, aşk ve evlilik üzerine bir röportaj yapmak için de. Çünkü üç kere evlenmiş biri o…

Mario Levi, farklı bir roman yazmışsınız. İnsan okurken heyecanlanıyor. Özel bir amacınız var mıydı? Bize neyi anlatmak istediniz?
Ben her zaman aramayı sevdim! Her romanımda da kendime farklı ifade yolları aradım. Vardığım yer, belki de yıllar önce başlamış bir arayışın sonucu. Ama amaç hiç değişmiyor. Sorular sormak, daha da önemlisi sordurtmak. Bu sefer, arayışa bir anlamda okuru da katıyorum…

Bu, yeni bir tür mü? Çok perdeli bir oyun, çok seçenekli finaller… Nedir bu türün adı?
Yeni bir tür demek çok iddialı olur. Romanın içinde bir kendini bulma ve var etme çabası diyelim. Bir de oyunlar söz konusu… Hatta oyun içinde oyunlar! Ama hayatımız, hayatlarımız da birer oyundan ibaret değil mi? Oyuna yüklediğiniz anlam önemli tabii burada…

Eğlendiniz mi yazarken?
Çok!.. Belli oluyor demek ki!.. Zaman zaman hüzünlendim de. Kahramanlarımla beraber güldüğüm kadar ağladım da… Yazarlık böyle bir şey zaten. Sahicilik böyle bir şey… Ama insan zamanın akışında, yaşananlara gülmeyi daha iyi öğreniyor. Eğlenebilmem bundan. İsterseniz buna bir çeşit savunma da diyebilirsiniz. Gülmek, devrimci bir eylem ya aynı zamanda…

Sizin yazarlık kariyerinizde bu roman nereye oturuyor? Neyi temsil ediyor? Sizce nasıl bir yenilik?
Belki biraz daha yalınlaştı üslubum. Bunun yaşla ilgili olduğuna inanıyorum. Yıllar geçiyor ve birçok kaygınızdan yavaş yavaş sıyrılıyorsunuz. Kaybetmeyi de öğreniyorsunuz çünkü. Hata yapmayı da. Kısacası hayat size daha sade görünüyor. Ben sadeliğin, ustalığa mütevazı bir adım olduğunu gördüm galiba…

Ne kadar otobiyografik öğeler taşıyor? Sizden parçalar hangi oranda?
Bu hikâyede anlatılanların hiçbirini yaşamadım. Daha açık konuşalım isterseniz. Bende Saffet’i aramayın! Ama o benim çok iyi tanıdığım bir insan. Bunu da mecazi anlamıyla söylüyorum. Böyle biri de geçmedi hayatımdan. Ama bu roman, bunlara karşın bayağı otobiyografik! Şimdi bu söylediğim az önce söylediklerimle çelişkiliymiş gibi geldi. Gelmesin. Ben her yazılanın otobiyografik olduğuna inanan yazarlardanım. Yaşananlar anlatılıyor anlamında söylemiyorum bunu. Yaşananlar bizi inşa ediyor. Yazdıklarımız da bu inşa edilme çabasının getirdiklerinden oluşuyor. Ne yaşayabiliyorsanız veya yaşayamıyorsanız osunuz!

Biraz da geçmişe dönelim… Zor bir çocukluk mu geçirdiniz? Yalnız bir çocuk muydunuz?
Zor bir çocukluk geçirdiğimi hiç kimseden gizlemedim. Sadece yıllar geçtikçe bunu daha açık bir şekilde ifade etmeyi başardım, hepsi bu. Evet yalnız bir çocuktum. Bu yaşadıklarımın çok işime yaradığınıysa ancak zamanla öğrendim. Bedeller ödedikten sonra. Bedel ödemeden hiçbir gerçek öğrenilmiyor zaten. Kendi kendime yetmeyi öğrendim mesela. Bunu yapamayan o kadar çok insan var ki…

Yazarlık sizi iyileştiren şey mi oldu? İlacınız edebiyat mı?
Kesinlikle! Yazarak hayatımı anlamlandırabildim. Yazarak hayata tutundum. Sait Faik’i örnek alarak söyleyeyim, yazarak çıldırmaktan kurtuldum. Şimdi de yazarak bu dünyaya tahammül edebiliyorum.

Karakteriniz Saffet de yalnız bir adam ve çok iyi kalpli. Sizin gibi mi?
Tuzak soru! Size Saffet’te beni aramayın demiştim! Yalnızlık konusunda bir benzerliğimiz olduğunu söyleyebilirim ama… Belki de bu nedenle onun bu yönünü anlatırken çok zorlanmadım. Aramızda bir duygudaşlık ve ruh beraberliği vardı. Onu iyi kalpli bir insan olarak görmüşsünüz. Bence de öyle. Ama böyle olup olmadığımı söylemek bana düşmez. Soruyu hayatıma bir şekilde yolu düşenlere sormanız daha doğru.

Anlatıcı, onunla ilgili bir bölümde, “Ben artık bir insanda en çok iyi olmayı önemsiyorum” diyor. Bu, iyiliğin neredeyse tedavülden kalktığı bu günlerde önemli bir laf aslında. Sizin için de, iyilik en önemli değer mi?
İyilik en önemli değer, evet. Ben hâlâ iyiliğin neticede kazanacağına inanıyorum. Dahası var. İyiliğin tüm yaşadıklarımıza bir meydan okuma olduğunu düşünüyorum.

Sizin için iyilik mesela, zekâdan önemli mi?
Ha bakın, ben size iyiliğin aptallık olduğunu söylemiyorum. Tam aksine, iyiliğin bunca insanın kötülüğü bir güç ve iktidar aracı olarak gördüğü bir dünyada bir akıllılık olduğuna inanıyorum. Ama zekâ da elbette önemli. Yalnız içi boş olduğunda, duygudan yoksun olduğunda, sezgilerin büyülü dünyasını göz ardı ettiğinde o kadar sevimsiz oluyor ki!

İyi kalpli ama aptal biriyle birlikte olmak, kötü kalpli ama zeki biriyle birlikte olmaktan daha mı iyidir?
İkisiyle de birlikte olmak istemem!

E peki biz ne yapacağız? Dünya cehennem yeri gibi… Nasıl bulacağız iyiliği? Bu kaostan sizin için çıkışın formülü ne?
Her kaos, kendi gerçeğini doğurur. Ayrıca her kaos, göz ardı edilmiş bir gerçeğin sonucudur. Hatta her kaos, bir gerçektir. Kendimizi ve hakikati arama çabasından vazgeçmeyeceğiz öncelikle. İşimizi iyi yapmaya çalışacağız. Bu kaosta, halden anlamaya çalışacağız. Empati kuracağız yani bizden farklı olanlarla. Dışlayarak değil, kabul ederek yaşayacağız…

SİZ KİMİ TERCİH EDERSİNİZ? GİTMEYİ GÖZE ALANLARI MI, KALMAYI BİLENLERİ Mİ?
Romanınızın adı: ‘Bu Oyunda Gitmek Vardı’. ‘Gitmek’ meşakkatli bir konu. ‘Kalmak’ da öyle gerçi. Kitapta hem gidenlerin açısından anlatılıyor hikâye, hem de her daim kalan Saffet açısından. Aslında kitabın başında birçok soru soruyorsunuz. Bunlardan biri de, “Kimi tercih edersiniz: Gitmeyi göze alanları mı, kalmayı bilenleri mi?” Siz cevaplayın bu soruyu…
Neden ben cevaplayacakmışım? Bu cevabın aranması için ben bir roman yazdım. Şimdi sıra sizde! Hem cevabı bilseydim, böyle bir hikâye yazmaya yeltenir miydim?

Siz hangisisiniz: Gördüğünü açık açık söyleyen mi, “Hayat kısa!” deyip insanları üzmemek için susan mı?
(Gülüyor) Neden okurlara sordurtmak istediğim soruların cevabını vermeye zorluyorsunuz beni? Bakın insan bu soruları, zaten bir türlü karar veremediğinden sorar. Okuru bu yüzden oyunun kahramanı yaptım!

Sizce kişiliğinizin en baskın özelliği nedir?
Hayal kurmayı ve anlatmayı severim. Tutkulu bir insanım. Ama en önemli özelliğim sabırlı olmam galiba. Ben bir maratoncuyum!

Romanın başında insanı gülümseten ve şaşırtan bir editör yazısı var. Milan Kundera diye bir editör. Kimdir o? Bu bir hoşluk mu? O siz misiniz?
Bunu da nereden çıkarıyorsunuz? Ben yazdım diye ben olmak zorunda mıyım? Olaylar tamamiyle kontrolüm dışında gelişti. Bu Milan Kundera başka! Ya da başka olduğunu söylüyor. Karışık işler…

Romanın birden fazla sonu var… Neden?
Çünkü hayat ihtimallere açık!

BU YAŞADIKLARIMIZ BAŞIMIZA KİTAPSIZLIKTAN GELİYOR!
Türkiye’nin giderek muhafazakârlaşmasına ne diyorsunuz?
Bütün dünya muhafazakârlaşıyor! Aslında burada ‘muhafazakârlık’ yanlış bir terim. Ben doğru muhafazakârlığın yeniliklere açık olabileceğine inanıyorum. Böyle olunca muhafazakârlık o kadar da kötü olmuyor. Muhafaza edilmeyi hak eden değerler olduğu sürece muhafazakârlık doğru bir duruştur. Burada, günümüzde kötü olan, yeniliğe kapalı tutuculuk. Daha da kötüsü tahammülsüzlük. Bu gerginlik bizi hiçbir yere vardıramaz.

Azınlıklar seçim sonuçlarından sonra kendilerini daha mı sıkışmış hissettiler?
Sadece kendi adıma cevap verebilirim. Ben bu sıkışıklığı her yerde hissediyorum. Dünyanın her yerinde. İşin özüne baktığınızda böyle. Distopik bir dünyaya doğru yol alıyoruz sanki. Onun için yazıyorum işte…

Bu renksiz ortamda kurtarıcımız edebiyat olabilir mi? Sizin kitabınız dışında, bizi yukarı çekecek ilaç niyetine okunacak yazarlar önerebilir misiniz?
Kesinlikle doğru! Çivi çiviyi söker misali, Dostoyevski’nin romanlarını okuyun. Virginia Woolf’u okuyun, Mevlana’yı, Şeyh Galip’i, Turgut Uyar’ı okuyun, ne bileyim… Yeter ki kitap okunsun. Bu yaşadıklarımız biraz da kitapsızlıktan geliyor!

Her önüne gelen roman yazıyor, her önüne gelen yazar mıdır? Böyle bir şey olabilir mi?
Tabii ki yazar olmak o kadar kolay değil. Hatta hiç kolay değil! Hatta bazı tereddütleriniz varsa, yol yakınken dönün derim! Bu iş, tutkulu insanların işi. Sabretmeyi bilenlerin. Edebiyattan söz ediyorum tabii. Kitap yazarak meşhur olmak isteyenlerden ve sadece meşhur olmak isteyenlerden değil!

Gençkten gitmekten söz ediyor. Siz yirmili yaşlarınızda olsaydınız ne yapardınız?
Ben siyasi kavganın en acımasız olduğu günlerde üniversitedeydim. Yirmili yaşlarımdayken burada, topraklarımda, coğrafyamda kalmayı seçtim. Çünkü en çok burada kendimi var edebileceğime inandım. Sonrası geldi. Hiç pişman değilim. Şimdi olsaydı yine aynısını yapardım.

Yeni Türkiye’de sizi heyecanlandıracak bir şey var mı?
Olmaz mı? Gençler. Kızlı erkekli hayata bir mizah penceresinden de bakmayı bilen gençler… (HÜRRİYET)

Yorumunuzu bırakın


İlgili Haberler

'Aklın Manzaraları' İstanbul Modern'de Kültür & Sanat
Haziran 13, 2025

'Aklın Manzaraları' İstanbul Modern'de

Şarkılar türküler Can Atalay için Kültür & Sanat
Haziran 12, 2025

Şarkılar türküler Can Atalay için

Sinema salonarında bu hafta: Gerilimden aksiyona, komediden korkuya 7 film... Kültür & Sanat
Haziran 5, 2025

Sinema salonarında bu hafta: Gerilimden aksiyona, komediden korkuya 7 film...

ZAMAN AKIŞI

Haz 13 14:31
Ekonomi

Merkez Bankası’ndan Çin’le kritik adım: O anlaşma yenilendi!

Haz 13 14:26
Kültür & Sanat

‘Aklın Manzaraları’ İstanbul Modern’de

Haz 13 13:04
Gündem

Trump: İran’a anlaşma yapması için şans üstüne şans verdim, sonraki saldırılar daha da acımasız olacak; anlaşma yapmalılar

Haz 13 12:22
Gündem

ABD ve AB yolu açtı İsrail saldırdı: İsrail’in İran’a saldırısında komutanlar ve bilim insanları öldürülü

Haz 13 12:15
Arkasayfa

Kiracı tahliye dosyası patladı

Haz 13 12:06
Emek

Sanayinin çarkları Şimşek’le sıkıştı

Haz 13 12:00
Eğitim

Queen Flowers’da baskı sürüyor: Emekçiler 3 aydır taviz vermiyor

Haz 13 11:35
Arkasayfa

Kapitalizm insana, canlılara, doğaya zarar vermeden var olamaz…

Haz 13 09:39
Gündem

Kuyu tipi eziyet sürüyor

Haz 12 10:53
Arkasayfa

Demiri tavında dövme vakti: Ermenistan

Haz 12 10:50
Kültür & Sanat

Şarkılar türküler Can Atalay için

Haz 12 10:17
Ekonomi

Nisanda sanayi üretiminde korkutan düşüş

Haz 12 10:14
Ekonomi

Zirai don kuru kayısıyı sert vurdu

Haz 12 10:09
Gündem

Suriye’de cihatçı HTŞ yönetimi, halk plajlarında kadınların bikini ve mayo giymesini yasakladı

Haz 12 09:45
Eğitim

Helva kavurmak suç oldu

Haz 12 09:40
Arkasayfa

Kimseyi arkada bırakamayız

Haz 11 14:05
Ekonomi

5 yıllık tazminatla ev alınıyordu şimdi böyle bir şey mümkün mü?

Haz 11 13:33
Sağlık

Bakanlık ‘sahte bal’ markasını ifşa etti: İçinden hile çıktı!

Haz 11 13:21
Ekonomi

İPA: İstanbul halkının gündemi ekonomi, İmamoğlu ve deprem

Haz 11 11:05
Emek

İSİG: Mayıs ayında en az 177 işçi öldü

Haz 11 10:23
Ekonomi

Asgari ücretli ve emekliye ne kadar zam verilecek! Ünlü ekonomist konuşulan rakamı açıkladı

Haz 11 09:50
Emek

İşçi düşmanı ülkeler liginin gediklisi: Ülkede işçi hakları tehdit altında

Haz 11 09:48
Arkasayfa

Özel kalem kriz dinlemiyor: Kamudan 201 milyon TL’lik özel harcama

Haz 11 09:42
Arkasayfa

Sanki iyilik, tası tarağı toplayıp gitti

Haz 10 14:11
Gündem

Avusturya’da okulda silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var

Haz 10 13:58
Ekonomi

Edirne’de baklavalar tezgahta kaldı: ‘Kampanya yaptık, yine de alamadılar’

Haz 10 13:49
Ekonomi

Temmuz ayında sıfır zam tehlikesi: 2.5 milyon emekli etkilenecek!

Haz 10 11:48
Gündem

Oğlunun paylaşımı gündem olmuştu… İpek Atayman’dan Adalet Bakanı’na çağrı: ‘Bu işkenceye son verin’

Haz 10 11:30
Arkasayfa

Burs, ücretsiz yemek, kişisel koç: Dindar nesil için el yükselttiler

Haz 10 10:04
Gündem

Türkiye sınırından Kobane’deki çiftçilere ateş açıldı